4.Bölüm

483 39 6
                                    

*Medya Savaş ve Livanın şarkısı ;))

Alplerin okuluna gitmekte en mutlu olduğum şey okulun sivil olmasıydı. Siyah yırtık bir mom jean giyip üzerine bordo boğazlı ve yarım kol bir crop giydim üzerimede siyah kapşonlumu ve kot oversize montumu giyip siyah sporlarımı giydim. Saçlarımı kendi halinde bırakıp rimel ve parlatıcımı sürdüm işte bende makyaj bundan ibaretti genelde yapmazdım ama dün Azra ağzıma sıçacağını gayet açık bir dille belirttiği için zorunda kalmıştım boynuma kulaklığımı asıp çantamı alarak evden çıktım. Alp Azranın yoğun ısrarları üzerine bizden önce gitmişti Azra ise bizim dikkat çekmemiz için tenefüste gitmemizi istiyordu. Arka cebimden telefonumu alıp Azrayı aradım. "Alo sizin oraya gelmeye çok üşeniyorum buraya gel taksi çağırıcam" Cevap vermesine fırsat vermeden telefonu kapattım ve 2dakika sonra kafama bir şaplak indi "Bana bak sarı velet ne yüzüme kapatıyorsun telefonu" Sabır çekip göz devirdim bu sefer yanağımı öptü "Tamam yalvarma affettim" Kahkaha attınca oda güldü. Tam taksiyi aricakken önümüzde Akın abinin arabası durdu." Bu iki güzel hanımefendiyi gidicekleri yere kadar bırakabilirim" Sırıtıp koşarak ön kapıyı açtım ama anında yüzüm düştü "Emre sen benin hayallerimi yıkmak için mi varsın ya" Emre pis pis sırıtınca yüzüne kapıyı kapattım ve arka koltuğa oturdum. "Kızlar siz geç kalmadınız mı" Azra benim yerime atladı olaya sağolsun "Abiciğim biz nakil aldırdık Alpin okuluna" Akın abi dikiz aynasından bana baktı "Yoksa o yavşakla ilgilimi" Kafamı iki yana salladım "Sağolun çocuğu biriniz dövdü biriniz psikolojik baskı uyguladı ve birinizde 1 hafta nezarete tıktı" Emre ve Akın abi yumruk tokuşturup kahkaha attı. Okulun önünde durduğumuz zaman ikimizde Akın abiye teşekkür edip indik arabadan tam okula giricekken Emre kendini camdan çıkarıp bağırdı "Şş fıstıklar abim diyorki sıkıntı olursa arasınlar" Gülüp kafa salladık. Okulun kapısından girdiğimiz anda tamda Azranın istediği gibi tenefüstü ve bir kaç göz bize dönmüştü "Ablanı dinle sarışınım ilk izlenim çok önemlidir o yüzden çok havalı olucaz" Gülüp bende onun gibi fısıldadım "Yani herzamanki gibi olmalıyız" Bana dönüp gururla baktı "Sevdiceklerimizi görene kadar kimseye gülmek yok gayet ciddi" Bu kız harbi salaktı birini tutup bak şuan sana gülüyorum diyemezdim ya. Tam o sırada okuldan çıkan Alp ve Savaşı gördüm ardındanda gelen Deryaydı ve sanırım Savaşa sesleniyordu Alp bizi fark edince hızla Savaşın kolundan tutu ve bize doğru getirdi. Azra kocaman gülümseyerek Alpişe sarıldı ve yanağını öptü onlar ayrılınca Alp bana sarıldı "Nabersin kız ikizcan" Gülüp ittim onu "Saol gardaşım 1 saat önce nasılsam şimdide öyleyim" Azra Savaşa gülümseyip selam verdi sonrada aklımdaki soruyu sordu bana hatırlatın bu kız alnından öpücem. "Sizin arkanızdan gelen kız ne işti bizim yanımıza gelince pes etti sanki" Savaş bana bakıp tekrar Azraya döndü "Benim eski sevgilim bazı olaylar yaşandı ve bitti şimdide barışmak istiyor" Bir banka oturmuş Deryaya bakıp konuştum "Peki sen barışmayı düşünüyormusun" Savaş cevap veremeden Alp konuştu "Bu saf ya bunu kandırır o şeytan" Çocuk sanane yani sanane bırakta Savaş versin dimi cevabı. "Neyse hadi yukarı çıkalım daha müdüre uğricaz" Hep beraber yukarı çıkarken yanımızdan geçen bir çocuk beni dürtüp durdurdu "Pardon sen yenisin dimi" Kaşlarımı çatıp kafa salladım "Hangi sınıftasın" Benden önce başkası cevap verdi "Uza burdan çabuk" Çocuk Savaşa tırsak bir bakış atıp konuştu "Pardon abi" Yanımızdan ayrılınca ona döndüm ama ben konuşmadan Savaş konuştu "Niye tanımadığın insanlarla konuşuyorsun" Dudaklarımı birbirine bastırıp ondan bir merdiven yukarı çıktım ve eğilip kulağına fısıldadım "Ben dün niyetimi gayet belli ettim peki senin niyetin ne bukleli beni niye kıskanıyorsun arkadaşınım diye mi eğer öyleyse beni kıskanma çünkü seven bir insan yanlış anlar bu hareketleri" Onu arkamda bırakıp koşarak Alplere yetiştim ve sanki hiç bir şey olmamış gibi devam ettim. "Güzelliklerim buyrun burası sizin sıranız bizim kansız sarı için peteğin yanındaki sırayı boşaltırdık sabah hemen arkanızdada Savaş aşkımla biz oturuyoruz" Sırama oturup çantamı üstüne koydum Azra gülerek Savaşa döndü "Bana bak Savaş ben sevgilisini kısıtlayan bir kız değilim ama o benim sevgilim haberin olsun uzak dur ondan" Savaşta gülerek konuştu "Valla Azra Baba bu bana yavşıyor sen bunun tasmasını sıkı tut"  Gülerek onların oyunlarına dahil oldum "İkinizide topa koyarım bulaşmayın benim ikizime" Sıradan kalkıp Alpin yanına geçtim ve ellerimi belime koydum Alpte kafasını kafama koyup konuştu "Valla bu sarı civciv ikinizide ayağının altına alamasada emin olun çenesiyle döver" Kahkaha atıp elimi kaldırarak kafasına vurdum. Azra Savaşa baktı ve omuz silkti "Bu bize tek atar kardeş. Ver elini Liva Reis" Sırıtıp Azraya elimi uzattım Azra elimi öpüp kafasını koydu ve o an beklemediğim bisey oldu tam elimi indiricekken Savaş elimi tutup üzerini öptü. Elini çekicekken elinin üstünde fark ettiğim yaralarla kaşlarımı çattım. Zil çaldığı için yerine geçince soramadım tabi bizde yerimize oturmuştuk. Tam o anda titreşimde olan telefonum titredi.
Bukleli: Çatma kaşlarını önce aklındaki ilk soruyu cevaplıyayım hayır ona bir daha asla dönmem. Sonrada merak etme canım yanmıyor ve bişey olmadı.
Sarı Fırtına: Dönüp dönmemen seni ilgilendirir sadece canım acicak mı diye öğrenmek istedim.
Bukleli: Şuan acımıyor mu?
Sarı Fırtına: En azından seninle gülebiliyorum.
Sarı Fırtına:Bu sensiz ağlamaktan daha iyi değil mi
Bukleli:Şimdide bensiz ağlamıyormusun?
Sarı Fırtına:Yoo ağlamıyorum ki ben
Bukleli: O yüzden Alp her gün senin ağladığını anlatarak benin yanımda bana sövüyor.
Sarı Fırtına:Sen bana laf yapıcağına kendine acı be kendi kendine sövmek komik oluyor mu.
Bukleli:Ya ne demezsin. Hoca içeri girince telefonu kapatıp cebime attım. "Liva Bulut ve Azra Erdem" Ayağa kalktık ikimizde "Senin Alple bir akrabalığın var mı" Alp benden önce atladı "Hocam aşk olsun şu tipi nasıl bana benzetmezsiniz bu arkadaş benim diğer yarım kendisi çift yumurta ikizim" Hoca bana bakıp konuştu "Kızım Allah sana sabır versin bir ömür Alp gibi bir çocuğu çekmek" Ben kahkaha atarken Alp hocaya dönüp üzgün bir bakış attı "Hocam siz böylr diyorsunuz ama bir kaç hafta sonra bana sabır diliceksiniz" E haklı ben ondan daha yaramazdım çocukluğumuzdan beri bu böyleydi 5 dakika rahat duramazdım."Kızım sen çok sakin biri gibi duruyorsun senin bunlarla işin ne" Azra gülüp kolunu omzuma attı "Kader mahkumuyuz hocam" Kahkaha atıp yerime oturdum bu sefer hoca Savaşa laf attı "Savaş kendine göre bir ekip bulmuşsun aferin" Savaş elini göğsüne vurup hocaya eyvallah hareketi yaptı. Dersin matematik olduğunu öğrenince çok sevindim çünkü kafam zehir gibi olsada matematik hocasını sevmediğim için yapmıyordum. Öğle tenefüsünde hep beraber kantine indik cam kenarında bir masaya oturup birbirimize bakmaya başladık. "Üf babannemin izlediği hint dizelrindekiler gibi bakışmayı kesinde biriniz kalkın alın bu şeker şeyin uykusu var" Kafamı kolumun üstüne yasladım Azra göz devirip kalktı "Kalk sevgilin kalk kimseden hayır yok gidip alalım biz" Alp bana bakıp gözlerini kıstı "Ne bakıyon lov para ortak değil mi hertürlü babamdan çıkıcak" Gülüp konuştu "Babama dicem ki limonlu kekin oğlunu sömürüyor yeter" Elimi yav he he der gibi sallayıp güldüm onlar giderken tam tekrar koluma yatıcaktım ki yan tarafımda oturan Savaş kolunu kafamın altına koydu ve telefonuna bakmaya başladı "Kolun uyuşmasın diye yaptım bakma öyle yavru kedi gibi" Gülümsedim ve kafamı koydum "Bak sarı fırtına sana umut vermek istemiyorum ama bana zaman ver olur mu" Kafa salladım vr bunu onun kolunda yatarken yaptığım için yanağım koluna sürtmüştü baş parmağıyla burnuma vurup gülerek konuştu "Tam bir yavru kedisin" Gözlerimi kapatmıştım ki saçımda bir el ardından da cırlama duydum. Saçımı çekerken hızla yerimden kalktım vr arkaya doğru bir tekme savurdum sanırım dizine geldiki elini çekti refleks olarak ona doğru dönüp üzerine yürüdüm ve çenesini sıkı sıkı tutup kendime yaklaştırdım "Bana bak bana bir daha dokunucak ya da canımı yakmaya çalışıcak bir şey yaparsan emin ol o tekmeden daha fazlasını yersin ha bakarsın fiziksel çalışmamda Savaşın bile bilmediği o geceye ait fotoğrafları ailene gönderirim" Kafasını geri itip hızla çıkışa yürüdüm ve arkamdan bağırdı "Bunu yapamazsın" Histerik bir kahkaha atıp sert bir sesle konuştum ona dönüp "Emin ol yaparım ha belki onu yapmam onun yerine evinizin önündeki bilborda astırırım." Arkamdan bir daha hayır diye bağırdı ama duymamış gibi yapıp çıktım ve havalı havalı yürümeye başladım 10 saniye sonra arkamdan adım sesleri duydum ardından kolum tutuldu ve beni bir yere çekti. Savaş yüzüme bakıp aniden sarıldı sonra geri çekilip saçlarımı narince okşadı ve şefkat dolu sesiyle konuştu "Canın acıyor mu" Kafamı iki yana salladım ve ondan biraz çekilmek istedim ama arkamda duvar vardı "Savaş Alp merak edicek çekilirmisin" Bana bakıp konuştu "Neden sürekli güçlüymüş gibi davranıyorsun" Omuz silktim "Çünkü ben düşersem canım yanar ve ben canımın yanmasından korkuyorum ama bu acı fiziksel bir acı değil anlıyormusun" Kafasını sallayıp geri çekildi "Sarılmak iyi geldi bu arada Sarı Fırtına biraz olsun sinirim geçti ona karşı keşke dün gecede sarılsaydık" İşte biliyordum koridorda yürürken birden durup kolundan tuttum "Dün tekrar gittin dimi onun yanına" Omuz silkti omzuna bir tane vurdum "Ne vuruyorsun bu hareket senden alışkanlık oldu" Gülüp merdivenlerden tırmanmaya başladım tam bahçeye çıkmıştık ki montumu unuttuğum aklıma geldi ama umursamadım. Muhtemelen bizi arayan Azra ve Alpin yanına yürüyüp koluna girdim Alpin. Hızla bana sarılıp yüzümü avuçlarının içine aldı "İyimisin güzelim" Kafa salladım "Hadi ama Alp kim bana zarar verebilir benim hocam sensin diye hep söylemiyormuyum" Alnımı öpüp tekrar sarıldı "Sana zaten kimse zarar vermez onların hepsinin gözümü kırpmadan canını alırım" Ondan ayrılıp kafasına vurdum "Doğru düzgün konuş seni varya" Yanağımı öpüp geri çekildi o geri çekilince Azra geldi yanıma "Kardeşim işini ne zaman bitiriyoruz" Kolumu omzuna atıp konuştum "Raad ol başka henüz değil" Savaş omzuyla Alpi dürttü "Kardeşim valla sana acıyorum sen bunlardan birine yanlış yapsan bunlar seni doğrar" Azra benden ayrılıp Savaşın dibine girdi kötü kötü baktı ardında kahkaha attı "Yok be kıyamam ben ona" Alp Azrayı kolunun altına alıp kafasını öptü "Sevgilim kıyamaz ama bu sarışın gerçekten sinirlenirse babamı bile tanımaz siler atar" "Hadi ya ben açım yemek alın" Azra tekrar konuşucakken yanımıza Emin geldi ve sadece bana bakıp konuştu "Seninle iki dakika konuşmamız lazım" Alp sinirle tısladı Savaş bişey diyemiyordu ama yumrukları bembeyaz olmuştu. "Uza burdan Emin kardeşimden uzak dur" Emin gözlerini benden çekmeden konuştu "Merak etme Bulut kardeşini yemicem" Alp sinirke kahkaha attı "Merak etmiyorum öyle bir eylemde bulunursan tepene binerim zaten" Alpin koluna dokunup göz kırptım ve konuştum "Hadi siz kantine gidin ve bana yemek almayı unutmayın hemen geliyorum" Azra bana bakıp hem Savaşın hemde Alpin kolundan tutarak zorla okula soktu. Emine dönüp konuştum "Dökül ne istiyorsun" "Az önce kantinde bahsettiğin konuyu kimseye söylemiceksin" Kahkaha attım "Hadi ya sen beni mi tehdit ediyorsun" "Hayır bu tehdit değil bir uyarı tehdit senin Savaşı sevdiğini Alpe söylemem gibi olur" Elimle kapıyı gösterip konuştum "Ah keşke öyle bir iyilik yapsan." Biraz daha yaklaşıp elimle şakağına vurup konuştum"Bana bak oksijen israfı varlık sakın beni tehdit etmeye kalkma benim korkucak hiç bir şeyim yok ama o sevgilinin ve senin baya bir var ha gidersin Alp söylersin iki gün kavga ederiz sonra barışırız peki ben dersem ki sevgilinin babası kızın ortağının oğlunu ayartıp şirket bilgilerini aldı ardındanda sevgilisiyle sattı ah işte ozaman siz sıçarsınız" Geri çekilip gülümsedim "İyi günler Emin" El sallayıp hızla kantine indim götüm donmuştu. Bizimkilerin oturduğu masaya oturup Azranın kucağına ayağımı uzattım "Alp hırkanı versene dondum" Alp hırkasını çıkartırken Savaş karşımdan ceketini uzattı "Bu daha kalın" Alıp üzerine giydim salak gibi red edicek değildim Savaşın kokusunu içime çekmek varken neden Alpinkini alayım değil mi. Okul sonunda bitmişti ve ben hala Savaşın ceketini giyiyordum çıkartıp ona uzattım "Teşekkürler baya ısıttı" Gülüp aldı ve üzerine giydi bende montumu giydim ve çantamı sırtıma taktım. Hep beraber çıkışa doğru yol aldık kapının önündeki Poyraz sırıtmama sebeb oldu bu çocuk tam bir manyaktı üşenmeyip kız bulmak için beni almaya gelmişti."Selam gençler. Alp kardeşine bir miktar el koyucam iznin varmıdır" Alp beni sırtımdan itip sırıtarak konuştu "Al tabi hatta üstüne para bile verebilirim" Dil çıkardım ona ve arabaya bindim okulun çevresinden ayrılmıştık ki bir motor önümüzü kesti hadi tahmin edin. Poyraz hızla arabadan indi bende camımı açıp kafamı çıkardım "Olum manyadın mı ya duramasaydım kardeş katilimi yapıcaktın beni" Savaş Poyrazı omzundan itti "Nereye gidiyorsunuz senin ne işin var Livayla" Poyraz benim Savaşı sevdiğimi biliyordu bana bakıp göz kırptı "Hayırdır Savaş sen nesi oluyorsunda karışıyorsun" Savaş öylece kaldı sonra tekrar bağırdı "Yine mi alıcaksın değer verdiğim insanları elimden" Poyrazda sinirlenmiş olucak ki oda bağırdı "Salak mısın lan sen ben mi aldım o sürtüğü senin elinden saçma saçma konuşma o benim eski sevgilimdi onun dolduruşuna gelip bana sırtına dönen sensin" Olayın uzuyacağını anlayınca arabanın camından bağırdım"Aile içi şiddete tanık olmak istemiyorun arkadaşlar eğer böyle devam edicekse bir taksi çağırın ben gidem" Poyraz derin bir nefes alıp konuştu "Sen bu kızın hiç bir şeyi değilsin bunu unutma karışamazsın ona dün gece seni bulmasam öldürücektin çocuğu bu gün Emine nasıl baktığını Emininde Livaya baktığını gördüm ve sen Savaş boktan bir şekilde sinirleniyorsun kızada umut verip duruyorusun şimdi çek şu motoru bizde yolumuza bakalım" Poyraz arkasını dönüp sırıta sırıta bana göz kırptı arabaya binip sinirli bir şekilde bakıp korna çaldı. Savaş gözlerimin içine bir süre baktı ardından motora binip tüm hızıyla yanımdan geçip gitti "Çok hızlıydı ya kaza yaparsa" Poyraz bana bakıp konuştu "Bişey olmaz ona şimdi eve gider odasındaki kum torbasının ağzına sıçana kadar yumruklar sonra yatağa atar ve bütün gece düşünüp durur" "Poyraz bana acilen oyunculuk dersi vermelisin" Kahkaha atıp konuştu"Valla seninde benden aşağı kalır bir yanın yok bal böceği" Konuşa konuşa bir kafenin önüne geldik ve indik. "Ben çok sıkıldım Poyraz hadi ya" Tam o anda Poyrazın gözü kafeden giren kızda takılı kaldı "Oha bu kız mı yanlız bende olsam buna aşık olurdum" Poyraz bakışlarını bana çevirmişken ben hala kıza bakıyordum kızda bizim masaya bakıp kaşlarını çattı ardından da arkadaşının koluna dokunup tuvalete doğru yürümeye başladı. "Liva çok güzel kız bizim fakültede ama liste baya kabarık olduğu için gidip açılamıyorum. Bu abini üzme be bacım" Kafa sallayıp iki kere omzuna vurdum ve ayağa kalkıp tuvalete doğru yürümeye başladım. Tuvalete girdiğimde kız hızla yüzünü sildi ama mavi gözleri kızarmıştı. "Bence birinden hoşlanıyorsan git söyle böyle ağlama ben ağladım bir boka yaramadı abimde seni seviyor benden sana söylemesi şimdi git ve masasına otur vur yumruğunu masaya seviyorum ulan ya benimsin ya kara toprağın de mal gibi kalsın" Bana şaşkın şaşkın bakınca elimi uzattım "Pardon konuya yanlış yerden girdim ben Liva Poyraz benim manevi abim olur bakma öyle mal gibi ben Savaşı seviyorum da öyle neyse siz sevgili olun ben sana olayları anlatırım" Kız aniden bana sarıldı "Bende Deniz tanıştığıma memnun oldum ve çok teşekkür ederim" Gülümsedim ve koluna girdim "Ben eşyalarımı alayım senide masaya bırakayım" Kafasını salladı ve beraber masaya ilerledik "Poyraz bak kimi buldum biliyormusun Denizde sevgilisini bekliyormuş senin yanında beklese sorun olur mu" Deniz fısıldadı kulağıma "Ne alaka " Bende onun kulağına fısıldadım "Ben gidince sana dediklerimi yap şimdi sevdiğim beye bağırdığı için intikam almam lazım" Gülümseyip masaya oturdu Poyraz üzgünce bana bakıyordu bende omuz silktim "Benim gitmem gerek size iyi muhabbetler Denizciğim sevgiline onu sevdiğimi söyle olurmu" Hızla ordan tüyüp kulaklığımı taktım tam Savaşla bizim şarkımıza sıra gelmiştiki telefonum çaldı. "Efendim Savaş" Bir kaç hışırtı oldu "Bana bak Liva nerdesin" Sesi baya sert geliyordu sanırım kum torbası yetmemişti "Poyrazlayım bunu zaten biliyorsun" "Tamam konum at bende gelicem" Sırıttım "Ne alaka eğer işimizi bilmeni isteseydik seni çağırırdık zaten" Bir vurma sesi geldi "Liva sen beni sevmiyormusun ne işin var senin o şerefsizle" Baya sinirliydi. "Sana duygularından emin olana kadar bu konuyu açma dedim ayrıca o şerefsiz dediğin insan abin şimdi kapat beni daha fazla kırma" Telefonu kapatıp bir taksiye bindim. Eve gelir gelmez bir duş aldım vr saçlarımı balık sırtı örüp pandalı pijama takımımı giyip test çözmeye başladım. "Liva hadi yemek yiyoruz" Annemin aşağıdan seslenmesi ile gözlüğümün altından gözlerimi ovaladım ve gözlüğü çıkarıp seke seke mutfağa indim babamın yanağını öptüm sonra kıskanmasın diye annemide öptüm "Ya kızım sen benim ikizimsin benide öp" Alpe gülüp onunda yanağını öptüm ve yemeğimi yemeğe başladım "Alp bana fizik anlatabilirmisin" Alp çatalını bana tutarak konuştu "Hatırlatırım sınavlarda beraber kopya çekiyoruz ayrıca sen ben anlatınca anlamıyorsun ki" Haklıydı çünkü havalanarak anlatıyordu bende onu kâle almıyordum. "Savaşa sor birde onun fiziği 98 birde dinlemiyorum diyor" Kafa salladım ve yemeğime döndüm masayı kaldırıp kendime koyduğum kolayla tekrar odama çıktım ve çalan telefonumu açtım "Sen varya çok pisliksin bal böceği" Koltuğuma oturup kahkaha attım "Valla Poyraz bizde böyle.Onu bunu geç dökül çabuk" Bu sefer o kahkaha "Ondan önce Savaş akşam yemeğinde beni öldürücek gibi bakıyordu annem bu gün ne yaptınız diye sordu bende gelininleydim dedim Savaş masadan bir kalktı yeminle beni orada gömücek zannettim sonra çekti gitti evden" Gözüm camına takıldı harbiden ışığı kapalıydı. "Anlat ne konuştunuz" "Sen gittikten sonra durdu durdu sonra birden elini masaya vurunca sıçradım bana doğru eğilip aynen şunu dedi bana bak aslanım seni seviyorum öğrendim ki sende beni seviyormuşsun zorlamaya gerek yok sevgili olalım bitsin ve abin şok sonra kendime gelip konuşabildim tabi ama orası ayrı" Kahkahamı tutamayıp tekrar koyverdim "Bana boncuk yengemin numarasını at gidip alnından öpücem"  "Tamam atarım hadi ben kapatıyorum" Telefonu kapatıp masama oturdum ve yarım kalan testimi bitirmeye başladım. Saat 1 buçuğa gelirken gözlerim kapanmaya başlayınca ışığımı kaoatıp krndimi yatağıma attım. Çalan telefonuma küfredere gözlerimi açtım "Beni uyandıran kişi lütfen dünyanın sonu gelmediyse kapat sabah ara" "Liva geçen gece oturduğumuz duvarın oraya gel hemen" Yataktan doğruldum ve telefonu kulağımdan çekip saate baktım 6 buçuktu ama hava hala kapalıydı. "Savaş manyadın mı bu saate çıkamam dışarı" "Evet manyadım lan sen gelmezsen ben gelirim" Obaa hadi ama "İyi bekle geliyorum başımın belası" Üzerime montumu alıp sessizce çıktım evden ve kimseye gözükmeden duvarın oraya varabildim sonunda. "Savaş ne oldu korkuttun beni iyimisin" Büyük adımlarla yanıma gelip hiç beklemediğim bir şeyi yaptı ve dudağıma yapıştı ben hala şoktayken alnını alnıma yaslayıp konuştu "Ben seni deli gibi seviyorum sarı fırtına. Seviyorum kıskanıyorum özlüyorum benden başkasına gülme istiyorum. Bahar gözlerin benden başkasına deymesin istiyorum sadece bana özel ol istiyorum" Gülümsedim kocaman "Herşeyim olurmusun Sarı Fırtınam" Dudağımı ısırdım ve hızla kafamı salladım kafasını geri çekip baş parmağıyla nazikçe göz yaşımı sildi. "Neden ağlıyorsun ki şimdi canını falan mı yaktım" Mağsumluğuna tebessüm edip hızla boynuna sarıldım. "İnsanlar mutluluktanda ağlayabilir aptal" Belime sıkı sıkı sarıldı bir süre öyle kaldık ardından aniden beni kaldırıp duvara oturttu ve kafasını omzuma yasladı "Yemin ediyorum huzur burdaymış tam olarak senin kokunda" Lülük saçlarını öptüm "Savaş eğer bu bir rüyaysa kimse beni uyandırmasın olur mu ben böyle mutluyum..."

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin