16.Bölüm

204 20 2
                                    

Sabah camıma atılan taşlarla kalktım yavaş yavaş yatağımdan ayrıldım ve camımı açtım gözlerimi ovuştururken "Sabah sabah delimi dürttü seni" Savaş kendi camından kahkaha attı "Hayır eğer uyanmazsan geç kalıcaz o yüzden uyandırdım" Dudak büzüp kafamı cama yasladım "Ama benim uykum var be buklelim" Eliyle bir dakika işareti yaparak içeriye girdi bende üşüdüğüm için koltuğumun üzerindeki hırkamı giydim tam kafamı kaldırmıştım ki yüzüme su damlaları çarptı "Seni öldürücem lan bekle sen" Omuz silkti "Bana bak seni tam 1 gün 3 saattir öpmüyorum bu benim yaptığımın yanında az bile" Gözlerimi kısıp sinirle el harekti çektim ve hızla camımı ardından da perdemi kapattım banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve sonra ise Alpin kapısına dayandım alacaklı gibi "Gel Allahın cezası gel" Üzerine siyah sweatini geçirirken ona bakmaya tenezzül bile etmeden dolabına yöneldim. "Kırmızı oduncu ceketin nerde onu giymek istiyorum" Arkamdan kolunu uzatıp hemen önümdeki şeyi gösterdi "Sen uyandığına eminmisin ki" Kafa salladım "Pek olmasamda bu arada baya iyi olmuşsun" Üzerinde siyah bir sweat altında kot ve siyah sporları vardı dolabından kot ceketini çıkarıp kafasına attım "Böyle daha güzel olursun" Göz kırpıp kendi odama geçtim ve dolabımdan kot tulumumu çıkardım. Önce beyaz sweatimi giyip üzerine tulumumu giydim ve saçlarımı iki yandan balık sırtı örüp ceketi giydim üstüme bileğimin üç parmak üstünde biten tulumumu tamamlamak için beyaz bileğimin üstünde biten sporlarımı giyip çantamı ve eşayalarımı alıp aşağı indim "Babam nerde anne" Annem çayını yudumlarken bana termosumu uzattı "Kahve var içinde babanında bir işi var onu halledip gelicek" Kendi termosumu alırken Alpinkinide aldım "Bu arada ayakkabılığın üzerinden harçlıklarınızı alın birde gerisini kartınıza atıcakmış" Genel olarak aylık harçlık alırdık babam bize çıkartırdığı ek kartlara para atar geri kalanını nakit verirdi. Alp sonunda tuvaletten çıktığında göz devirdim ve termosunu ona verdim kendiminkinide çantama attım. Paramı alıp cüzdanıma attım ardından ise Alpin açtığı kapıdan çıktım "Gençlik ben şöyle sevgilimi alayım sizde artık taksiyle falan" Alp göz devirirken ben Savaşın uzattığı kaskı alıp kafama taktım ardından hemen arkasına atladım. Alplerden önce okula gelip el ele kapının yanında Alpleri beklemeye başladık "Liva babamı ikna turuna başlıyoruz ve bana araba alıyoruz" Söve söve yanımıza gelen Alpe sırıttım "Aynen bir tek sana" Kafa salladı "Tamam ya beraber kullanırız" Sabah özenle yaptığı saçını bozdum zıplayarak. "Hadi derse geç kalıcaz lov" Azraya sırıtarak baktım ardından da hep beraber sınıfa çıkmaya başladık. Öğle tenefüsüne kadar sakin bir şekilde ilerleyen okula şaşkın bir şekilde bakıyordum. Kantine indiğimizde bu sefer bizimkileri masaya gönderip kendim sıraya girdim uzun bir süre sonra. "Vay Alp öğrenmiş bu zevki nasıl kaçırdım be" Arkamdan gelen Eminin sesine göz devirip aldıklarımı bir tepsiye yerleştirdim ve sıradan çıktım "Emin bence çok zorlama be" Alayla güldü "Senin kanıtın yok olsa bu kadar beklemezdin" Tepsiyi yanımdaki masaya koydum ve hırsla konuştum "Bana bak ben çok çabuk sinirleniyorum anlamışsındır bunu kayıtları vermememin nedeni insan olmam bak altını çiziyorum iyi anla diye insan olmam" Gözlerimi kısarak tepsiyi aldığım gibi bizim masaya ilerledim beni görmeyen şekilde oturan Alp ve Savaşın hiç bir şeyden haberi yoktu Azra ise ne ayak dermiş gibi kafa salladı ona hamburgerini verirken yanağını öptüm. "Savaş bana acil fizik anlatman gerek haftaya sınavlar başlıyor ve ben çakmak istemiyorum" Savaş önüme düşen örgümü arkaya atıp kafa salladı "Tamamdır yarın başlayalım ben hızlıca anlatırım sana" Azra bize dikkatlice bakan Alpin saçını okşayıp sırıta sırıta konuştu "Üzülme sevgilim bende sana anlatırım" Alp hızla Azraya döndü "Harbiden mi be" Biz kahkaha atarken Azra sırıtarak kafa salladı. Yemeklerimiz bitmiş öyle boş boş otururken Azra bizden öne eğilerek konuştu "Şu bizim sınıftaki Ceren varya" Hızla kafamı salladım "İşte onun sevgilisi uyuşturucu kullanıyormuş bir kaç kerede hapse girmiş" Kaşlarımı çattım artık alışmış Alpte dedikoduyu benim gibi dinliyordu yavaş yavaş alışan Savaş ise dikkat etmeye çalışıyordu. "Kızım kaç yaşındaymış ki çocuk" Azra sevinçle bana baktı bu kız dedikodu yapmaya bayılıyordu be. "Şimdi biz 18 olduğumuza göre çocuk" Önce bir düşündü ardından hızla cevap verdi "28 yaşında kanka" Alple Savaş aynı anda yuh çekince onlara gururla baktım "Ne bokuma sevgili olmuş ki" Savaşın sorusuna üçümüz birden göz devirdik "Bana öyle salakmışım muamelesi yapamazsınız tamam mı ben yeni dedikodu tiriyakisi oluyorum." Alp kolunu Savaşın omzuna atıp konuştu "Bak şimdi Savaşkım bu kızın amaçlarını düşünüyoruz. 1 ya gerçekten seviyordur ama hiç sanmam çünkü okulda başka çocuklarla flörtleşiyor ozaman ikinci amaca geçiyoruz yani çıkar ilişkisi." Savaş anladığına dair sesler çıkarınca gururla baktım "Ya benim sevgilimde alışıyor" Hep beraber kahkaha attık ve o anda zil çaldı hep beraber kalkarak sınıfa çıktık. "Bu günde hiç aksiyon yok varya bu beni çok sıkıyor" Alp gülerek bana baktı "Çok istiyorsan eve gidince sana ödev yaptırta bilirim" Göz devirip önümde oturduğu için kafasına vurdum "Liva bir gün bunların öcünü alıcam senden" Elimi he he der gibi sallayıp telefonuyla ilgilenen Savaşın kolunun altından geçip telefonunu elime aldım "Hadi gel fotoğraf çekilelim" Hoca gelene kadar bir sürü salak saçma fotoğraf çekildik. Dersimiz edebiyattı ve her ders gelip bir kaç kavram sorup bizi tartıştırıp gidiyordu kaçık kadın. "Merhaba arkadaşlar oturabilirsiniz ufak bir işim var halledip hemen başlicaz derse" Azra arkasını dönüp fısıldadı "Bu gün neyi tartışıyoruz acaba" Dudaklarımı sarkıttım ve omuz silktim "Evet bu günki konumuz şu Sevda ve Özlem" Sanırım bu konuları sevdim "Sizce Sevda nedir sadece insan aşık olduğu insanımı özler" Herkes parmak kaldırırken bende kaldırdım en sona Derya ve ben kaldığımız için parmağımı indirdim ve Deryayı dinlemeye başladım yine ağzını yaya yaya konuşmaya başladı. "Bence insan aşık olduğu insanı özler ve hep onun geri gelmesini ister" Bunları Savaşa bakarak söylemesi dövmem için bir sebebti bence. "Kendinizden başkası ona yakışmaz zaten aşıksanız, benim söyliceklerim bu kadar" Göz devirmemek için zor durup ayağa kalktım. "Ben Deryaya katılmıyorum hocam insan sadece aşık olduğu kişiyi özlemez. En yakın arkadaşınızı,ailenizi ya da eskiden size ait olan bir oyuncağı hiç olmadı bir semti, İli, ülkeyi özlersin onlarda olan anılarını özlersin. Deryanın dediği gibi gelsin diye beklerseniz üzülürsünüz çünkü giden kişi geri döndüğünde eskisi gibi olmaz. Son olarak sevdanın tanımı yoktur hocam herkse göre faklıdır bunu sevda adı altında ki şiirlerden anlayabiliriz. Kimine göre sevda acı çekmekken diğerine göre kalbinde bahar açtıran bişeydir bence baştada dediğim gibi tanımı yoktur" Yerime otururken sınıfta bir alkış sesi koptu hadi ama yine götüm kalkıyor. "Peki Livacığım son bir soru sence sevda hangisi acı veren bişey mi yoksa bahar açtıran bişey mi" Derin bir nefes alıp tebessümle konuştum "Bence hocam sevda yüreğin kan ağlarken onun tek bir gülümsemesi ile bahar açan bişey onun sesi ile kuş cıvıltıları oluşturan bişey" Savaş sıranın altından elimi tutup okşadı bense tebessüm ettim. Hoca sınıftan çıkar çıkmaz hızla Deryanın yanına ilerleyip koluna girdim kavga etmicektim sadece uyarıcaktım. Biz daha sınıftan çıkmadan Azrada diğer koluna girdi. "Ne istiyorsunuz be" Baş parmağımı ona doğru uzattım "Bak şimdi şunu kafana sok Savaş benim sevgilim alttan alttan laf atıp durma sana sevgilim için vurmicam çünkü zaten istediğinde bu bir daha ima duyarsam senin canını seni dövemeden yakarım tamam mı" Kafasını hızla sallayınca kocaman gülümseyip iki kere omzuna vurdum "Aferin baksana Azroşum baya zeki bu arkadaş" Azrada sırıtarak koluma girdi "Bu arada o arkadaşınada söyle Alpten uzak dursun seni küçük şeytan" Beraber sırıtarak sınıfa girdik ve ben hızla masanın üzerine zıplayıp oturdum Savaş kafasını bacağıma koyup konuştu "Sen bu gün hem böyle bir şirin olmuşsun hemde kötü kız olmuşsun" Alp benden önce konuştu sırıtarak "Kardeşim o hep melek gibi gözükür ama işte. Bak kısaca şöyle alatayım insanlar şeytana uyup kötülük yapar ama Liva şeytana planını anlatır şeytan buna uyar hele bu Azroşla birleşirlerse ortalık mahşer yerine döner" Azrayla yumruk tokuşturup sırıttım "Sevgilim bizi bu kadar övme be" Azrayı ben tamamladım "Valla benim bu aralar popişim hep yukarda"Alp sırtıma vurup konuştu "İkizcanım senin 18 senedir havada ama sen bilirsin" Göz devirdim ve Azrayı göstererek konuştum "Zaten hep senden sonrakini aşağıla bu sevgilin benden daha kötü. Lan kızın ultrason fotoğrafında bile götü havada" Savaş hızla kafasını kaldırdı "Harbiden mi Azroş" Azra hızla omuz silkti "Doğuştan varsa ben ne yapayım" Biz cevap veremeden hoca işeri girdi ve yine konuştuğumuz bir ders geçirmeye başladık. "Son 1 ve 0" Savaş sıfır der demez zil çalmıştı hızla ayağa kalkıp çantamı topladım ve kapşonumu kapatıp çantamı sırtıma taktım "Yemek yemeğe gidelim mi  gençler" Merdivenlerden inerken Savaş kolunu omzuma atıp kendine çekti. "Bana uyar sarışın" Alp ve Azra onaylayınca Savaşa baktım "Bakma öyle tabiki geliyorum" Ben sırıtırken okuldan çıkmıştık bahçe kapısında gördüğüm şeyle yerimde kala kaldım ve ağzımdan şu şey çıktı "Hassiktir" Gözlerim dolarken hızla çantamı fırlatıp koşmaya başladım. Beni görünce kocaman sırıtıp yaslandığı arabasından ayrıldı ve telefonunu cebine attı ardından kollarını açtı. Kollarımı boynuna doladiğım gibi belime sarıp etrafında döndürdü bir kaç tur. "Özlemişim kızım seni" Sırıtmam silinmezken tekrar sarıldım "Pirsinglim bende seni özledim" Yanağını uzun uzun öptüm ve tekrar tekrar sarıldım taki biri kolumdan tutup çekene kadar "Bana bak ikizim demem döverim bizde özledik da" Alp sarılırken akan göz yaşımı sildim. Nerdeyse 3 senedir görmüyordum Aybarsı şimdi siz kim diye sorucaksınız kendisi benim biricik öz ve öz abim babamla sebebini bize söylemedikleri bir konu yüzünden çok büyük bir kavga etmişlerdi ve Aybars benim göz yaşlarım eşliğinde evi terk etmişti babam ise bize onunla konuşmamızı kesinlikle yasaklamıştı ben onun yanına kaçmak istemiştim ama becerememiştim. Azrayada son kez sarılınca beni kendine çekip kolunun altına aldı "Kızım sen baya büyümüşsün be ve iyice güzelleşmişsin şimdi ben nasıl baş edicem sana çıkma teklifi edenlerle" Aklıma Savaş gelince hızla kafamı ona çevirdim elinde benim çantamla tuhaf tuhaf bize bakıyordu. "Pirsinglim bu Savaş Alpin yakın arkadaşı ve bizim karşı komşumuz. Savaş buda Aybars Bulut benim biricik abim" Abim derken biraz vurgu yapıp kaşlarımı çatmıştım. Aybars önce çantamı aldı Savaştan ve babama yalvar yakar aldırttığı spor arabasının üstüne koydu ardından da Savaşa sarıldı. Aybarsı süzdüğümde yine taş gibi olduğunu fark ettim. Siyah yırtık kot pantolonu beyaz tişörtü ve üzerine giydiği siyah sweati ve deri ceketi. Alpinkine benzeyen kumral saçları ve bizden farklı olarak mavi gözleri vardı ama benim gibi beyaz tenliydi. "Sen babamla konuştun mu abi" Abim Alpe kafa salladı "Sabah geldim ben İstanbula ve direk onun ofisine gittim konuştuk aramızı düzelttik sonra annemin yanına hastaneye gittim ve sonra Akının yanına gittim yanında Poyrazla tanıştım sanırım senin abin Savaş ve sonra buraya geldim" Tekrar sarıldım ona "Benden önce herkese gitmişsin be abişim bu beni üzdü" Saçımı öptü "Kalbim sana gelicektim hatta planım sabah seni uyandırmaktı sonra aklıma benim rüya olduğumu düşünüp dövemeye falan çalışırsın diye korktum" Karnına vurdum hızla "Bana bak senin o kaslarına protein basarım" Kollarını sıkınca bir an nefesim kesildi hızla ondan uzaklaşıp derin bir nefes aldım "Manyakmıdır nedir yahu" Gülüp öpücük attı tam ona cevap vericekken bizim okulun sürtük takımı geldi tabiki başınıda Derya çekiyordu. "Canım bizi tanıştırmicak mısın" Hızla Aybarsın önüne geçtim "Hayır tanıştırmicam size yem edemem ben" Deryanın yanındaki kızıl beni kolumdan tutarak itince bir an boşluğuma geldi ve sarsıldım tam düşücekken Savaş kolumdan tutup fısıldadı "Birde abi çıkardın be başıma sarı fırtına" Gülmemek için dudağımı birbirine bastırdım tam kapıdan çıkıcak olan Emine bağırdım "Emin sevgilin yine sürtüklük peşinde gel şuna tasmasını tak şu yanındakinede söyle onun kızıl yılanı abime yavşıyor" İkiside sinirle üzerime gelirken Savaş ve Alp öneme geçtiler Azra Aybarsı kızların içinden çıkarmaya çalışırken Aybars çıkamıyordu hapse almışlardı biricik abimi. "Ne dedin lan sen sarı şey" Alp ve Savaşın arasından kafamı çıkardım "Dedim ki senin kızıl yılanın yani sürüngenin benim abime yavşıyor" Çocuk üzerime bir adım atmıştı ki ne ara geldiğini anlamadığım Aybars çocuğun ayağına bastı "Bir adım daha atarsan seni salıncak modeline sokar üzerine biner bir ileri bir geri sallanırım umarım anlaşılmıştır" Vay be bu çocuk görmeyeli daha bir sanatsal küfretmeye başlamış. Beni bizimkilerin arkasından çekip aldı "Hadi gelin hep beraber yemek yemeğe gidelim" Hızla elimi çırptım "Ben Savaşla gidicem" Alp Savaşla beraber motora ilerlerken Aybars ön kapıyı açıp koltuğu yatırdı ve Azra arka tarafa geçti bende hemen ön koltuğa yerleştim. "Ee Azroşum bizim eşekle nasıl gidiyor" Hızla kafamı ona çevirdim "Bana bak kim o sana öten hain benim bütün hayallerimi yıkan çabuk söyle" Tek eliyle saçımı okşadı "O hain kim onu söyleyemem yoksa yersin" Omuz silkip kollarımı bağladım. "iyi gidiyor Aybars abi nasıl olsun işte" "Valla başkasıyla sevgili olsaydın çekeceği vardı o ibnenin benden" Göz devirdim "Abi yanlız sen burda değildin hatırlatırım" Eliyle ağzıma bastırıp yanaklarımı sıktı "Bana bak sarışın seni ısıra ısıra severim sen ne şirinsin bu gün" Eline vurdum "Abi ben 18 yaşına geldim yani 15 yaşında sevdiğin sarışın bebeğin değilim tabi yanımda olsaydın bilirdin" Geldiğimiz için arabayı durdurup bana döndü "Bu imalar daha ne kadar sürücek" Gözlerim dolu dolu olurken omuz silktim ardından titreyen sesimle konuştum "Bir daha gitmiceğine benim üzerime yemin edersen ima yok" Kemerini çıkarıp bana sıkı sıkı sarıldı "Bir daha gitmek yok zaten akşam gelip dolabımı yerleştiriceksin" Kafasına vurup arabadan indim. "Zeynoyla konuştum ona yetişemedim ama geldiğimi söyledim" Ona kafamı sallayıp körili makarnama gömüldüm "Alp siz bunu aç mı bırakıyorsunuz ne desem kafa sallıyor"   Alp zar zor yutkundu "Yok be yemek yeme sitili sen gittiğinden beri çok az değişti. Sabah asla kahvaltı yapmıyor öğlen okulda sadece bir tane tost akşamda sevdiği bir şey varsa yiyor yoksa abur cuburla geçiniyor ya da annemi ikna edip çiğköfte yiyo" Aybars güldü "Zaten bu çiğköftecide evlenir benden size söylemesi" Sonra birden kaşlarını çattı "Yok be ne evlenmesi biz oturup onunla beraber yaşlancaz" Çatalımı bırakıp konuştum "Hoşgeldin kıskanç Aybars sen geldiysen biz kalkalım" Azra gülerken bende güldüm "Kıskançlık değil bu seni seven biri önce benim güvenimi kazanıcak sonra belki canım isterse seni kazanabilir" Alttan Savaş elimi tutunca kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi. Eve gelip üzerimi değiştirmeden çatı katında ki Aybarsın odasına çıktım hemen onun peşinden.

Oy vermeyi unutmayın ❤️😊

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin