2.Bölüm

764 45 5
                                    

"Savaş koparıcam kafanı şimdi nasıl bilmiyorum ya" Plana başlayalı 3 hafta olmuştu nerdeyse ve yeterince delilimiz vardı son delil bu gün içindi ama Savaş yerlerini kaybetmişti. Elimi alnıma vurup kaldırıma oturudum ve bağdaş kurdum. "Hadi seni gidiceğin yere bırakayım hava soğuk üşüme" Yahu çocuk bak bu aralar gereksiz heyecan yapıyorum yanında o yüzden sus. Öyle hislerini anlayamicak kadar salak yada birinin bana anlatması gerekicek kadar masum değildim gayette Savaştan hoşlanmaya başlamıştım ama onun nasıl hissettiğini bilmiyordum ve tek sorun buydu. Montumun ceplerine ellerimi yerleştirip kalktım "Yok sen git evine ben biraz kafamı dinlicem" Yüzüme bir kaç saniye bakıp kafasını yana doğru eğdi. "Bişey olmadığına eminmisin" Kafamı sallayıp sırıttım "Bu aralar fazla test çözüyorumda ondan kendime mola verdim zaten evim yakın" Derin bir nefes verip kafasını salladı "Eve gidince haber ver ama" Gülüp baş parmağımla onayladım ve kepimi ters çevirip ellerim cebimde yanından uzaklaştım ve kulaklığımı takıp mahalleye doğru yürümeye başladım. Yarım saat sonra mahalleye girdiğimde yerde taşları eşeleyen Alpi gördüm kulaklığımı çıkarıp yanına yürüdüm ve yaslandığı duvara zıplayıp oturdum. "Hayırdır yakışıklım" Omuz silkti "Pek bişey yok öyle hava almaya çıktım sen nerden" Bende onun gibi omuz silktim "Aşağı mahallede kavga var dediler izlemeye gideyim dedim de bu gün değilmiş" Sırıtıp kafasını dizime koydu zaten anca duvarın üstündeyken ondan uzun olabiliyordum zaten. "Annem evde işi erken bitmiş" Kafamı salladım. "Alpiş kıçım dondu hadi eve gidelim" Kahkaha atıp kafasını kaldırdı ve beni sırtına aldı beraber kahkaha atarak eve vardık annem kapıyı açınca bağırdım "Anne kızın uçuyor hadi koş Alpiş" Annem halimize kahkaha atıp yoldan çekildi Alp koşarak beni koltuğa fırlattı. "Ah deli ikizlerim benim hadi gidin ellerinizi yıkayın sofra hazır babanız geç gelicekmiş bu gün" İkimizde yanağından öpüp banyoya koştuk annemin bir kaç kuralı vardı iyiliğimiz için mesela o yokken onun hazırladığı yemekleri yemeliydik ya da kendimize bişeyler hazırlamalıydık dışardan yemek yememize çok kızardı ya da bir birimize küsmemize böyle basit şeylerdi onun kuralları. " Ay bu Necla varya geçen gün Selmamın yolunu kesmiş işte tehdit etmeye kalkmış benim canım arkadaşımda ağzının payını vermiş" Alp ağzındaki lokmayı bitirip konuştu"Anne o kadar sene okuyup doktor olmuşsunuz hala bir kavga gürültü peşindesiniz" Annem ona dil çıkardı işte bu kadaın benim annem "Alp okumakla ne alakası var acaba" Alp pis pis sırıttı "Mesela sen okusanda hala sokaklarda serseri gibi gezip dolaşırsın haklısın okumakla alakası yokmuş" Göz devirip mırıldandım "Dinime küfür eden müslüman olsa keşke" Ağzını büküp benim taklidimi yaptı ona aldırmadan yemeğimi yiuip sofra toplama işini Alp ve anneme bıraktıp koşarak odama çıktım ve Savaşa mesaja attım.
Sarı Fırtına:Kusura bakma yazmayı unuttum ben evdeyim. Anında görüldü atıp aradı. Heyecenla telefonu açtığım anda azarlamaya başladı beni "Ne kadar merak ettim başına bişey geldi diye haberin varmı senin" Kaşlarımı çattım "Sakin şampiyon iyiyim ne bu şidet bu celal" Bir an duraksadı sonra daha sakin sesle tekrar konuştu "Pardon ya ben başka bişeye sinirlendim birde sana patladım" "Önemli değil bişey söylemiceksen kapatıyorum" Bir kaç şey mırıldandı ama anlamadım "Yarın buluşucakları yeri öğrendim sana saati ve konumu atarım" "Tamam görüşürüz Bukleli" "Görüşürüz Sarı Fırtına" Telefonu kapatıp yatağıma attım üzerime pijamalarımı giyip saçımı kendi halinde bıraktım yatağıma bağdaş kurup kitabımı okumaya başladım.Ne kadar süre okudum ama zaten yarım kaldığım kitabı bitirmiş üstüne birde etkisi altında kaldığımm sayfaları tekrar ve tekrar okumuştum ki kapım çaldı. "Liva gelebilirmiyim" Şokla Alpe kafa salladım ve kitabı başımın ucundaki masaya bıraktım. Karşıma bağdaş kurup oturdu "Şimdi sana bişey itiraf edicem Livoş" Kafamı tamam anlamında salladım "Ben çok fena aşık oldum yemin ediyorum bak" Hadi ama ordan bakınca salağamı benziyorum "Kime be" Bakışlarını ellerine çevirip konuştu bu sefer "Azraya" Kocaman bir kahkaha attım "Eee söyledin mi" Kötü kötü baktı suratıma "Liva nasıl söyleyebilirim ya eskisi gibi yakın olmazsak ya benden kaçarsa ben bunu kaldıramam" Elimi iki kere omzuna vurdum "Bak güzel kardeşim senin hislerin var dimi Azroşuma karşı var. Bunu bilmeyede hakkı var eğer onu seviyorsan git söyle söyleyemeyerek en fazla kendi canını daha çok yakarsın ya söylemekte geç kalırsan o birini sevmeye başlarsa ne bok yiyeceksin" Bana baktı bir süre sanki söylediklerimi tartar gibi sonra birden hareketlendi "Evet haklısın lan ya o başkasıyla olursa gözümün önünde dimi ben gidip söylicem çok haklısın" O hırsla odamdan çıkarken banada gaz gelmişti ben niye söylemiyordum ki montumu alıp hızla rast gele bir eşofmanımı giydim ve koşarak aşağı indim annem ve babam kapıya boş bakışlar atıyordu hızla spor ayakkabılarımı giymeye çalışırken annem soru yağmuruna tutmuştu "Anne az dur da" Annem susunca babam tek bir soru sordu "Alp nereye fırladı ve sen nereye" Sırıtarak konuştum"Gelininizle konuşmaya gitti bende onun yanına gidiyorum" Babam sırıtırken annem boş boş bize bakıyordu. Evden çıkıp Alpi aradım "Bana bak 1 buçukta kapıda buluşuyoruz tamam mı" Beni onaylayınca telefonu kapattım. Caddeye çıkıp geçen gün öğrendiğim adrese gitmek için bir taksiye bindim. "Abi sen gitme evin önüne kadar burda bırak ben gerisini yürüyeyim" Parasını verip indim ve Savaşın evine doğru yürümeye başladım 2 ev kalmıştı ki evlerinin önünde bir karartı gördüm ardından ona doğru yürüyen birini daha biraz daha ilerlemiştim ki bunların Savaş ve Derya olduğunu gördüm sadece bunu görmekle kalsam yine iyiydi. Öpüşüyorlardı Derya ve Savaş. Gözlerim dolarken sessizce geri geri adımladım ve uzaklaştıktan sonra koşmaya başladım.Ne kadar koştum bilmiyorum yada neden onu ilk gördüğüm yere geldim boş arazinin ortasına çöküp cebimden ayırmadığım kulaklığı telefonuma takıp ikimizin olan şarkıyı açtım ve telefonumu uçak moduna alıp montumun şapkasını takıp kendimi arkaya doğru bıraktım ve göz yaşlarım yanaklarımdan aşağı akarken ben gökyüzünü izlemeye baktım. Niye bu kadar canım yanmıştı ki nerdeyse 1 aydır tanıyordum onu çok saçmaydı bütün bu olanların hepsi. Gözlerimi açtığımda hava yavaş yavaş aydınlanıyordu ve benim bütün vücudum donmaya başlamıştı. Yerimden doğrulup hızla kalktım ve mahalleye kadar koştum acılarım dinmiyordu ama annemin ağzıma sıçmasınada dayanamazdım. Cebimdeki anahtarla kapıyı açtığımda salondan gelen sesle oraya çevirdim yönümü annem kafasını babamın omzuna koymuş babam onu sakinleştiriyor Alp salonun içinde volta atıyor Kadir amcam ve Selma teyzem yanyana karşılarında tırnaklarını kemiren Azra vardı "Şey ben yatayım kalkınca azarlayın olur mu" Annem dolu gözlerle anında yanıma koşup sarıldı sesim fısıltı gibi çıkmıştı artık nasıl görünüyorsam hepsi bana acır şekilde bakıyordu annem yüzümü avuçlayıp alnımı öptü "Ah be güzelim çok korkttun bizi nerdesin sen" Dudaklarımı birbirine bastırdım ağlamamak için ve omuz silktim babam saçımı öperken Alp ve Azra aynı anda sarılmıştı. Bir süre onlarla beraber salonda oturmuştum Azra ayağa kalkıp benide kaldırdı "Hadi herkes yatsın biraz uyusun hiç olmadı bende sarışını yatırayım" Kafamı omzuna koyarak odama çıktım ve onun yardımıyla üzerimi değiştirip yatağıma girdimve yorganımı kafama kadar çektim. Kapım açıldı ve içeri tahminimce Alp girdi "Anlatıcakmısın ne olduğunu güzelim" Kafamı iki yana salladım "Hiç bir şey konuşmak istemiyorum sadece uyumak istiyorum ve siz iki aşık tepemde beklemeyin sadece çok güzel bir köpek kucağımda öldü gece ondan kötü oldum hafi gidin" Umutlarımdan sevgimden köpek diye bahsetmem bir tek beni etkilemişti zaten bilmedikleri için normali buydu. Kapım kapandığı anda şarjda olan telefonumu çıkarıp yorganımın altına girdim ve Savaşa mesaj attım.
Sarı Fırtına:Sanırım bu mesajı uyanınca görüceksin ama olsun ben bu gün gelemicem zaten bu plan işide çok saçmaydı senin bana en başında güvenmende çok saçmaydı olum bizim tanışmamız bile çok saçmaydı bence bu saçmalığa bir son verilmesi gerekiyordu.Son vermiş bile olsam seninle geçirdiğim zamanlarda çok eğlendim mesela o parkta sevgilinin gelmesini beklerken salıncakta yarışarak senin bizim şarkımız olarak ilan ettiğin şarkıyı söylerken çok eğlendim ve bir daha bu kadar çok eğleniceğimi düşünmüyorum. Çok teşekkür ederim Savaş beni mutlu ettiğin için ama buraya kadar bundan sonra hiç tanışmamış gibi davranalım olur mu hu şacmalık burda bitsin. Kendine iyi bak buklelim.
Göz yaşımı elimin tersiyle silip teyzemi aradım 3.çalışta açılan telefonla hızla konuştum "Zeyno müsaitsen sana gelicem bu gün" "Güzelim ağlıyormusun sen" Kendime hakim olamayıp hıçkırdım "Teyze ben çok kötüyüm" "Tamam kuzum kalk hazırlan gel ben bu gün açmam kliniği" Telefonu kapatıp ayağa kalktım ve koyu gri kotumu ve bordo bol kazağımı giyip üzerine siyah kapşonlu hırkamı ve deri ceketimi giydim saçımı açık bırakıp kapşonumu kapattım sırt çantama bir eşofman bir tane pantolon ve sweat atıp geri kalan eşyalarımı alarak odamdan çıktım ayağıma beyaz sporlarımı giydim mutfaktan sesi gelen annemin yanına ilerledim "Anne-" Bana dönüp yanağımı öptü "Zeynep aradı Alp dışarda seni bekliyor vapura kadar götürücek yarında yanına gelicekler gelinimle" Ona sımsıkı sarılıp yanağını öptüm ve evden çıkıp Alpin yanına oturdum. Annemden sonra anneannemin başka çocuğu olmamış taki 12 sene sonra teyzemin haberini alana kadar teyzemle aramızda 7 yaş var o yüzden teyze yiğenden çok dost gibiyizdir. Geldiğimizde arabadan inip çantamı taktım "Bana bak o telefon hep açık olucak ve yarın geldiğimde kocaman gülüyor olucaksın ve köpeğin nasıl öldüğünü anlatıcaksın." Gülüp kafamı salladım hızla ve ona sıkı sıkı sarıldım. Vapura binip Yalovaya doğru yolculuğa çıktım. Teyzem bizim gibi yeşil gözlüydü ama hep üçümüzün arasında en güzelinin benim olduğumu söylerdi kumral saçları ve buğday teni ile manken gibi kadındı benden bir iki santim uzundu.2 saatlik bir deniz yolculuğunun ardından vapurdan inip yaklaşık 15 dakika yürüyerek sahilde olan Teyzemin evine vardım ve ritimli bir şekilde kapıyı çalmaya başladım."Ya sabır kızım azıcık değiş karakterin bir tık değişsin ya" O bana söylenirken ben çantamı bir kenara fırlatıp koltuğa kuruldum "Zeynom lütfen Liva Bulut kendinden asla ödün vermez" Karşımdaki tekli koltuğa oturup ayaklarını masaya uzattı."Sabah ağlarken öyle değildin canım" Yanımdaki yastığı ona fırlattım ve cırladım "Kalk git kahvaltı hazırla açım ben" Kafama yastık fırlatıp salonla birleşik olan mutfağa ilerledi bende kalkıp peşinden ilerledim ve ada tezgahın önündeki bar taburesine oturdum."Evet bebeğim anlat bakalım neyin var" Omuz silktim"Hiç bişey canım sıkıldı bende seninle uğraşmaya geldim" Avucunu açıp yüzüme tuttum "Liva farkındaysan ben psikoloğum" Göz devirip pis pis sırıttım "Ne zamandır delilere belge veriyorlar" Elindeki çay kaşığını bana fırlatıp yaptığı işe devam etti "Sana verdikleri gün bunun cevabınıda alırsın" Görmese bile dil çıkardım. İşte teyzem böyleydi asla zorlamazdı ne olduğunu öğrenmek için dalgaya alarak derdinizi anlardı."Kız Azrayla Alpiş sevgilimi Azra gruba yazmış kıskanın gacılar diye dün gece" Sepetten aldığım mandalinadan bir tane ağzıma atıp konuştum "He ya Alpe verdim gazı verdim gazı gitti kızın kapısına sonra bende gaza geldim bende gittim üstüme yanan çakmak attılar" Sırıttı "Hadi be sen aşık mı oldun" Umursamazca omuz silktim "Olmuştum şuan unutmak için elimden geleni yapıyorum" Teyzem önüme bir bardak kahve koydu sonra kendisi kahvesinden bir yudum alıp işine geri dönerken konuştu."Bana bak güzelim eğer gerçekten aşık olduğunu düşünüyorsan unutamazsın bak Murat gideli 1 sene oldu ama ben onu unutamadım" Murat abi teyzemin sözlüsüydü çok saçma bir nedenden kavga edip olayı büyütmüşler ve birbirlerini yanlış anlamışlardı Murat abi teyzem olmadan yaşayamayacağını söyleyip burdan gitmişti Ağrıda görev yapıyordu. "Zeyno sen gururun yüzünden kaybediyorsun arasan ben sana aşığım lan ne bok yiyorsun orda desen Murat abi bir tarafına motor takıp gelicek" Teyzem bana çaktırmamaya çalışarak göz yaşını sildi. Beraber bol muhabbetli bir kahvaltı yapıp kendimizi teyzemin odasına attık. Teyzem benim gibi taş g bir hatun olduğu için ne giyse yakışıyordu ama o da benim gibi sportif giyinmeyi seviyordu. Siyah boyfrend bir kot giyip üstüne beyaz bisiklet yaka uzun kollu bir tişört giydi onun üzerinede benimkine benzer bir deri ceket. Ondan dızladığım siyah bereyi takarken sırıttı ve oda mavi bir bere taktı.Teyzemle çok benziyorduk kardeş gibiydik sadece benim saçım ondan  daha sarıyken onun ki siyahtı ve ten rengi farkımız vardı. Hazır olduğumuza emin olduğumuzda evden çıkıp teyzemin siyah range roverına bindik ve alışveriş merkezine sürmeye başladık. "Yahu bana bak Zeyno delirtme beni bu elbiseyi alıyorsun" Omuz silkti "Kızım malmısın bu elbise bir tık kısa" Ofladım beni uyuz etmek için yaptığını biliyordum ve bunu başarıyordu yoksa zaten bunu alıcaktı.Sinirle ayağımı yere vurdum "Bana bak seni burda parçalarım kadın alıyorsun ve çıkıyoruz yomsa oturup ağlicam ya acıktım ben" Kahkaha atıp elindekilerle kasaya ilerledi kasada sıra olduğunu gördüğümde ağlamamak için tavana bakıp derin bir nefes aldım. Bacaklarımın kendimi taşıyamicağını hissettiğim için anında olduğum yere bağdaş kurup telefonumu çıkardım Savaş bir sürü mesaj atmıştı bakmam gerekiyordu tam o anda beni bitiren bir bildirim geldi sadece bildirimden okudum.
Bukleli:Anladım komple silmişsin beni belki seni kırdım bunuda okumicaksın belki ama.
Bukleli: Seni özlicem Sarı Fırtına...
İşte bir çöküş anı daha telefona bir damla göz yaşım düştü. "Kuzum bak artık uyu helak ettin kendini" Dizinde yattığım teyzem saçlarımı okşuyordu "Teyze ben çok kötüyüm böyle kalbim acıyor gözümü her kapattığımda onlar geliyor gözüme. Aşıklar
dimi birbirlerine beni arkadaşı olarak görüyordur." Teyzem kafamı öptü "Bana bak güzel yüzlüm eğer o çocuk sevseydi o kızı emin ol bitirmek için uğraşmazdı" Kafamı daha çok gömdüm dizine "Teyze bu kız değilim ben güçlüyüm salak gibi ağlamamam lazım ben bu değilim" Hızla kalkıp kendime olan sinirimi çıkarırcasına sildim yanaklarımı ve kocaman sırıttım "Bak ben bomba gibiyim hadi uyu sende" Teyzem bir psikolog olsada bende süper bir oyuncuydum ve psikoloji okumak istiyordum. Teyzem alnımı öptü "Bak ay yüzlüm sen benim sadece yiğenim değil en iyi dostumsun sırdaşımsın ben senin tek bakışından nasıl olduğunu anlıyorum eğer bu durumdan tek sıyrılmak istiyorsan seni anlarım ama şunu unutma her zaman adımlarını bende adımlicam peşinden tamam mı" Gülüp boynuna sarıldım sıkı sıkı. Sabah erkenden kalkıp not bıraktım ve kapşonumu kapatarak sahilde koşmaya başladım. Bütün sahili dolandım ve bu en az 1 buçuk saatimi almıştı. Tekrar eve yürürken omzuma birinin çarpması ile kafamı yavaş yavaş kaldırıp cırladım "Al kır lazım olmaz bu bana" Tanıdık gelen kahkaha sesi ile çığlık attım "Kaan. Ulan şerefsiz özledim seni" Evet arkadaşlar Kaan dayımın oğluydu yani annemin abisinin ulan yine çok zekiyiz. "Kız sarı neyle geldin buraya" Göz devirip konuştum "Kanka yüzerek geldim sanada tercih ederim"Sırıtıp kolunun altına aldı beni dayımlarda burda oturuyordu."Annem evde yoktu bende halama gidiyordum güzel kahvaltı vardır diye" Kahkaha attım sonra kolunun altından çıktım "Kaan hadi beni sırtına al" Cıklayıp kafasını iki yana salladı "Benim daha iyi bir fikrim var omzuma çık" İşte benim kuzenim be. Dikkatlice omuzlarına çıkıp kafasına sarıldım. "Bana bak deve beni düşürürsen seni Alpe şikayet ederim döver" Elini he he der gibi sallayıp bağıra bağıra şarkı söylemeye başladı bende ona eşlik ettim."Hadi bizim mottomuz olan şarkıyı söyleyelim" Kafamı salladım ama beni görmediğini tahmin edip direk nakarattan girdim şarkıya "Hayat benim her anımı yaşadıkça sevesim var.Aldırmam hiç yağmurlara benim güzel hatalarım var bir an bile vazgeçmedim kendi yolumdan" Şarkıya devam ederken eve gelmiştik evin önünde babamın arabasını görmemle sırıttım ve bağırdım "Alp gel beni al" Ben bağırırken Kaanda kapıya tekme atıyordu. Kapıyı gülerek Azra açtı "Ooo cimcime hanımlarda burdaymış" Kaan aslında bizden 1 yaş büyüktü yani Savaşla yaşıttı ama çocuklukta benimle yarışırdı. İçeriye doğru bağırdım çünkü beni burdan anca Alp alırdı "Alpiş beni alsana ben biraz yüksekte kaldım" Ayak sesleri duyarken sırıtıyordum taki onu görene kadar ve ikimizinde ağzından aynı cümle döküldü "Hasiktir" Savaş karşımda bana bakıyordu ben ona ardından kahkahalarla gelen Alp bana bakıp daha çok güldü "Yahu ne işin var bu devenin tepesinde" Arkama geçip belimden tutarak indirdi Allahtan öyle kilolu biri değildim. Şaşkınlığımı üzerimden atamazken teyzem göründü ve bana gülümsedi ben ona kaşımla çaktırmadan Savaşı gösterdim ama anlamadı. "E hadi geçin içeri dışarda kaldık" Savaşa bakmadan Kaanın koluna yapıştım ve onunla beraber içeri geçtim ve koşarak yukarı odaya çıktım. Cebimden telefonumu çıkarıp WhatsAppa girdim.
*GACILAR*
Liva: Lan hemen ikinizde yukarı çabuk.
Zeynep: Ne oluyor yahu.
Azra:İyi be
5 Dakika sonra ikiside yanımdaydı sanki biri duyucakmış gibi fısıltıyla konuştum. "Aşağıdaki çocuk buraya nasıl geldi" Azra normal bişeymiş gibi konuştu "Alpin arkadaşı morali bozukmuş Alpte gel senide götürelim dedi" Elimle alnıma vurup sırt üstü yatağa attım kendimi "Ne oluyor Allah aşkına Liva" Kafamı yastığa bırakırken mırıldandım "O çocuk Savaş" Teyzem donmuşken benim salak arkadaşım bir çığlık atmıştı onun çığlığından korkan Zeynoda bir çığlık atmıştı tam susmuşlardı ki kapımıza sert bir şekilde vuruldu "Kızlar bir sorun mu var" Hadi ama Alp sen aile babası değilsin ki göz yaşlarımı silip kapıyı açtım ve kocaman sırıttım "Bişey yok Alp bu salaklar böcek gördüler bas bas bağırıyorlar.Neyse ben gideyimde kendime bir kahve yapayım hemde masada eksik bir şey var mı bakayım" Hızla odadan çıkıp eşofmanımın cebine elimi attım ve ağır adımlarla merdivenlerden indim. Mutfağa geçip kendime kahve yapmaya başladım masada bir tek omlet yoktu onuda eminim herkes gelince yapmak istemişti teyzem demlenmiş çayın altını kısıp dağılan topuzumdaki tokayı çıkardım ve bileğime taktım üzerimde teyzemden aldığım uzun kollu krop vardı. Tekrar bağlarken Kaan salondan bana seslendi "Kollarını indirip bağla şu saçını. Ayrıca o üzerinde ki ne yarısı yok" Ona dil çıkarıp göz devirdim asla ama asla Savaşın olduğu kısıma bakmıyordum. Mutfağa gelen teyzem ve Azra hala şaşkındı ikiside iki yanıma geçince fısıltı ile konuştum "Bende şansın p si yok" İkiside gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Umarım bu gün gayet normal biterdi. Kahvaltı fazla sessiz geçiyordu yanımda oturan Kaan beni dürtüp kulağıma fısıldadı "Aklıma ne geldi biliyormusun" Kafamı iki yana salladım "Tam şuan Acayip Heyvanlara Benzirsen diye bağırmak istiyorum" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken o şarkıyı söylemeye başlamıştı bile en sonunda kendimi tutamayıp kahkaha attığımda durdu ve geri çekilip güldü. "Şöyle be gördüğümden beri sadece 2 dakika güldün" İşte be adam gibi adam "Vay vay Kaan bey dakikalarımı saydınız" Kaan Teyzeme sırıtıp konuştu "Ah Zeynep Hanım yapıyoruz arada öyle şeyler" İkisi sırıtarak konuşmaya devam ederken Azrada Alple konuşuyordu Savaş ise sanki gözlerinden ateş fışkırtacakmış gibi  Kaana bakıyordu."Aa ben sizi tanıştırmadım unuttum bu Savaş benim arkadaşım bu da ikizcanım Liva" Kafamı kaldırıp ilk defa geldiğimden beri gözlerinin içine baktım ama bakmaz olaydım öyle bir bakıyordu ki sanki içi acıyormuş gibi ilk gözlerini kaçıran ben oldum çünkü katlanamazdım onun öyle bakışlarına. Masadan kalktım ve sahte bir sırıtma ile Kaanı dürttüm "Hadi kalk beni arka bahçede salla" Aslında bunu Alpe söylerdim ama o sevdiceği ile ilgileniyordu Kaan ağzına tıka basa bişeyler doldurup kalktı "Allahım ya ölüceksin kuzum ölücek" Kaan elini teyzeme boşver anlamında salladı ve beni kolunun altına alıp mutfağın kapısından bahçeye çıkardı ve beraber salıncağa oturduk. Kafamı omzuna koyup sallanmaya başladım.

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin