45.Bölüm

83 13 2
                                    

Doğum günümün üstünden bir hafta geçmiş bu gün ise bizimkiler evlilik teklifi edicekti Savaş ise dedesi hastalandığı için Rizeye gitmek zorunda kalmıştı yani en azından o öyle söylemiş Poyraza sorduğumda ise afallayıp ardından onaylamıştı. "Yahu az sakin olun yoksa herşey bok olucak şimdi Uzay onları bırakıcak ve yanımıza gelicek sizde gidip çat çat söyliceksiniz" İkisinede gaz verirken kendime gülmek istemiştim Uzay yanınımda belirince sıçradım "Kızlar biraz tırstı bırakıp gidince ama gelirler birazdan" Sırtına vurup gizlendiğimiz yerden olanları izlemeye başladık Niğda ve Deniz istediğimiz yere gelince abim ve Poyraza biraz daha gaz verip göndermiştik. Hızla Alpe mesaj attım pankart için. Abim ve Poyraz aynı anda diz çöktüklerinde arkalarında ayarladığımız pankart açılmış ve Uzayla benim hazırladığım belli olmuştu. Çünkü üzerinde "ÇOCUKLARIMIZDA BERABER BÜYÜSÜN İSTİYORUZ" Yazıyordu yani bir evlilik teklifi bile değildi ama olsundu biz yerimizden çıkıp onların sol tarafına geçerken Azra ve Alp sağ taraflarına geçmişti Alpin verdiği işaretle konfetileri patlattık ve aynı anda bağırmaya başladık "Evet evet evet" İksinin niğdaları birbirine karışırken abimler yüzükleri takıp onlara sarılmıştı kafamı Uzayın koluna yasladım "Şuan çok mesutum be" Kahkaha atıp kafasını kafama yasladı abimler kumsalın ilersinde onlar için ayarladığımız çardaklara geçerken biz sadece tebrik etmiş ve yanlarından ayrılmıştık "Ee biz ne yapıyoruz" Azranın koluna girdim "Bilmem arabaya binelim karar veririz" Hep beraber Uzayın arabasına bindiğimizde Alp ve Azra arkaya oturmuş ben yine öne oturmuştum. "Ozaman basket oynayalım bizim mahallede olur mu" Hepsi kafasıyla onaylarken radyodan şarkı açmıştım son ses mutlu mesut bağıra çağıra şarkı söylerken önce acı bir fren sesi duyuldu ardından benim oturduğum yerden büyük bir ses koptu ve tek hatırladığım Azranın gözlerimi açmam için yalvaran sesleriydi.
#YAZARIN AĞZINDAN#
Aybars Bulut hayatında ki en tuhaf günü yaşıyordu belkide çalan telefonuna baktı biricik kız kardeşi arıyordu merakından çatladı diyerek geçirdi içinden ve gülerek açtı telefonu ama kız kardeşinin sesini değilde ağlayan erkek kardeşinin sesini duydu "abi biz kaza yaptık Livayı ve Uzayı yoğun bakıma aldılar" Aybarsın telefonu hoparlörde olduğu için biricik sözlüsü ve kardeşim dediği adam onun sözlüsü duymuş gergin bir sessizlik olmuştu ardından telefondan annesinin feryatı duyuldu "abi lütfen gel lütfen" En son kardeşinin bu kadar ağladığı zamanı hatırlamaya çalıştı ama zihni boştu kanı çekilmiş kıpırdıyamıyordu neyse ki Poyraz onu zorla arabaya bindirmişti. Poyraz içinde durum farklı değildi kız kardeşi gibiydi Liva onun ya burda bile olmayan Savaşa ne dicekti. Hastaneye vardıklarında Aybars yeni yeni kendine geliyor şoku atlatıyordu hızla yoğun bakımın olduğu odaya çıktılar annesi bir köşeye çökmüş babasından destek alıyordu babası ise limonlu keki için kendini tutuyordu Alpi teselli etmeye çalışan ama rengi atmış Azra ise nerdeyse bayılmak üzereydi onlarında yaraları vardı ama ikiside inat etmişti. Aybars hızla kardeşinin yanına gidip önünde diz çöktü "Nasıl oldu bu" Alp abisine sarılıp omzunda ağlamaya başladı "Bir araba çok hızlı geliyordu ve kontrolünü kaybedip Livanın olduğu yere çarptı Aybars abi ben ona yalvardım gözlerini aç diye ama açmadı kafa-kafası çok kanıyordu" Bir çocuk gibi konuşan diğer kız kardeşinide aldı kollarına ve sessizce göz yaşı dökmeye başladı neyse ki bu durum uzun sürmemiş yoğun bakımdan çıkan annesinin meslek taşı onlara iyi haberi vermişti "Merak etmeyin ne Livada ne de Uzayda pek bir şey yok Livanın sağ bacağında kırık ve kafasında bir yarık vardı onları hallettik 2dikiş atıldı derin değildi Uzayın ise sol kolu kırık ve kaburgalarında ise ezikler var neyseki ikisininde kemerleri takılıymış" Herkes derin bir nefes alırken iki deli bir odaya alındı.
#LİVANIN ANLATIMINDAN#
Gözlerimi açtığımda sanki haftalardır uyuyor gibiydim odadaki televizyon sesine küfür ettim ve kafamı sağ tarafıma çevirdim Uzay kolundaki alçı ile yatıyordu "Selamın aleyküm gardaş nassın" Bana bakıp güldü "Ben iyiyim de sen nasılsın" Kendimi zorla dikleştirip oturdum "Bende iyiyim sanırım" Kafamı geriye atmıştım ki açılan kapı kendimi düzeltmemi sağladı "Günaydın gençler ikinizde uyanmışsınız ağrınız sızınız var mı" Uzay benden önce atladı "Benim biraz nefes aldıkça oluyor birde kolum kaşınıyor" Doktor önce onu muayene ederken bana dil çıkardı "Ailelerinizi dünden beri zar zor gönderdik sadece Aybars ve Niğda kaldılar çağırmamı istermisiniz" Hızla kafamı salladım "Uzaycığım kaburgalarında ufak tefek ezilmeler var o yüzden ağrı yapar ama çok fazla olursa serumundaki ağrı kesici miktarını arttırabiliriz" Uzay onaylayınca bana döndü "Senin neyin vardı bakalım" İç çektim "Benim başım ağrıyor ilaçlarım vardı ama birde bacağım ağrıyor" Doktor üzerimdeki pikeyi çekip bacağımdaki alçıyı gösterdi "Alçı  bir miktar kaşındırır merak etmeyin ayrıca ilaçlarını serumuna enjekte etmiştik başının ağrısı büyük ihtimalle vurduğun içindir" Odadan çıkınca Uzaya döndüm "Şş sesini açsana" İzlediği Müge Anlının sesini açıp bana göz kırptı biz müge anlıyı izlerken odaya abim ve Niğda girdi onlara mahçup bir şekilde bakarken abim bana sarıldı sıkı sıkı "Çok korkuttunuz bizi ya" Uzayla birbirimize sırıtarak baktık sonra hem Niğdaya hemde abime bakarak konuştum "Sizinde gününüzü mahvettik" Niğda beni onaylayan Uzayın kafasına hafifçe vurdu "Ya ne yapıyorsun kızıl meleğim ne yapıyorsun hastayım ben hasta" Onlara kahkaha atarken oda birden savaş alanına dönmüş içeriye giren gireneydi yine bir eksik vardı Savaş. 1 saat sonra doktor gelip odadan herkesi çıkartınca rahatlamıştık beraber gelen yemekleri yerken konuştum "Uzay Savaşla ilgili bişey bilmiyorsun dimi" Bana bakıp cıkladı "Yani senin sevgilin motoru varmış eskiden falan o kadar niye ki" Omuz silkip ona bilmem kaçıncı mesajımı attım yine cevap yokken önümdeki masamsı şeyi itip gözlerimi kapattım. Kolumun dürtülmesi ile uyandığımda hava kararmışa benziyordu gözlerimi açıp kendimi düzelttim kanka olduğumuz hemşire sırıtarak bakıyordu "Bu sana gelmiş" Kucağıma bir kutu bırakıp gitti üzerinde ki sarı fırtına yazısına kocaman sırıttım ve kutuyu hızla açtım önce bir not vardı ama başkasının el yazısı olduğuna emindim daha okuyamadan Uzay seslendi "Şş kimdenmiş sesli okusana" Gülüp kafa salladım ve okumaya başladım. "Kutunun kapağında ki sarı fırtına yazısını okuyunca Savaş gönderdi zannedip ümıtlerdiğim için kusura bakma kaza yaptığını duydum ama üzgünüm tatlım Savaş şuan benimle 1 haftadır sana yalan söylüyor ha sen şimdi inanmazsın falan kutunun içinde kanıtlarımda var neyse tatlım sana onu senden alıcam demiştim ve aldım sevgilerle Derya" Sesim gibi titreyen ellerimle içindeki fotoğrafı aldım Savaş ve Derya sarılıyordu diğerinde beraber uyuyorlardı ve sonrakine baktım bir parkta oturmuş çocukları izliyorlardı sonrakine ve sonrakine hepsinin altında tarihleri vardı ve hepsinde beraberlerdi Uzay öylece beni izlerken ben bir damla göz yaşı dökmeden resimleri kutunun içine bıraktım notuda içine koyup yatağımdan zar zor kalktım ve serum direğimide yanıma alarak tekerlekli sandalyeme oturdum Uzay ve benim eşyalarımın olduğu dolabı açıp çantamın içine koydum ve arkamı döndüm "Liva iyi misin" Boş yüzle Uzaya baktım "Ben biraz hava almak istiyorum benle gelmek istermisin" Hızla yatağından kalkıp oda serumunu aldı ve kapıyı açıp geçmem için izin verdi tam o anda abime yakalandık "Nereye kaçaklar" Gülümsemeye çalıştım "Sadece hava alıcaz birde burdan ne zaman çıkıcaz" Abim saçımı okşadı "Sabah evdesin güzelim. Sizin bir sorununuz mu var" Uzay bana bakarken ben kafamı iki yana salladım "Gelmemi istemiyorsunuz onu anladım ozaman bende gidip kafeteryadaki Poyrazlarla oturayım" Hep beraber asansöre bindiğimizde biz ondan önce inip bahçeye çıkmıştık "Güzelim bir tepki vermicekmisin" Uzay bankta oturuyordu bende onun önünde sandalyemdeydim kafamı iki yana salladım bir süre öylece sessiz sedasız geleni geçeni izledik ardından da hava soğudu için odamıza çıkmıştık yatağımda Uzaya sırtımı dönüp tuttuğum göz yaşlarını serbest bıraktım saatlerce sessiz bir şekilde ağladım acım diner belki diye ama olmadı. Sabaha karşı odaya gelen doktor ikimizinde uyumadığını gördüğünde merakla yanımıza geldi "Çocukar bir ağrınız falan mı var niye uyumadınız" Kafamı iki yana salladım Uzay ise cevap vermezsek gitmiceğini anladığı için hızla cevap verdi "Televizyonda bir film vardı onu izledik geç saate kadar sonrada uykumuz gelmedi" Doktor son kontrolleri yapıp serumlarımızı çıkartmıştı. Saat 10 gelirken yine Alp,abim,Poyraz,Deniz,Azra ve Niğda odamdaydı annem ve Selma teyze zaten bu hastande doktor olduğu için kendileri gelip gidiyordu gelemediklerinde asistanlarını gönderiyordu. Banyoda kızlar yardımıyla bol bir şort ve bol bir tişört giymiş saçlarımı ensemden toplamıştım tek ayağıma parmak arası terliğimi giyip çıktım banyodan Uzayda eşofman ve sıfır kollu giymişti. Yatağıma oturup kendimi topladım ve konuşmaya başladım "Savaşın Deryayla olduğunu kim biliyordu lütfen doğruyu söyleyin"  Herkes birbirine şokla bakarken kimsenin haberi olmadığını anladım "Ona haber verdiniz mi" Poyraz çaresizce kafasını salladı boğazıma oturan yumru ile kafamı salladım ve yanımda duran çantamı alıp sandalyeme oturdum "Hiç bir şey sormayın ve eve gidelim lütfen" Abim hızla konuştu "Uzay annemin kesin emri yengenler burda olmadığı için doğruca bize geliyorsun biz dün Niğdayla gidip hallettik herşeyi" Uzay kafasını sallarken sonunda eve gelebilmiş abimin kucağında odama çıkartılmıştım "Bak bir şey istersen sadece seslenmen yeterli tamam mı kızlar yemeği hazırlasın hemen alıcam seni" Kafamı sallayıp yastığıma sarılıp gözlerimi kapattım odamın kapısı çalınmadan açıldı "Kız kaza kardeşim misafir kabul ediyormusun" Ben cevap vermeden camın önünde ki tekli koltuğa oturup bacağını uzattı "Biliyormusun benim odam giriş katta buraya yürüyerek geldim ha ha sen yürüyemiyorsun" Gülmem gerekirken ağlamaya başladım hızla yanıma gelip sarıldı "Ağla güzelim ağla rahatlarsın" Hıçkırıklar içinde haykırmaya başladım umrumda değildi kimin duyduğu "Ya ben çok mu kötüyüm neden sürekli onunla beni hiç mi sevmiyordu Uzay beni hiç mi sevmedi" Saçımı okşarken onunda burnunu çektiğini duydum "Sen çok iyi kalpli birisin tamam mı kendini suçlama" Geri çekildim ve yatağa vurmaya başladım "Ben yoruldum güç bulamıyorum artık kalbim çok acıyor okadar çok yanıyor ki dindiremiyorum" Çığlık çığlığa bağırırken dünde beri içimde biriktirdiğim şeyler patlıyordu "Koşuyorum sürekli onun için koşuyorum savaş veriyorum ama bu sefer yenik düştüm Uzay anlıyormusun yeni düştüm" Uzay tekrardan sarıldı "Anlıyorum güzelim en iyi ben anlıyorum ama kendini yıpratma bu kadar" Onun omzunda o kadar çok ağladım ki en sonunda yorgun düşüp uyuya kalmıştım.

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin