41.Bölüm

100 13 3
                                    

Araba bizim evin önünde durunca Uzaya döndüm "Gelsene bize" Cıkladı "Gidip evimi kırklamam gerek o şeytan büyü falan yapmıştır sonrada uyuycam" Omuz silktim ve indim kapıyı kapatmadan da konuştum "İyi eve gidince ara meraklandırma ayrıca hiç yalan söyleyemiyorsun git ve diğer şeytana zemzem dök sonrada beni ara" Gülüp kafa salladı ve araba hızla yanımdan uzaklaştı ben daha eve girmeden Savaş camına çıktı "Liva biraz konuşalım bekle lütfen" Kafamı sallayıp kaldırıma oturup bacaklarımı yola doğru uzattım üzerimi değiştirmeye üşendiğim için dünki kıyafetlerimle duruyordum. Savaş yanıma geldiğinde ayağa kalktım "Yürüyelim mi biraz" Yürümeye başladığımda oda hemen yanımda yürümeye başladı ve yine basket sahasının karşısındaki duvarın orda durduk onu ilk öptüğüm ilk sevgili olduğumuz yer. Hızla kollarımı koyup zıpladım ve zar zor oturdum o ise karşıma geçip ellerini cebine koyup konuşmaya başladı "Bak biliyorum ben senin canını çok yaktım belkide yakmaya devam ediyorum ama gerçekten seni çok seviyorum. Ben o daha fazla bizimle uğraşmasın diye uğraşıyorum ben çok özür dilerim ne diceğimide bilmiyorum sadece" Durdu ardından da mırıldanmaya başladı "Suçluyum bahar gözlerine yağmur yağmışsa artık huzursuzsan" Kollarımı boynuna sarıp konuştum "Üzmeyelim birbirimizi kırmayalım böyle sevelim kimse aramıza giremesin olur mu" Hızla kafasını sallarken gülümsedim.

#1 AY SONRA#
Okullar sonunda kapanmıştı ve sınav belasınıda atlatalı 2 hafta olmuştu herzamanki gibi 2haftalık olucak bir şekilde Azralarla Trabzona gitmiştik ama bu sefer Niğda ve Uzayda gelmişti Niğda gelin görmesine gelmiş Uzayda o geliyorsa bende gelirim demişti Savaşlar ise kendi köylerine gitmişlerdi ve bizden 1 hafta önce dönmüşlerdi aramız çok iyiydi bu gün ise bayramın 3.günüydü ve biz İstanbula daha 2 saat önce ayak basmış trafik yüzünden eve yeni gelebilmiştik odama çıkıp kot bir şort ve mavi bir tişört giyip saçımı yarım bir şekilde topuz yapmıştım spor ayakkabılarımıda giyip aşağı indim "Anne ben Savaşa gidiyorum" Annem göz devirip eliyle git hareketi yapınca evden çıktım ve Savaşı aradım "Napıyon lan tırrek" Kahkaha atınca oturup dinlemek istedim "Bizim mahallenin sonundaki parkta oturuyorum annem gelen misafirin canavarını bana kitledi siz ne yapıyorsunuz daha doğrusu ne zaman geliyorsunuz" Geldiğimizden haberi yoktu "Sevgilim sanırım biz 1 hafta daha burdayız" Bir kaç öksürük oldu "E ebesinin ki ama özledim be seni" Gülümsedim aynı zamanda da mahallenin sonundaki parka yürüyordum "Bende özledim ama babamla konuş isetersen bu konuyu" "Ya ama niye kötü yerden vuruyorsun ki" Park görüş alanıma girdiği gibi konuştum "Bukleli kapatıyorum misafir geldi gidip hizmet edeyim Niğdanın canı çıktı sabahtam beri" "İyi kapat" Gülerek yüzüne telefonu kapattım ve sessiz adımlarla oturduğu bankın arkasına ilerledim kendi kendine konuştuğunu duyunca bekledim arkasında, bayılıyordum kimse duymuyor diye konuştuğu zamanlarda onu yakalamayı "Şuna bak seni seviyorum bile demeden kapattı ya biz geldik burda özlemişiz valla sevgilim varken sap yaşıyorum ya varmı böyle bişey" Nefesimi tutarak eğildim ve kulağına fısıldadım "Seni çok özledim" Sona doğru bağırdığım için biraz sıçrasada hızla ayaklandı "Aptal şey" Dediği şeye gülerek dolanıp sarıldım hemen kolları herzaman ki yeri olan belimi bulunca içimi bir huzur kapladı. Elimi tutup oturturdu ve bana dönerek oturdu ardından kafamdan tutup göğsüne yasladı ve kafama sayısız öpücükler bıraktı "Ne zaman geldin sen bakalım" Omuz silkip kesmediği için hafif hafif uzayan sakallarının olduğu yanağını öptüm kocaman "Bunları kes benden sana söylemesi daha karizmatik olucaksın sonra ben çekicem" Gülüp kolunu omzuma dolayıp kendine çekti "Ben sana nefes alma çok güzelsin diyormuyum" Kafamı kaldırıp 32 diş sırıttım ve tam o anda bir cırlama duyuldu "Savaş bu kim sen benim sevgilimdin hani" Kaşlarımı çattım ve Savaşın kollarının arasından çıktım "Hem bu kız Deryadan çirkin onu bırakman çok kötü olmuş" Çatılan kaşlarım artık birleşmişti yerimden kalkmadan kıza doğru eğilerek konuştum "Bana bak bücür sana bir ben vururum birde yer vurur o cadıyla Savaşın adını bir daha yan yana duymak istemiyorum duyarsam ilk senin o saçlarını keserim" Kız Savaşa bakarken Savaşta bıkmış olucak ki kafa salladı "Bu biraz manyak yapar valla" Kötü kötü sırıtıp geri çekildim kız korkarak konuştu "Ben özür dilerin abla sen en güzelsin" Kocaman bir kahkaha attım "Tabiki öyleyim ayol" Savaşın telefonu çalınca ikimizde onu dinlemeye başladık "Evet mahallenin sonundaki parktayız. Tamam getiriyorum çıkışına" Telefonu kapatıp kıza döndü "Hadi bakalım annenler seni bekliyor" Kızı annesine teslim edince ona döndüm "Annenler evde dimi yani kimse yok" Kaşlarını kaldırdı "Olmaması lazım neden ki" Gülümsedim "Salak bu gün bayram gidip ellerini öpücem" Elimi bırakıp kolunu omzuma sardı ve saçımı öptü beraber eve doğru yürürken sırıtarak konuştum "Biliyormusun kısa olmamın avantajını kullandım bayramda bir para verdiler ohh" Kahkaha atınca bende gülümsedim "Bende koca adam olduğum için harçlık dağıttım" Omuz silktim "Üzülme ben seninle paylaşırım paramı bukleli" Alnıma bir öpücük daha bırakınca kalbim artık halaya kalkmış bir mahmut tuncerdi. Kapıyı çalıp açılmasını bekledik Deniz gülümseyerek kapıyı açınca sımsıkı sarıldım ona "Bayramın mübarek olsun boncuk yengem" Yanaklarımdan öptü ve geri çekildi bize doğru gelen Poyrazı görünce onada sarıldım "Naber abiii" Bu gün nedense çok seviyorum enerjikti hemde fazla enerjiktim "Evet ikinci gelinimizde geldiğine göre birincisi biraz dinlenebilir" Pınar teyzeye utangaç bir gülümseme sunup elini öptüm ardından Hasan amcanın elini öptüm ve bir köşeye oturdum. "Annenler evdemi güzel kızım" Hasan amcaya kafa salladım "Evdeler Hasan amca" Ayağa kalkıp elini karısına uzattı "Pınarcığım misafirler yokken bir orayamı gitsek" Pınar teyze kocasının elini tutup kalktı ve kollarını beline sardı "Size iyi eğlenceler çocuklar geliriz birazdan" Gülüp onları uğurladık ve tekrar salona geçtik "Annemler gelince haber verin biz boncuğumla gezicez" Onlarda evden çıkınca Savaşla beraber tek kaldık "Eee neler yaptın bensiz oralarda" Omuz silktim "Uzay manyağı ve Kaan gamsızıyla uğraştım ikisi bir olup sürekli çıldırtıyorlardı beni sonra ben onları Alpe şikayet ediyordum oda onları kovalıyordu öyle yani sen ne yaptın" Yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu "Bende seni özledim sürekli olarak Poyraz ve Denize bulaştım en son dayak yiycektim" Kahkaha atarken birden ne olduğunu anlamadan dudakları dudaklarımı örttü daha buna alışamamışkrn kendimi onun kucağında buldum bu haldeyken içeriye birisi girse ne bok yiycektik acaba ben onun kucağında ellerim ensesinde onun odasına girdiğimizde geri çekildim "Seni seviyorum sarı fırtına" Gülümseyip tekrar dudaklarımızı birleştirdim yatağında o üzerimdeyken çalan telefonumla benden ayrıldı nefes nefese geri çekilip telefonuma baktım nefesimi kontrol edip konuştum ağzımda atan kalbimle "Efendim abi" "Kuzu eve gelmen lazım amcamlar gelicekmiş" Kaşlarımı çatıp tişörtümü düzelttim "Ne alaka ki biz baba tarafıyla küs değilmiyiz ayrıca ben onun o faişe kızından tiksiniyorum" Bunu az önceki pozisyondan sonra söylememde biraz tuhaftı ama olsundu en azından o benim sevdiğim adamdı. "Bilmiyorum Pınar teyze Savaşıda çağırıyor" Göz devirdim "Ya ama banane ya" Abim ufak bir şekilde kıkırdadı ardından bir an duraksadı "Iy şimdi o şerefsiz Tarıkda gelir kesin vallahi bunlar kuzen değil gelir şimdi yavşar yine sana neyse bu sefer tek değilim" Savaş duyduğu için kaşlarını çattı "İyi kapat geliyoruz" Telefonu kapatıp bağdaş kurdum yatakta "Tarık kim sarı fırtına" Dudağımı sarkıttım "Biz baba tarafıyla kavgalıyız konuşmuyoruz yani onları akraba olarak saymıyoruz oda amcamın üvey oğlu" Ayağa kalkıp konuştum "Hadi yürüde şu uyuzlar gelmeden gidelim" Elimi tutup beraber evden çıktık ve bizim eve geçtik ben hızla yukarı çıkarken Azra ve Niğdayı gördüm odamda "Kızım burası benim odam o önünde durduğunuzda benim dolabım" İkiside omuz silkti "Ya bir git senin benim mi var" Kapım tekrar açılınca üçümüzde oraya döndük Deniz yanımıza gelip dolabıma bakmaya başladı "Dördümüzünde aynı beden olması biraz mücize bence" Deniz kolunu omzuma attı "Bebeğim senin dolabında her bedenden var" Omuz silktim hepsi bir şeyler seçip giyinip çıkmıştı bende hala dolaba bakıyordum sonra ise rast gele omzu düşük ve kısa olan beyaz tişörtümü giydim ardından siyah yüksek bel şortumu giyip saçlarımı yine yarım bir topuz yaptım rimel eyeliner ve parlatıcı sürüp ayağıma beyaz bilekte biten sporlarımı giyip aşağı indim hem güzel hemde spor olmuştum aşağı indiğimde onların geldiğini fark ettim babam bir köşede amcam bir köşede oturuyordu merdivenlerin sonun dikilen abimin koluna girip fısıldadım "Burası biraz soğuk mu bana mı öyle geliyor" Abim gülüp bana döndü ardından kaşlarını çatıp beni süzdü "Bunlar biraz açıkmı bana mı öyle geldi" Tek kaşımı kaldırdım "Babama söylerim abi" Dil çıkarıp sevgilisinin yanına ilerleyince bende mal gibi kalmıştım hızla Pınar teyze ve annemin yanında oturan Savaşın tepesinde dikilmeye başladım. "Ee Liva Alp notlar nasıl" Yengeme yapmacık bir gülümseme sundum "Onur belgesi aldık biz" Alp bana gülümseyince bende ona gülümsedim "Bizimkilerde takdir aldılar işte sınavınız nasıldı bizimkilerin çok iyi geçmiş" Bu sefer bizim yerimize abim cevap verdi "Bizimkilerde çok çalışmadılar ama Alp istediği gibi mimarlık fakültesini Liva ise psikoloji kazanıcak" Yengem kafa salladı "Bizim Yağmur da moda tasarım okumak istiyor" Gözlerimi kısıp Yağmura baktım gözleriyle Savaşı süzüp duruyordu "Puan düşüklüğünden mi yoksa başka birşey mi" Azra yanımda sırtıma vurunca gülümsedim şirin şirin annem ortamdaki gerginliği anlamış olucak ki hızla konuştu "Çocuklar hadi siz bahçede oturun" Cennet canıma minnet diyerek yanımdaki Azranının koluna girip bahçeye çıktım ve sandalyeye bıraktım kendimi hemen yanımdaki sandalyeye Savaş diğer tarafıma ise Alp oturmuştu hepimiz yerleştiğinde ise Yağmur gevşek gevşek konuşmaya başladı Savaşa elini uzatarak "Merhaba ben Yağmur ya bu yakışıklının adı" Sabır çektim Derya bitmiş Yağmur başlamıştı "Savaş bende" Savaş yüzüne bakmadan konuşunca alnından öpme isteği belirdi içimde "Sarışın saçlarının rengini değiştirmişsin böylede çok güzelsin tabi" Göz devirmemek için kendimi zor tuttum "Sevgilin yok değil mi" Ben daha cevap vermeden abim ve Alp atladı "Kes sesini Tarık" Savaş ise ona ölümcül bakışlarını atıyordu "Sakin olun beyler senelerdir görmediğim sarışınımla muhabet ediyorum" Savaş elini masaya vurup biraz öne doğru eğildi "Dilinin yerinde kalmasını seviyorsan ona bir daha sarışınım diyemezsin hatta ona gözlerini bile değdirme bende sana bir tavsiye" Geri çekilip kolunu sandalyemin arkasına attı "Siz sevgilimisiniz" Kafamı salladım bıkkınlıkla "Peki amcamın haberi varmı Liva" Tarığa göz devirdim "Ya sabır siz niye buraya geldiniz ki hayır hangi dağda kurt öldü" Tarık kahkaha attı "Bilmem babam gidicez dedi bizde geldik" Ona cevap vermeden telefonum çaldı bu telefon bu gün niye hep kötü zamanlamayla çalıyordu ki ayağa kalkıp arka cebimden çıkardım telefonumu "Efendim boşluk" Uzay üfledi "Nerdesiniz siz ya bir saattir Savaşların kapısını çalıyorum yoksa" Yüzüm hızla yanmaya başlarken konuştum "Hayır bizim bahçedeyiz gel hadi" "Tamam sana bayram şekeri getiriyorum" Gülerek telefonu kapattım ve tekrar masaya oturdum "Kim o" Savaşın fısıltısına karşı gülerek konuştum "İkinci deli" Gülerek tekrar masaya döndü ve o anda kapıdan Uzay ve kucağında Onur girdi kahkaha atarak yanlarına koşup Onuru kucağıma aldım "Oy oy tipe bak nasılda özledim seni bıdık" Onur burnumu tutup salladı ve kahkaha attı. Uzay ise yanağımdan makas alıp boş olan sandalyeye oturup ikiliye tuhaf tuhaf bakmaya başladı bende kucağımda Onurla oturdum yerime "Savaş şuna bak dişi çıkmış" Savaş bana bakıp gülümsedi kimseye aldırmadan Onuru sevmeye başladım "Bu kimin çocuğu yoksa senin mi Liva" Yağmurun iğrenç sesi ve kahkahası kulaklarıma dolarken daha fazla kendimi tutmayıp Onurun kulaklarını kapattım "Herkesten boy boy dizdiklerine kardeş olsun istermisin" İçtiği limonata boğazında kalınca öksürmeye başladı. "Hadi gel Onur biz seninle Sevgi teyzene gidelim" Onur kucağımda saçımla oynarken onları orda bıraktım ve aklıma gelen şeyle telefonumu çıkarıp bizimkilere mesaj attım.
"Uzay and Gacılar"
Liva:Lan o Yağmur cadısını eniştenizden uzak tutun.
Uzay Boşluğu:Bende o bacım merak etme
Kızıl yengem:Uzaydaysa iş biz geri çekilelim
Boncuk yengem: Katılıyorum aşkım
Çocukluğum: Ben sana yardım ederim Uzaybebeğim. Salona geçip hararetli hararetli konuşan babam ve amcama baktım ama etrafta annemleri göremedim "Iı şey annemler nerdeydi acaba babacığım" Babam sinirli ifadesini anında çözüp bana gülümsedi "Mutfaktalar biriciğim" Gülümseyip hızla mutfağa ilerledim annemler kendi aralarında konuşurken yengem onları dışardan izliyordu."Anne bak kimi getirdim" Annem gülümseyerek Onuru kucağımdan alıp yanakalarını öptü. "Ay bu kim yoksa senin ki mi kız Liva" Anasına bak kızını al durumu göz devirip sırıtarak konuştum "Ay evet Yağmurunkilerle beraber büyür dedim" Hızla ayağa kalktı ve beklemediğimiz bir şey yaptı bana tokat attı annem Onuru Selma teyzeye verip hızla yanımıza geldi ve yengemin kolunu tutup salona sürüklemeye aynı zamanda da bağırmaya başladı "Sen kimsin benim kızıma vuruyorsun pis kadın" Annemin bağırmasına babamın bağırması karıştı "Ne oluyor Sevgi" Babamın sesini duyan abim ve Alp içeriye resmen depar atmışlardı "Ne olucak bu kadın kızıma vurdu" Yağmur ağzını gere gere konuştu "Ay yenge haketmiştir o" Yanında duran Azra Yağmurun saçından tutup yere doğru attı "Pardon haketmişti" Yengem bir adım atıcaktı ki benim manyak annem kolunu tutup benim önüme sürükledi onu "Çabuk özür dile kızımdan" Yengem yüzüme bakmazken ben kendime yediremeyip ve zaten genelde kontrol edemediğim çenem yine benden bağımsız hareket etmeye başladı "Hadi ama yalan bişey söylemedim ki sadece Yağmurun geçen gün hikayesinde paylaştığı hastane konumunun kadın doğum olduğunu bildiğimi ve ondan önce paylaştığı hikayede üvey abisiyle sarhoş bir şekilde videosu vardı tabi siz bilirsiniz ama neyse" Yengem tekrar elini kaldırmıştı ki abim hızla bileğini tuttu "Büyüğümsünüz diye saygısızlık etmek istemiyorum ama buraya kadar lütfen Kenan Bey karınızı ve çocuklarınızı alıp gidin yıllar önce sizin bizi kovduğunuz gibi" Babam abime gururla bakarken olayda küçük olduğumuz için hatırlamayan Alp ve ben birbirimize bakıyorduk amcam sessizce karısını ve çocuklarını alıp giderken hırsla Yağmurun kolundan tutup kendime çevirdim ve annesinin suçunu ona yükleyip okkalı bir tokat geçirdim babam belimden tutup geri çekince onlarda sonunda evimizden defolup gitmişlerdi. Babam yanağımı öperken gözlerimi kapattım gavur kadın iyi vurmuştu sızlıyordu ama ağlayıpta kimseyi üzemezdim hepsine iyi olduğumu söyleyip bizim kattaki banyoya girip kapıyı kitledim ardından soğuk suyla yanağımı yıkadım kapı çalınca sıçrayıp suyu kapattım "Sarı fırtınam açarmısın" Kapıyı açıp Savaşa baktım içeriye girip kapıyı kapattı ve yanağımı çevirip baş parmağıyla okşadı "Allahım gidip öldürmemem için bir sebeb söyle" Burukça gülümsedim "Çünkü ne olursa olsun o bir kadın" Beni kendine çekip sımsıkı sarıldı "Sana dokunan herkes yok olsun yansın kül olsun istiyorum" Sessiz kaldım "Ben özür dilerim sürekli senin canının yanmasına engel olamıyorum" Hızla geri çekildim "Hayır asla öyle bişey yok asıl her şeyde kendini suçlaman beni üzer" Derin bir nefes alıp tekrar konuştum "Bak sen benim ilk sevgilimsin belki önceden de birileri ile konuşuyordum ama öylesineydi bunlar nasıl davransam ya da ne yapsam bilemiyorum bende içimden geldiği gibi davranmaya karar verdim ve o an nasıl istiyorsam öyle davranıyorum sende bunu anlamışsındır her konuda sana açık oluyorum eğer sevmediysen sevmedim sevdiysem sevdim diyorum sende bana açık oluyorsun o yüzden asla ama asla canımı yakmıyorsun özür dilemene gerek yok" Alnıma kocaman bir öpücük bırakıp öylece kaldı ve fısılda dı "Seni çok seviyorum ruhum" İç çektim "Seni seviyorum nefesim"...

~ Oy vermeyi unutmayınn 🕳👩‍🦯

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin