52.Bölüm

99 11 2
                                    

Gözlerimi açıp derin bir nefes aldım düğünün üzerinden 2 hafta geçmişti ama bizimkiler balayını 1 ay yapmaya niyetli gibiydiler çünkü hala gelmemişlerdi.Yataktan kalkıp banyoya geçtim o sırada da Uzayı arıyordum uyanması için "Ya ne var ne sen benim başıma belamısın" Ağzımdaki köpüğü tükürüp konuştum "Salak varlık uyan ders var erkenden" Oflayarak kalktı nasıl mı görüyordum görüntülü aramıştım çünkü. Odama geçmeden önce Alpin odasına baktım bu sırada Uzayda banyoda dişlerini fırçalıyordu "Alpiş gitmiş şimdi kapatıyorum giyinicem ama 10 dakika sonra aradığımda hazırlanmış ol" Kafasını sallarken telefonu kapatıp dolabımın önüne geçtim bir süre bakındıktan sonra bu gün kötü kız havasına bürünmek istediğimi anlayıp siyah dizleri yırtık mom jeanimi giyip üzerine siyah bir sweatshirt giyip ayağımada postallarımı geçirdim saçlarımı açık bırakıp hafifçe dalgalandırdım ve siyah bir bere takıp deri ceketimi giydim ardından sırt çantamı alıp aşağı indim evde kimsenin olmadığını anlayınca iç çektim mutfağa ilerlerken ders kaçta ona bakıyordum saatin 8 buçuk olduğunu ve dersin 9.20 de olduğunu görünce rahatladım ve Uzayı yine görüntülü aradım. "Az bir dur ya" Kazağını düzeltirken bana sövüyordu telefonumu görebileceğim bir yere koyup kendime tost yapmaya başladım "Kahvaltını şimdi mi yapıyorsun" Ağzıma bir domates attım "Evet senin gibi cıbıl cıbılken kahvaltı yapamıyorum" Bana dil çıkarıp mutfağına ilerledi "Bende yapmadım daha" Güldüm ve yaptığım tostu makineye attım "Liva tost yemekten incecik kaldın be" Omuz silktim "İştahım yok ki bunuda ayakta tutsun diye yiyorum" Gülüp yumurta çırpmaya başladı "Neyse öğlen gider 2 dürüm gömeriz" Tostum olurken kaynayan suyu kahvenin üzerine döküp iyice karıştırdım ve bir yudum aldım "Ee ne zaman çıkıcaksın" Omuz silkti "Önce bu kaslarımı beslemek adına bomba gibi bir kahvaltı yapmam gerek sen ne zaman çıkıyorsun" Tost makinesinden tostumu alıp peçeteyle tuttum ve bir ısırık aldım ardından da kahvemden içtim "Kahvemi içip çıkıcam sana ne dicem unutmadan bence gidip o kızla konuşmalısın yoksa bu sende tranvatik bir etki yaratabilir" Omuz silkip ilgilendiği şeye devam etti "Ben konuşmak istemiyorum ama" Ofladım "Tamam beraber konuşalım" Kaşlarını çattı "Bakarız sonra" Omuz silktim ve kahvemi kompile diktim "Yavaş aq ciğerlerinde duman çıkıcak" Tostumuda ısırdım "Ben çıkıyorum okul bahçesinde görüşürüz" Kafasallayınca telefonu kapatıp arabama bindim ve Alpi aradım derste olmamasını dua ederek "Efendim benden sonraki" Sesi çok neşeli geliyordu "Napıyorsun ikizlerin en yakışılısı evden çıkarken yoktun derste misin" Bir kaç insan sesi geldi "Aynen 8 de dersim vardı şimdi bitti kafetar ya ilerliyorum bende önce Azrayı sonrada seni aricaktım" Kahkaha attım "Vay be dostuma satılmakta iyiymiş"Oda kahkaha attı "Üzme be canını ben sen uyuyorsun diye şey etmiştim" "He tamam inandım" Bana cevap vermek yerine istedikerlini söyledi ardından bana cevap verdi "Sen ne yaptın ilaçlarını içtin mi kahvaltı yaptın mı" İç çektim ilaçlarımı 1 haftadır içmiyordum daha doğrusu eczaneye gidip almaya üşeniyordum "Evet evet yaptım hepsini şimdide yoldayım okula gidiyorum hatta 10 dakikam falan kaldı" Bir kaç hışırtı sesi oldu "İyi dersin bittiğinde ara buluşup bişeyler yapalım" "Tamam kapatıyorum sende sevgilini ara yemeğini yerken" "Tamam güzelim seni seviyorum dikkat et" Telefonu kapatıp arabamı park ettim ve çantamı alarak indim ellerimi cebime atıp ilerlemeye başladım otoparkın çıkışındaki ortak kampüs alanına ilerleyip bir ağaca yaslandım ve Uzayı aradım "Nerdesin bana geldini söyle" Hızlı hızlı konuştu "2dakikaya ordayım bekle azcık" Güldüm "İyi kapat bekliyorum" Etrafımı izlerken bu gün buranın ne kadar kalabalık olduğunu fark ettim canım sıkılınca tekrar Uzayı aradım "Uzay sakin ol sadece canım sıkıldı" Bu sefer o kahkaha attı biraz ilerimde çardakta arkadaşlarıyla oturan Savaş dikkatimi çekince gözlerimi kısıp oraya baktım beni görür görmez ayağa kalktı "Uzay acil gelmen lazım Savaş bana doğru geliyor ve hiç iyi gelmiyor nerdesin" Savaş sert adımlarla bana gelirken kalbim her adımında dahada hızlanıyordu "Okula şimdi girdim 1 dakika içinde yanındayım" "Uzay 30 saniye içinde Savaş gelicek yanıma koş" Uzay aniden telefonu yüzüme kapatırken elim ayağıma dolaşmıştı bunun nedeni ise Savaşın geçen hafta bana söylediği şeydi "Sana hiç beklemediğin anda öyle bir şey yapıcam ki tek seçeneğin beni affetmek olucak" Bu sözleri aklıma gelirken otoparktan çıkan Uzayı gördüm ve ona doğru ilerlicekken yanıma gelen Savaş kolumu tutup durdurdu ardından daha ben ne olduğunu anlamadan dudaklarını dudaklarıma örttü. Koskoca bahçe birden sessizleşmiş herkes bize bakıyordu geri çekildim etkisinden çıkıp "Ne yapıyorsun aaa" Cümlem bitmeden beni sırtına alıp yürümeye başladı alkışlar koparken Mineyi gördüm kıskanç bakışlar atıyordu bana Uzayın yanından geçerken konuştum "Uzay kurtar beni ya hayvan herif zorla götürüyor" Ben susunca Savaş konuştu "Uzay kardeşim Livanın yerinede imza at ayrıca bir çekici çağırıp arabasını aldırtırsan sevinirim" Kendi arabasının kapısını açıp beni dikkatlice oturttu ardından kemerimi takarkende yanağıma bir öpücük kondurdu "Delirdin mi lan sen manyak çabuk beni okula geri götür"Omuz silkti "Delirdim delirttin beni şimdi beni dinleyene kadar seni kaçırıyorum" Sinirle gözlerimi yumup içimden 10 'a kadar saydım "Tamam anlat dinlicem" Bir anlığına bana dönüp gülümedi ardından tekrar yola dikti gözlerini "Yani şimdi anlatmasamda durduğumuzda anltasam" İç çektim "Ya şimdi ya hiç" Ofladı "Tamam ozaman doğum gününden başlayayım" Telefonumun tarihine baktım bu gün Savaşın doğum günüydü ve ben hediyemi 1 hafta önce Pınar teyzeye vermiştim. "Biz hepimiz hazırlandık geliyorduk sonra telefonum çaldı Deryanın annesi arıyordu kadın ağlaya ağlaya kızım intihar girişiminde bulundu kimseyle konuşmuyor bir gelip konuşurmusun falan dedi bende vicdan yapıp kabul ettim ardından yanına gittim benim planın hemen konuşup senin yanına gelmekti ama olmadı okadar kötü gözüktü ki gözüme insanlık yapıp yanında kaldım sonra babası beni tehdit etti senin yüzünden oldu o iyileşinceye kadar kalıcaksın falan dedi" Hızla ona döndüm "Seni tehdit etti ve sende kabul mü ettin Savaş seni sikseler zorladıkları bir şeyi yapmazsın" Sinirlendiğimde ağzımdan kaçan küfürlerin haddi hesabı yoktu "Seninle tehdit etti ve bende kalmak zorunda kaldım ama emin ol o kazayı duyar duymaz kimseyi dinlemeden yanına geldim" Kafamı iki yana salladım "Tamam buna inandım peki diğer davranışların nelerdi Savaş" Bir uçurumun kenarında durdurdu arabayı aşağısı ful denizdi "Bak o bağırma olayı ondan değildi gerçekten sadece ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum" Arabadan indim ve kaputa yaslandım yanıma gelip benim gibi yaslandı oda "Liva bana inanmak zorundasın bana sevgime gerçekten kendimi daha nasıl ifade ederim bilmiyorum" "İnanıyorum Savaş sevgine inanıyorum çünkü hissedebiliyorum ama kendimi affedemiyorum" Kolumdan tutup kendine döndürdü "Yapma bahar gözlüm bunu bize ikimize yapma" Geri çekildim "Bilmiyorum ben artık kendimi duygularımı tanıyamıyorum ezbere bildiğim adamı tanıyamıyorum anlam veremiyorum hareketlerine" İki kolumdan tutup önüne çekti  "Bana bak gözlerimin en içine ne görüyorsun" Ela gözlerini yeşil gözlerime dikti "Kendimi görüyorum" Gülümsedi "Bende senin gözünde kendimi görüyorum ben sen olmuşum sen ben olmuşsun yetmedi mi bunca ayrılık be güzelim" Ellerini yanaklarıma yerleştirdi ardından da özlediğim dudaklarını dudaklarıma kavuşturdu. Geri çekilip fısıldadı  "Sana bişey daha söylemem gerekiyor" Geri çekilip kafa salladım "Amerikada bir okuldan %85 burs kazandım" Bir adım daha geri gittim "Gitmek ve gitmemek arasında kaldım seni bırakıp gitmek istemiyorum" "Beni düşünme" Kolumdan tutup tekrar kendine çekti ve sarıldı "Bana gitme de lütfen" Göz yaşlarım düşerken boğuk bir şekilde konuştum "Diyemem bu senin hayatın hayalin git ve gerçekleştir" Belki 1 saat öylece sarılı kaldık telefonum çalınca kendime gelip geri çekildim "Efendim abiciğim" "Kuzum biz geldik Uzay yanımıza geldi dersiniz bitmiş ama sen yoksun nerdesin" Savaşın gözlerine baktım "Savaşla konuştuk şimdi geliyorduk" Abim kahkaha attı "Barıştınız yani" "Savaş gidicekmişde onu söyledi neyse gelince konuşuruz" Arabaya binip Savaşın binmesini bekledim "Liva gitme de gitme de ki biletimi iptal ettireyim" Kendi evime baktım "Savaş sen zaten kararını vermişsin beni sadece kararından geri döndürmek için kullanıyorsun" Arabadan inip eve girdim ve kapıyı kapatıp gülümsedim kocaman ardından çantamı bir yere atarak bağırdım "Aybars Bulut Niğda Bulut danışmaya bekleniyorsunuz" Abimin kahkahası mutfaktan gelirken oraya ilerledim ve sımsıkı sarıldım evde bir tek abimler ve Uzay vardı "Eee Savaşla ne konuştunuz" Uzayın odamdaki sorgusu devam ederken abimler odalarına yerleşiyorlardı "Sanırım bitirdik bilmiyorum ama gidicekmiş haftaya" Uzay parmağıyla kafamı geri itti "Aptal kız gitme diyemedin mi" Kafamı iki yana salladım "Hayır hayali olanbir şeyi benim yüzümden iptal etmesini istemedim ve git dedim" Yüzüme tükürür gibi yapıp ayağa kalktı ve perdemi açıp camı açtı ardından camımın önünde duran biriktirdiğim çakıl taşlarından bir kaç tane Savaşın camına attı Savaş cama sırıtarak bakıp Uzayı görünce bir an duraksadı "Efendim kardeşim" Uza pis pis sırıttı "Sevgili kardeşim insan giderken kardeşinede söyler derki ben gidiyorum bizde ona göre manita isteriz" Uzayın dizinin dibinde oturduğumdan dolayı bacağına bir cimcik attım "Olum manyakmısın ne manitası" Bir sessizlik oldu ardından Uzay konuştu "E az önce Liva anlattı kompile son vermişsiniz sende Amerikaya gidiyormuşsun olum ne taş gacılar vardır varya" Uzay kıkırdarken bu sefer Savaş konuştu "Orası öyle ayarlarım üç beş bişeyler" Sinirle Uzayın paçasını çekmeye başladım "Kardeşim işin yoksa 10 dakikaya basket sahasında buluşalım daha detaylı konuşuruz" Savaş kahkaha attı "Tamam buluşalım bende o arada okulun sitesine falan bakayım" Uzay camı ve perdeyi kapatınca ayağa kalktım ve tırnağımı yemeye başladım "Ye niye aklına giriyorsun gül gibi çocuğun belki onun aklında yoktu öyle bir şey" Uzay omuz silkip koltuğa oturdu bacaklarınıda sehpaya doğru uzattı "Valla ben bilmem tür tür şekil şekil kızlar var eee benim kardeşimde model gibi çocuk gününü gün eder" Odamın içinde bir ileri bir geri yürümeye başladım "Yok ya Savaş yapmazki" Uzay tek kaşını kaldırdı "Sen dedin bitirdik diye ne yapsın çocuk arkandan yas mı tuttsun Allah için" Hızla Uzaya doğru yürüdüm hızla koluna vurdum şokla bana baktı "Hep senin yüzünden oldu soktun aklına saçma sapan şeyleri" Omuz silkip ayağa kalktı "Sen burda kendi kendini ye ben gidiyorum" Omuzlarından itip oturttum "Canım arkadaşım sen bir dakika otururmusun" Güldü hızla odadan çıkıp kapıyı kitledim "Liva delirdin mi aç şu kapıyı" Merdivenlerden çıkan Alp ve Azrayı görünce sırıttım ve anahtarı onlara verdim "20 dakika sonra açarsanız çok sevinirim" Alp gülüp elimden anahtarı aldı tam yanlarından geçicekken Azra önüme dikildi "Akşam Savaşa hazırladığımız parti var gelicekmisin" Omuz silktim ve hızla aşağı inip evden çıktım ne yaptığıma dair en ufak bir fikrim yoktu zaten olsunda istemiyordum kalbim ne derse onu yapıcaktım bu saatten sonra duvarın üzerinde kafasında benim bu gün taktığım bere ile basket sahasına bakıyordu kendimi durdurup derin bir nefes aldım ve büyük adımlarla yanına ilerledim beni görünce aşağı atladı ve kaşları çatık bir şekilde gelmemi izledi hızla yanına varıp boynuna sarıldım kolları belime dolarken gülümsedim "Bırakamadım seni yine" Onunda kıkırtısı duydum "Hiç bırakma" Geri çekilip saçımı öptü "Özledim seni" Yanağına kocaman bir öpücük bıraktım "Bak bir konuda anlaşalım o okula gidilicek hayalin gerçekleştirilicek" Beni döndürüp sırtımı göğsüne yasladı ve kollarınıda belime doladı ve yürümeye başladık "Tamam anlaşıldı" Ellerimi ellerinin üstüne koydum "Bu arada hediyeni aldım" Gülümsedim hediye olarak resimlerimizin hepsini çıkartıp bir albüm hazırlamış ve altlarına kendi yazdığım sözleri ya da o anki duygularımı aklıma ne geldiyse yazmıştım. Banka oturup bana sarılmayı bırakmadı bende kafamı boyun girintisine koyup yüzünü izlemeye başladım "Uzayı nasıl etkisiz hale getirdin" Güldüm "Odaya kitleyerek" Bu sefer kahhaha attı kafamı kaldırıp gülüşünü izledim öylece ardından durunca tekrar yerine koyup konuştum "Bak bundan sonra anlamadan dinlemeden iş yapan küsen ceza alsın" Düşünür gibi bir ses çıkardı "Neymiş bu ceza" Omuz silktim ikimizde bir süre düşünürken aklıma gelen şeyle hızla doğruldum ve gülerek konuştum "Barışana kadar diyeri ile kelepçe takmak zorunda olsun" Tekrar kahkaha atınca kendimi sırıtarak onu izlemekten alı koyamadım. "Uzay buraya damlamadan ben kaçayım akşam görüşürüz bu arada sevgilim kimseye söylemeyelim süpriz olsun" Yanağıma ve alnıma kocaman öpücükler koyarak beni onayladı hızla yanında sırıtarak ayrıldım bizim kapının önünde gördüğüm Derya ile kaşlarım çatıldı "Sen gitmedin mi" Omuz silkti "Uçağım ertelendi ve ben bu akşam gidicem ama ondan önce seninle bir şey konuşmak istiyorum" Göz devirdim "Ben konuşmak istemiyorum sadece hayatımızdan ellerini çek yeter" Derya kolumu tuttu "Ya sen ne inatçı bir kızsın bir dinle" Ofladım ve bizim kapının basamağına oturdum "Tamam anlat başladı 5 dakikan" Kimseye duymadığım öfkeyi Deryaya duyuyordum hemde okadar tanımama rağmen "Bak Liva sana gönderdiğim fotoğraflar doğruydu ama bir şey yalandı o seni hiç aldatmadı gerçekten babam seninle tehdit ederek tuttu yanımda ama o hep seni anlattı bana seni nasıl sevdiğini neden seni sevdiğini üzüldüğünde,korktuğunda,mutlu olduğunda ya da heyecanlandığında nasıl davrandığını seni anlatırken nefes alıyordu sanki yaşama bağlanıyordu ama diğer bütün konularda bir buz dağı gibiydi gülmüyor tepki dahi vermiyordu. Liva seni gerçekten sevmem ama dün tanıştığım birisi benim sadece ona takık olduğumu anlamamı sağladı evet Savaşla güzel zamanlarımız oldu ben bir hatayla bunu bitirdim ve onun mutlu olmasını istiyorum sonuçta o benim eski bir arkadaşım lütfen onunla konuş" Ayağa kalktım cevap vermeme fırsat tanımadan yürümeye başladı bende eve girdim ve tam o anda bir fırtına koptu gözlerim karardı ardından yere yığıldım. "Lan aptal ne yapıyorsun" Alp üstümdeki Uzayı alırken Azra kalkmama yardım ediyordu salona geçip oturdum ve anında cırlamaya başladım "Uzay kafanda sıkıntı mı var lan senin" Uzay kahkaha atıp omuz silkti o sıra da abimin kükremesi duyuldu "Bu ne ya burası iyice hayvanat bahçesine dönmüş bir tane maymun üzerime atlar diyeri kükrer nomal mi bu" Abim elinde benim boş ilaç kutumla geldi ve sinirli sinirli bakmaya başladı.Alp abimin elindeki kutuyu alıp bana bir bakış attı yanımda oturan Azraya dönmrden ağzımın içinden konuştum "Sıçtım değil mi" Azrada benimle aynı şekilde onayladı beni. "Liva hani içiyordun ilaçlarını" Sırıttım kocaman ve öylece bir sessizlik oldu bir kaç dakika ardından canım arkadaşım atladı "Beyler onun ilacı bende" Uzaya bakarken bana göz kırpıp sırıttı "Abicim bak ilaçlarını kafana göre kullanmamazlık yapamazsın tamam mı" Kafa salladım aniden ayağa kalkan Niğdaya hepimiz şaşkın şaşkın bakıyorduk "Bakmayın öyle akşama parti var hadi yürüyün" Koltukta dahada yayıldım "Size iyi eğlenceler canlar ben evde pineklicem" Azra ve Niğda kol kola girip bana olumsuz bakışlar atıp salondan çıktılar abim saçımı öperken Alp makas aldı Uzay sinsice yanıma yaklaşıp ilacı avucuma bıraktı "Bir dahakine keyifle izlerim" Yanağına hafifçe vurup onları geçirmek adına ayağa kalkıp onlarla birlikte kapıya ilerledim "Lan lan ben hediye almayı unuttum" Uzayın bağırışı sonucunda kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım. "Bağırma gerizekalı bekle burda" Odama çıkıp küçük kutuyu alarak aşağı indim "Oha oha nerden buldun bunu" Omuz silktim "Aslında ilk baskısını alıcaktım ama 2hafta aramam üzerine ikincisini anca bulabildim" Tam bir korku kitabı hastası olan sevgilime gidip arayıp Kafes kitabını almıştım Alp kendi kutusunu salladı "Canım ikizim benim içinde İt'in ilk basımlarından birini bulmuş" Uzay bana alayla baktı "Hani bendim ikizin hiç haber vermiyorsun" Yanağından makas aldım "Hadi hadi ev soğudu uzayın gidip yatıcam" Kapıyı yüzlerine çarpıp koşarak odama çıktım ve dolabımın önüne kamp kurdun ardından haki rengi deri elbisemi görünce sırıttım hızla alıp giydim dizimin bir tık altındaydı kolları kısa balon koldu altına siyah önü demirli botlarımı giyip siyah el çatmın içine ihtiyacım olan şeyleri koyup boynumdaki kolyeleri dışarı çıkarttım siyah eklem yüzüklerimden bir kaç tane taktım ardından aynanın karşısına oturup güzel bir eyeliner çekip rimel sürdüm ve hafif kahverengi bir tonda far sürüp kiremit rengi bir ruj sürüp saçlarımı düzleştirdim ardından da küçük halka küpelerimi taktım deri ceketimi alarak aşağı indim arabaya binip Azranın telefonundan çaldığım mekanın konumuna ilerlemeye başladım. Yaklaşık bir saat sonra güzel bir mekanın önünde durdum bilerek geride ışığın olmadığı yere park etmiştim arabamı yaklaşık yarım saat sonra Uzayı aradım "Efendim panda" Arkadan gelen müzik sesi sırıtmama neden oldu "Napıyorsunuz ne zaman gelirsiniz" Uzayın kahkahası duyuldu "Ne oldu sıkıldın mı merak etme 10 dakikaya Savaş gelicek pasta falan kesilicek en geç 3 gibi evde oluruz" Ofladım yalandan "İyi kapat" "Neden sordun ki" Kendimi role fazla kaptırıp omuz silktim "Gelirken bana çikolata al dicektim ama neyse kendim gidicem artık" Telefonu yüzüme kapatıp tüm dikkatimi kapıya verip giren çıkana bakmaya başladım birden kapım açılınca sıçrayıp oraya döndüm Savaş sırıtarak bana bakıyordu "Güzelim asıl parti içerde" Yanağıma bir öpücük kondurdu "Hepsi evde yatıyorum zannediyor ondandır" Güldü ve tekrar öptü beni "Allahım nasılda özlemişim sevdiğim kadını" Elimin tersiyle hafifçe ağzına vurdum "Hadi git ben gelmeden pastanı üfleme döverim" Tekrar öpüp saatine baktı "Bak tam 5 dakika sonra yanımdasın" Kafa sallayınca arabadan çıktı ve ellerini ceketinin cebine sokup yürümeye başladı.Siyah bir pantolon siyah yarım boğazlı bir sweat üstünede deri ceketini giymişti. Tam anlaştığımız gibi 5 dakika sonra mekana giriş yaptım tam ortada Savaş pastasının başında etrafına bakınıyordu. Kendimden emin adımlarla insanların arasından geçip çantamı masanın üzerine bırakıp Savaşın dudaklarına fısıldadım "Doğum günün kutlu olsun annesine anne dediğim adam" Ellerini belime koyup oda fısıldadı şuan öpüşüyor gibi görünüyor olabilirdik "Sende iyi ki varsın zalımın kızı" İkimizde gülümseyerek geri çekildiğimizde bir alkış tufanı koptu Savaş ellimi sımsıkı tuttup alnımı öptü Uzay ıslık çalarken Niğda ona eşlik ediyordu "Hadi artık üfle" Savaş tam üflicekken elimle durdurdum "Önce dilek dile saftirik" Gözlerini kapattı ve eğilerek bişeyler fısıldamaya başladı şarkı sesinden duyulmuyordu ya neyse pastayı üfledikten sonra herkes kendi halinde eğlenireken Savaş belimden ahtapot gibi sarılmış kafasınıda omzuma koymuş bir sağa bir sola sallanıyordu "Evet kardeşim tamam senin sevgilin" Alpe bakarak güldüm "Biri bunu burdan alsın yahu sardı bırakmıyor kızı" Poyraz abimin omzuna koluna attı "Çok mesudum Alpişim" Abim sinirle Poyrazın kolunu itti birazcık Savaşı öptüğüme kızmış olabilirdi "Savaş artık hediyeleri açman lazım" Savaş beni hiç bırakmak istemiyormuş gibi Denize baktı "Manyakmısın kardeşim bıraksana kızı" Azra kolumdan çekerke ben kahkaha atmamak için zor duruyordum Savaş asla bırakmıyordu "Evet koca adam artık bırakma zamanın geldi söz bir yere gitmicem burdayım" Dudak büzerek benden ayrıldı ve gelen hediyeleri ve tebrikleri kabul ederek bir kenara kaldırmaya başladı. Minenin uzattığı hediye paketini ben alıp sırıttım "Teşekkür ederiz canım" Bana kötü kötü bakarak uzaklaştı sıra bizimkilere gelirken ilk hediyesini Niğda ve abim verdi kocaman kutunun içinden bembeyaz bir doktor önlüğü çıkmıştı Savaşı geçin ben bile duygulanmıştım ardından da Deniz ve Poyraz verdiler o kutunun içinden çıkan steleskopla ortak çalıştıklarını anladım Azranın hediyesi ise bizim sevgili olduğumuz tarihin yıldız haritasıydı ve hemen yanında ise Savaş için yazdığı çok güzel bir not vardı Alp ve Uzay hediyelerini verdiklerinde Savaş çok şaşırmıştı.

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin