#Hoseok'tan
Bir sonraki ders bedendi ve ben de Yoongi'yi sinir edecek şeyler vardı. Birkaç gün önce beni öylece bırakıp gittiğinden beri bugünü bekliyordum ve sonunda gelmişti. Bugünkü derste voleybol oynanacaktı. Ben pek sevmediğim için sadece(!) seyredecek ve sevgilime destek olacaktım. O bunu hakediyordu çünkü.
Fizik dersi sorunsuz bir şekilde sona ermiş ve Yoongi beni gerisinde bırakarak soyunma odasına girmişti. Zaten ben şimdi girmeyecektim. "Hoseok durgun görünüyorsun?" Dedi Taehyung. Pek konuşasım yoktu özellikle de şu dörtlüyle. "Hayır iyiyim. Sen voleybol oynayacak mısın?" Konuyu değiştirmek her zaman en iyisiydi. "Evet oynayacağım." Dedi sakince. Yanımdan gitmesi için benim panik yapmam gerekiyordu. "O zaman neden hala duruyorsun?! Çabuk ol! Herkes gitti bile!"
"Doğru söylüyorsun!" Diyerek koşmaya başladı. İşte bu kadar basitti. Elimdeki poşeti gizlemeye çalışarak bahçeye çıktım. Kimsenin fark etmemesi benim için büyük avantajdı. Banklardan birine oturmuş ve poşeti kucağıma alarak sıkı sıkı sarılmıştım. Biri şaka yapmak amacıyla elimden çekmemesi için bu bir nevi önlemdi.
Şimdiden çok heyecanlıydım. Acaba Yoongi ne yapacaktı? Ne diyecekti? Bunları çok merak ediyordum. Tek emin olduğum şey sinirden kuduracağıydı. "Nasılsın Hoseok?" Dedi Daeho. Yoongi ile sevgili olduğumdan beri bana hiç yaklaşmamıştı. Hatta beni gördüğü yer de uzaklaşıyordu. Şimdi ise yanıma oturup rahatça konuşması beni şaşırtmıştı. "İyiyim Daeho. Sen nasılsın?" Klasik sorular başlamıştı.
"İyiyim. Yoongi nerede?" Dedi etrafa bakınarak. Eski Daeho gitmiş yepyeni bir Daeho gelmişti sanki. "Üstünü değiştiriyor voleybol için." Elimdeki poşet umarım dikkatini çekmez. "Hmm. Peki sen oynamayacak mısın?" Yüzümü ekşittim yalandan. Voleybolu basketbol kadar olmasa da severdim ama şimdi oynamak yerine daha güzel bir şey yapacaktım. "Hayır oynamayacağım." Yoongi soyunma odasından çıkmış, kısa bir süreliğine beni aramış, bulduğunda ilk gülümsemiş, yanımdakini görünce kaşlarını çatmıştı.
"Yoongi geliyor." Dediğimde Daeho ona bakmış ve suratında ki ifadeyi görünce yutkunmuştu. "Ben gideyim artık. Sonra tekrar görüşürüz." Yanımdan kaçar gibi ayrılırken Yoongi hızlı adımlarla bana ulaşmıştı. "Ne işi var onun senin yanında?" Kıskanması beni bitiriyordu. Bu durum bana çok başka hissettiriyordu. "Konuşmak istemiş. Biz de konuştuk. Sen neden sinirlisin?" Ben masum masum konuşurken sevgilim dayanamamış ve gülümsemişti. Birazdan delirecekti.
"O çocuğu gözümü hiç tutmadı sevgilim bu yüzden de sinirlendim. Sana yakınlaşmaya çalışması hoşuma gitmiyor." Gözü yüzümden çekilmiş ve biraz aşağıya kaymıştı. Sanırım poşete bakıyordu. Soru sormak için dudaklarını araladığı an da "Yoongi hadi gel! Hoca gelecek!" Dedi birkaç adım uzağımızda duran kişi. O da ayağa kalktı ve "Bana şans dile." Dedi. "Senin şansa ihtiyacın yok ki."
Gülümsemesi eksilmeden sahaya girmişti. Hem bahçe de hem de spor salonun da sahalarımız vardı ve hava bugün çok soğuk olmadığı için dışarıda ki kullanılacaktı.
Beden dersi başlarken ben soyunma odasına girmiş ve kimsenin olup olmadığını kontrol ederek kapıyı kilitlemiştim. Poşetin içindekileri çıkarmış ve göz gezdirmiştim. Gerçekten çok zevkli biriydim. O yüzden Yoongi'yi seçmiştim ya.
Kimse gelmeden üstümdekileri çıkarmış, düzgünce diğer şeyleri giymiştim. Pembe ponponları da elime alarak soyunma odasından çıktım. Birkaç dakika öncesine göre cesaretim yok olup gitmişti sanki. Biraz korkuyordum galiba. Sakinleşmem gerekiyordu.
Titreyen bacaklar ile voleybol oynayanların yanına yaklaşmak yerine biraz uzakta kalarak terleyen bedenimle etrafa baktım. Kimse bana bakmıyordu ama bakacaktı. Cesaretli ol Hoseok! Sen bunu yapabilirsin! Yoongi'ye dersini verip bir daha öyle şeyler yapmasını engelleyebilirsin! Evet yapabilirdim çünkü ben Jung Hoseok'tum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Theater |Sope✔
Romanceİki homofobik olan Yoongi ve Hoseok eşcinsel bir tiyatro da nasıl başrol olabilirdi?