Onur benden gideli 1 hafta olmuştu ve özlemiştim eşeği kantinden aldığım limonlu kek ve Savaşa aldığım bitter çikolata ile sınıfa girdim Azra ve Alp sınavlar bittiği için okulu kırmış gezmeye gitmişlerdi sınav durumlarımız ise genel olarak iyiydi. Uyuyan Savaşın saçlarını öptüm ardından yanağını öptüm uyanmayıncada ofladım ve omzunu silktim "Uyansana ya çikolatan eriyor" Mızmızlandı "Belkide uyuyan prens kurtarıcının doğru yerden öpmesini bekliyordur" Kahkaha atıp elimdekileri masaya koyup kaldırdığı kafasını göğsüme bastırdım o ise hızla kolunu belime sardı "Aşkım,bebeğim,birtanem,caniçim,bahar gözlüm, bu sevgini neye borçluyum" Omuz silkip iki yanağınıda öptüm "Bir şeye borçlu değilsin ki hayatımda olup beni aptal aptal sırıtmamı sağladığın için bile seni tutup sevesim geliyor" Masaya oturunca kafasını dizlerime koydu ve çikolatasını yemeye başladı bende kekimi yiyordum "Akşam benle yemeğe çıkarmısın" Kafasını kaldırmadan sorunca ağzımdakini hızla çiğnedim "Çiğköfteciye falan mı" Cıkladı ve bitirdiği çikolata paketini yan tarafımıza bıraktı eliylede dizimin üzerine şekiller çizmeye başladı "Daha romantik bir yere götürücem ilk buluşma gibi sayabilirsin" Eğilerek buklelerini öptüm ve bu tatlı anımızı çalan telefonum bozdu hızla şortumun cebinden telefonunu alıp açtım "Efendim bro" Önce ses gelmedi "Merhabalar hanımefendi ben sizi ........ Hastanesinden arıyorum Uzay Öztürkün neyi oluyorsunuz" Nefesim kesildi "Nesi var ben kardeşiyim" Savaşta gözlerini kısmış kaşlarını çatmıştı "Hayır bir sorun yok merak etmeyin ama gelseniz iyi olucak" Kapanan telefona bir süre baktım ve gözümden bir damla düştü hızla eşyalarımı topladım "Savaş beni ........Hastanesine götür lütfen Uzaya bişey olmuş" Elini belime koyup beni yeni aldığı arabasına bindirdi babası ceza olarak nezarete girdiğinde motorunu satmıştı ve sırf bu yüzden kavga etmişlerdi hala çok nadir konuşuyorlardı. Yarım saat sonra hastaneye girdiğimiz gibi hızla danışmaya ilerledim "Uzay Öztürk nerde acaba" Bilgisayarında bir kaç işlem yapıp konuştu "Psikiyatri bölümünde polis arkadaşlar yanında" Kafam allak bullak olurken nefes bile almadan koşmaya başladık Savaşla koridorda gördüğüm ve boş boş duvarı izleyen Uzayın yanında da oturan bir polis memuru vardı koşarak yanına ilerleyip önünde diz çöktüm "Uzay kardeşim iyi misin" Gözlerini duvardan çekip gözlerime baktı ardından tekrar donuk gözlerle duvara döndü hızla ayaklandım ve arkamdaki Savaşa döndüm titreyen sesimle "Savaş bişey olmuş ona bak bana bakmıyor" Savaş saçımı okşayıp alnımı öptü ardından polis memuruna döndü "Acaba olayı öğrenebilirmiyiz" Polis ayakta bizimle konusmak için bekliyordu zaten "Beyfendiyi bir vatandaşımız parkta sinir krizi geçirirken bulmuş ve ambulansı aramış biz hastanede eşlik ettik sakinleştirici verildi sanırım siz ailesisiniz o yüzden size bırakıyorum" Polis yanımızdan ayrılınca tekrar Uzayın önünde diz çöktüm "Uzay boşluğu baksana bana" Bu sefer bana baktı gözlerini çekti ardından elini uzatıp düşen göz yaşımı sildi "Eve götür beni Liva" Tek söylediği şey buydu kafa salladım ve Savaşla beraber koluna girerek evine götürdük bendeki anahtarı ile kapıyı açıp yatağına yatırdım üzerinide örtüsünü örtüp alnına bir öpücük bıraktım arabada uyuya kalmıştı ve buraya taşıyana kadar canımız çıkmıştı. İçeriye geçip bizimkilere haber verdikten sonra kendimi koltuğa attım. "Savaş ona bişey olmaz dimi" Bir çocuk gibi sorduğum soru karşısında hızla kollarını bana sardı ve kafamı göğsüme bastırdı "ŞŞ sakin ol güzelim hiç bir şey olmicak" Saatler ilerlerken herkes gelmişti ama Uzay hala uyanmamıştı sabaha karşı herkes bir koltukta sızarken bende dayanamayıp uyumuştum. Ne kadar uyudum bilmiyorum ama bir kaç ses uyandım ve koşarak Uzayın odasına ilerledim yatağı boştu sadece bir not vardı. "Sarı panda ve kızıl meleğim sizi çok seviyorum ama kendimi kontrol edemiyorum lütfen beni affedin" Koşarak salona girdim ve bağırmaya başladım "Uzay kendine bişey yapıcak kalkın"Herkes ayaklanırken hızla evden çıkıp sokaklarda ayrıldık koşarak onu aramaya başladık rast gele bir inşaatın tepesinde gördüğüm karartı ile duraksadım "Savaş orda sen burda dur abimlere haber ver" "Hayır çıkmicaksın oraya" Onu dinlemeden koşarak en tepesine çıkmaya başladım ve tahmin ettiğim gibi ordaydı gök yüzüne bakıyordu. "Eee beni bekledin dimi doğruyu söyle" Sıçrayarak bana döndü "Liva lütfen git burdan" Gözlerimdeki yaşlara aldırmadan gülümsedim "Aa neden öyle diyorsun ki biricik delilik kardeşimi burdamı bırakayım" Sakin adımlarla onun gibi kenara geldim ve aşağıya baktım abimler,Poyrazlar hepsi burdaydı yürekleri ağızlarında bizi seyrediyorlardı. "Baksana hepsi senin için burda sarı panda" Göz devirip ona döndüm "Abi çok aptalsın ya valla ben böyle aptal biriyle intihar edemem" Bana dönüp kızarmış gözleriyle güldü "Bu gün ne yaşandığını anlat bari meraktan çatlamim" İç çekti "Onu gördüm hemde bizim restoranta bir erkekler oturmuş kahkaha atıyordu bu olabilir mi Liva o öldü onu ben kendi ellerimle gömdüm" Bir adım daha yaklaştım ona "Olur öyle ya takma" Bunu titreyen sesimle ve akan göz yaşlarımla söylemem ne kadar doğru oldu bilmiyorum. "Liva hadi git burdan" Cıkladım "Madem atlicaksın bende gelicem çünkü ben hayatım boyunca hiç bir cenazeye katılmadım hem biliyormusun ben mezarlıklardan korkarım ya senin yanına gelemezsem sen özlersin beni" Aşağı bakmayı kesip bana döndü "Ama canım çok yanıyor" Elimi ona uzattım ve tam yaklaşırken ayağım kaydı aşağıdan çığlıklar yükselmeye başlarken gözlerimi sımsıkı kapattım ama geriye doğru çekildim ve birisi sımsıkı sarıldı. "Salak varlık ölücektin" Uzayın sesini duyar duymaz rahatladım "E amacımız o değilmiydi" Kafasını saçlarıma bastırdı "Yürü Allahın sakarı yürü" Gülümseyerek beraber aşağı indiğimiz anda Savaş kolumdan tutup kendine çekti "Gerizekalı kalbim çıktı" Saçımı öpüp sımsıkı sarıldı Niğda da Uzaya sarılmıştı. Uzayın evinde otururken Uzay konuşmuyordu sadece öylece duvarı izliyor arada gözünden yaşlar düşüyordu daha fazla kendimi tutamayıp ayağa kalktım "Hadi kızlar gidip şu kızı bulalım" Yanımdaki Azrada hemen ayaklandı Denizde gaza gelip ayağa kalktı Niğda ise Uzayın saçını okşamayı bırakıp ayağa kalktı. "Oturun şuraya nerden bulucaksınız" Poyraza dönüp pis pis güldüm ve koşarak çantamın içinden o kızın telefonunu çıkardım "Biz de bu iş baba mesleği" Hepsi bana şokla bakarken ben omuz silktim salondan çıkıcakken Uzay uzun bir aradan sonra konuştu "Liva oturun şuraya lütfen" Hızla Uzayın önünde diz çöktüm "Hadi ama Uzay" Uzaya ayağa kalkarken hepimiz onu izliyorduk "Bakmayın öyle gidip uyuyacağım" Hepimizi kafa sallayıp onu onayladık o odasına gider gitmez Niğda ayaklandı "Sen telefonu bana ver kızlar sizde benimle gelin Liva sen burda kal olur mu" Kafamı salladım onlar ayaklanınca bizim erkeklerde ayakalandı Alp yanıma gelip yanağımdan makas aldı "Oraya buraya çıkma atlama zıplama biz gelene kadar tek parça kal olur mu benden sonraki" Kafa sallayıp onları uğurlarım ve koltukta oturan Savaşın yanına ilerleyip yanına oturdum kafamı omzuna koydum ve hızla kollarını bana sardı. "Çok korktum deli yemin ediyorum kalbim durdu o 2saniye arasında" Yanağını öptüm "Ama bak burdayım bukleli" Gözleri kızarmıştı gözlerimin en içinde baktı ve alnımı öptü "Yemin ediyorum varya kalbime zararsın sarı fırtına" Gülerek dudağına hafif bir buse bıraktım "Sende gidip annemlerden izin alırmısın" Kafasını sallayıp ayaklandı alnıma dudaklarını yaslayıp gözlerini kapattı "Dikkat et kendine" Kafa sallayıp onu geçirdim ve telefonumu alıp mutfağa geçtim akşam için yemek yapmaya başladım. Yaklaşık 1 saat sonra yemekler bitmiş Uzay seviyor diye elmalı kurabiye yapmaya karar vermiştim ama önce kızları arayıp ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. "Aşkım çabuk anlat" Niğda kocaman bir kahkaha attı demek ki keyfi yerindeydi arkadanda bizimkilerin kahkaha sesi geliyordu "Görümceciğim aldım kızı eltilerime fırlattım hop onlarda bana" Kaşlarım çatılırken kahkaha attım "Onunla futbol oynadık sarışın" Azranın bağırışından sonra tekrar güldüm "Boncuk yengem nerde" Niğda boğazını temizledi "Boncuk bizden daha çok gaza geldiği için Poyraz onu sahile götürdü" Güldüm ve tepsideki kurabiyeleri fırına attım "Tamam kafanızı dağıtın öyle gelin Uzay uyuyor" Beni onaylayıp kapatınca hızla Savaşı aradım "Savaş nerde kaldın sevgilim" "Iı geliyorum 10 dakikaya" Kaşlarımı çatıp tezgaha oturdum ve bir elma aldım elime "Sen az önce takıldın mı" Nefes sesi duydum "Gelince anlatsam" Elmadan bir ısırık aldım ve devam ettim konuşmaya "İyi gelince anlat bakalım bekliyorum" Tam telefonu kapatıyordu ki arkadan Deryanın sesi duyuldu "Savaş hadi bekliyorum" Hızla telefonu yüzüne kapattım mantıklı bir açıklaması olduğuna emindim ama canımı sıkıyor boş yere sinirleniyordum. "Yine kim seni kızdırdı elmayı elma olduğuna pişman ettin" Yüzümü buruşturup elmayı kenara bıraktım "Sürekli olarak o kızın aramıza girmesinden çok sıkıldım ya ben" Yanıma gelip bardağa su doldurdu ve oda ada tezgaha oturdu "Olur öyle takma ya" Yüzüne ciddi ciddi bakıp aniden kahkaha attım "Nasılsın bakalım" Omuz silkince bende silktim reflex olarak "Daha iyiyim diyelim" Yüzümü buruşturdum "Çok iyi olman gerek tamam mı çünkü taş gibi kankan var ayrıca bu taş gibi kankan seninle intihar etmeye hazırdı" Gülümsedi "Hazır falan değildi ben onu tutmasam amele sümüğü gibi yapışıcaktı" Yanımdaki elmayı ona fırlattım ama hemen yakaladı "Sana lisede basketbol takımında olduğumu kimse söylemedi mi" Göz devirdiğim sırada fırının zili öttü ve o mis koku bütün mutfağı sardı Uzay gözlerini kapatarak kokuyu içine çekti ve kocaman gülümseyerek konuştu "Ya sen şakamısın bana elmalı kurabiye mi yaptın" Fırından bir tepsisini çıkırıp hemen üzerine pudra şekeri döktüm ve tabağa koyup onun yanına geçtim ve zıplayıp yanına oturdum ardından saçlarını karıştırdım "Ya ne sandın oğlum" Beraber mutfağın duvarına bakarak kurabiye yemeğe devam ettik ardından aniden aklıma gelen şeyle sırıttım "Yalovaya gittin mi hiç" Bana dönmeden kurabiyesi ile aşk yaşarak cıkladı "Peki gitmeye ne dersin yarın hafta sonu Niğda ve abim senin yerine restoranta bakabilir Poyraz ve boncukta yardım eder bizde gençler olarak gidip eğleniriz" Ağzı kompile doluyken konuştu "Bono fork otmoz" Bu şekli komiğime gittiği için kahkaha attım "Salak sana insanlık öğretemedik ya" Bana cevap vermesine kalmadan kapı çaldı ve elime bir kurabiye alarak kapıyı açmaya gittim açtığım anda gördüğüm şeyle kaşlarım havalandı Savaş ve kucağındaki Derya alt dudağımı dişleyip içeri geçmeleri için önlerinden çekildim Savaş Deryayı salona yatırıp ilgilenmeye başladı Uzay yanıma gelip kolunu omzuma atınca irkildim "Bu kaşara benzeyen kim" İçimdeki tüm nefretimle konuştum "Kim olucak Derya" Sanırım çiğnediği kurabiye boğazında kalmış olucak ki öksürmeye başladı sırtına vurup omuz silktim ve mutfağa ilerledim tekrardan ada tezgaha oturdum ve kalan kurabiyeyi yemeğe başladım Uzay kaşlarını çatıp hemen arkamdan bir sandalye alıp karşıma oturdu ve oda kurabiye aldı "Kızım sevgilin eski sevgilisiyle salonda ama sen bilirsin" Omuz silktim "Farkındayım kardeşim ama o yapıcağını yapmış vardır bir nedeni" Benimle birlikte iç çekti biz birbirimize bakarken içeriye Savaş geldi "Liva biraz konuşalım mı" Omuz silktim "Konuşalım ama şimdi kızma falan dersen gerçekten kızmadım eminim bir nedenin vardır yani herzaman ki gibi dinlemeyip çekip gitmicem" Kafa sallayıp tekrar konuşucakken kapı çalınca hızla yanından geçtim ve kapıyı açtım Niğda bana kollarını sarıp içeri geçti ardından Deniz gelip yanağımı öptü Azra ise makas alıp geçti ve erkeklerde selam verip geçerken kızlar hızla yanıma geldi ve hırsla Azra konuştu önce "Kötü bir rüyamı lan bu" Daha ona cevap veremeden Deniz atladı "Güzelim kaşar gören mi olduk" Hemen ardındam Niğda atladı "Ne oluyor yahu" Bunlarda iyice bana benzemişti "Bilmem Savaş kucağında getirdi" Daha cevaplarını beklemeden mutfağa geçtim ve salata yapmaya başladım. "Komik şakaymış nasıl bu kadar sakinsin" Omuz silktim ve elimdeki bıçakla onlara döndüm "Sevgili gacılar bence siz içeri geçin ben bu deliyle uğraşırım" Uzay yavaş yavaş kendine geliyordu Niğda yanağından makas alıp gülerek konuştu "İyi çabuk gelinde şu ikinci kaşarı nasıl dövdük anlatayım" İkimizde kafamızla onayladık "Kızım o kıvırcıklar aslında bitki haberin olsun seri katil gibi doğramana gerek yok" Göz devirip devam ettim yaptığım işe "Yeminle çok sakinsin ben bu gece bütün kesici delici aletleri toplasam iyi olur" Dil çıkarıp salata kasesini önüne ittim "Ben gidip masayı kurucam sende şunun sosunu hazırla" Kafa sallayıp kaseyi önüne çekti salona girdiğimde Savaş Deryanın yanında oturmuş bizimkiler hepsi bir yere sıralanmış ve onları göz hapsine almışlardı abim beni görünce gülümsedi bende ona gülümsedim "Ee ne yiyoruz" Deryanın bu sorusuna ben cevap vermezken Uzay mutfaktan bağırdı "Domates çorbası vardı ama kaşarımız yoktu bizde kara kara düşünüyorduk neyseki sen geldin" Sonuna doğru elinde salatayla salona gelip hazırladığım masaya koydu ve yanıma gelip yumruğunu uzattı hiç çekinmeden yumruk tokuşturdum umarım bu gece kan çıkmazdı.
~Oy vermeyi unutmayın 🕳👩🦯
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Numaram ✔️
ChickLitCan sıkıntısından aradığım kendi numaramın yanlış olduğunu ve başıma gelicekleri nerden bilebilirdim ki