RİTMİK SARSINTILAR

77 16 33
                                    

Merhabaa :) Uzun hatta çoook uzun bir bölümle geldim.Umarım seversiniz.Düşüncelerinizi sabırsızlıkla bekliyor yıldıza basan ellerinizin dert görmemesini diliyorum:)İyi okumalar:)

Odasında bir ileri bir geri yürürken kafasının içindekilerle boğuşan genç kız gergindi.Gözünün ucuyla asla çalmayan telefonuna baktı.Beklediği haber gelmedikçe daha da geriliyor,bu gerginlik hayatının olağan akışını bozuyordu.Okula gitmemişti,sabahtan beri evde pinekliyordu.Can kahvaltıya gelecekti ama onu da başından savmıştı.Yarın Didem dönüyordu ama kızı aramamıştı bile.Çünkü başka hiçbir şey düşünemiyordu.Çok az kalmıştı.Neler olup bittiğini öğrenmesine,içindeki öfkeyi kime yönelteceğine,hayatını alt üst eden kişinin kim olduğunu öğrenmesine çok az kalmıştı.Her şey gelecek telefona bağlıydı.

Volta atmaktan sıkıldığı an temiz havaya ihtiyaç duyduğuna karar verdi.Ama bahçeye inmeye çekiniyordu.Ya balkondaysa?Hayır,hayır.Kesinlikle bahçeye gidemezdi.Kendisine çapkın bir şekilde göz kırpan o flörtöz serseriyle karşılaşma ihtimali bile genç kızın midesine kramplar girmesine yetiyordu.

Çok güzelsin.

Yine aynı ses.Partinin üzerinden iki gün geçmişti ama bu ses Naz'ın kulaklarından gitmiyordu.

Demek ki başka şeylerde düşünebiliyormuşsun.

İç sesi haklıydı.Kabullenmek zorundaydı.Onu düşünüyordu.Demir'i.O gece duyduğu cümleden sonra şaşkınlıkla dona kalırken,kendisine gülerek sırtını dönüp giden yakışıklı bozması yüzünden çıkışta çorbacıya gideceklerine söz verdiği Can'a bahaneler içeren bir mesaj atmış apar topar mekandan ayrılmıştı.Yüzünün kızardığını kimse görsün istemiyordu.Utanmıştı.

Sinirle derin bir nefes aldı.Sonra iki gündür sürekli yaptığı şeyi yapıp boy aynasının karşısına geçti.

Önce saçlarına dokundu.Sonra gözlerine baktı.Sırayla bedeninin her bir parçasını inceledi.

Çok güzelsin.

Güzel miydi?Düz bıraktığı saçları ve siyah kot pantolonun üzerine giydiği kendisine iki beden büyük olan pudra rengi sweatshirt  ile oldukça sıradan duruyordu.Aynaya biraz daha yaklaştı.Gözleri fazla büyüktü galiba.Kaşları da hep çatıktı.Biraz da zayıf mıydı?Bu adam onun tam olarak neresini beğenmişti acaba?

Sana ne Naz.Yapacak başka işin yokmuş gibi oturup bunları düşünüyorsun.

Aynadaki aksine gözlerini devirdi.

Bu böyle olmayacaktı.İki gündür köşe bucak kaçıyor,Demir ile karşılaşmamak için elinden geleni yapıyordu.Bu uğurda en sevdiği yerden,bahçesinden olmuştu.Bir şeyler yapması gerekiyordu.O böyle biri değildi.Eski düzenine dönmeye karar verdi.İki günlük heyecan onun için yeter de artardı.Artık kaçmayacaktı.Her zaman yaptığı gibi kendi küçük dünyasında yaşayacak,diğerlerine mesafeli davranacaktı.Demir de dahil.

Kararını uygulamak üzere,kendine ikinci kez düşünmeye fırsat bırakmadan bahçesine indi.Ekim ayı yüzünü göstermiş,hava yavaştan soğumuştu.Umursamaması gerekiyordu ama yine de yan evin balkonuna hızlı bir bakış atıp boş olduğunu görünce içi rahatlayarak seraya girdi.Kendini koltuklardan birinin üzerine attıktan sonra televizyonu açtı.Boş boş kanalları geziyor,izleyecek bir şey bulamıyordu.Bu bekleyiş onu öldürecekti.Başını çevirip sıkıntıyla iç geçirirken gözü şöminenin üzerinde duran neredeyse sararmış kağıda takıldı.İşte buydu.Her şeyi başlatan o mektup.

Gözleri doldu genç kızın.Her seferinde aynı şey oluyordu.Kaç yıl geçmişti üzerinden? 9.Tamı tamına 9 yıl.Geçen onca yıla rağmen ne zaman görse gözleri doluyor,okuyunca ağlamaya başlıyordu.On beşinci doğum gününden iki gün sonra aldığı bu mektup gerçekleri Naz'a bir yıl önce fısıldamıştı.Defalarca okumasına rağmen farketmediği küçük ayrıntı bir gün mektuba sarhoşken bakarken kafasına dank etmiş,Naz kendini hiç düşünmediği şeyleri araştırırken bulmuştu.

SOĞUK NEVALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin