Okul bitiminde Yoongi'nin motosikletine binmiş ve beni evime kadar götürmüştü. Tek kolumda olan çantamı diğer koluma da takıp motosikletten indim. "Teşekkür ederim." Gülümseyerek ona gamzelerimi gösterdim. O ise motosikletten inerek işaret parmağı ile yanağını gösterdi. "Öpersen teşekkürünü kabul edebilirim." Her yerden kendine pay çıkarması beni şaşırtıyordu.
"Hayır öpmeyeceğim. İster kabul et ister etme." Kaşları çatıldı. "O zaman akşam yemeğe gelmem." Benden daha heyecanlı olan kişi mi söylüyordu bunu? "İyi gelme. Keyfin bilir. Ben de annen ve babanla otele giderim." Ona arkamı dönmüş ve birkaç adım atmış eve doğru. Bir adım daha atacakken Yoongi çantanı tutarak beni geri çekti. "Sen ne akıllanmaz insansın."
"Aaa ne yapmışım ben?" Masumca sevgilime baktım. O da gözlerini kıstı. "Neler yapmadın ki?" Dedi. Yani haklıydı çok şey yapmıştım. Düşününce ben bile şaşıp kalıyordum. "Artık gidebilir miyim?" Hazılanmam gerekiyordu. Yoongi'yi delirtmeliydim. "İzin vermiyorum." Dedi.
"Yoongi şurada saatler sonra buluşacağız. Eğer şu an gitmeme izin vermezsen ödevleri daha geç bitirir, daha geç hazırlanır ve daha geç buluşuruz. Bunu istemezsin değil mi?" Dedim. Durdu ve bir şey demedi. Çok konuşarak aklını karıştırıyordum. Hızlıca istediği gibi yanağını öpmüş ve eve doğru koşuşturmuştum. Yoongi arkamdan hiçbir şey dememiş ve motosikletine binerek gitmişti. Aklını başından almış olmalıydım.
Eve girer girmez çantamı boşaltmış ve rahat bir şeyler giymiştim. Verilen ödevleri acilen bitirmeli ve hemen dün hazırladığım kombinleri deneyerek elemeliydim. Az zamanım vardı. Birazdan annem ve babam gelecekti.
Dolapta duran kombinleri çıkartıp yatağımın üzerine koyup çalışma masama oturdum. Kollarımı sıvadım. Şimdi ödev yapma zamanıydı.
................
Kombinlerimi tek tek denemiş ve çoğuna bahaneler bularak elemiştim. İlk denediğim deri pantolonluydu ve Yoongi'nin ailesinin karşısında böyle bir şey giymem doğru olmayabilir diye elerken bir sonra ki giydiğimin yılbaşına uymadığına kanaat getirmiştim. Şimdi ise elimde 3 kombin almıştı.
Hepsini teker teker dolaba yerleştirmiş ve 3 kombin ile karşı karşıya kalmıştım. Biri çok boldu ve ev haline benziyordu. Sanırım bunu da eleyebilirdim. Gri yırtık tişörtlü ve üstüne de siyah kot bir ceketi olan kombinim şu an çok hoşuma gitmişti. Hem fazla yırtıkta yoktu. Yani vardı ama ceket giyeceğim için gözükmeyecekti. Daha sonra Yoongi ile yalnız kaldığımızda ceketi çıkarır ve ona gösterirdim.
Diğerlerini de dolabıma koyduğumda annem odama girdi. "Hala hazırlanmadın mı sen?" Kendisi sade ve şık bir şekilde bana bakıyordu. "Şimdi üstümü giyeceğim." Askılıktan ceketi çıkarmış ve yatağıma koymuştum. "Saat geldi Hoseok. Biraz hızlan. Yoongi bile çoktan hazırlanmıştır."
"Tamam. Hazırlanacağım. Şimdi çıkar mısın?" Gergin olduğum için sesim sinirli gibi çıkıyordu. Annem "Çabuk ol." Diyerek odamdan çıktı. Gitmek için can atıyordu.
Öksürerek kombinime döndüm. Gayet iyiydi. Kimse bir kusur bulamayacaktı. Evet evet çok iyiydi. Hemen giyinmeli ve evden çıkmalıydık. Yoksa ben belirsizlik içinde kaybolup gidebilirdim.
Düşüncelerimi penceremden aşağı yollayarak kombinimi giydim hızla. Ayna da kendime bakarak gülümsedim. "Harika oldun Hoseok. Herkes sana bayılacak. Şimdi üstüne parfümünü sık ve ailen ile evden çık." Kendimi dinleyerek parfümümü baştan aşağı boca etmemiş ve normal bir şekilde sıkmıştım. Masamın üstünde olan lolipopu cebime attım. Daha fazla gerilirsem bunu yiyerek belki rahatlardım.
"Gidebiliriz! Hadi kalkın!" Arabamıza binmiş ve yola çıkmıştık. "Hangi restorana gidiyoruz?" Dedi babam. "Ben tarif edeceğim." Cam kenarından yolu izlemeye başladım. Heyecanım dakika da artıyordu. Galiba kalbim yerinden çıkacaktı. Heyecanım yemeğe değil daha sonrasınaydı. Yoongi'nin annesi ve kız kardeşini tanıyordum. Bu yüzden gayet rahattım fakat babasını bilemiyordum. Umarım sert biri değildir. Benim babam gibi olsun yeter. Başka bir şey istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Theater |Sope✔
Romanceİki homofobik olan Yoongi ve Hoseok eşcinsel bir tiyatro da nasıl başrol olabilirdi?