#Yoongi'den
Hava karardığında gitmek için servislere yönelmiştik. Yine aynı yere oturacağımı düşünüyordum fakat orası başkaları tarafından ele geçirilmişti. Hem yanımda oturan kişi de gözükmüyordu. Kimseyle uğraşmak istemiyordum o yüzden boş bulduğum bir yere oturacaktım. Birkaç adım ileriye gitmiş ve cam kenarını seyreden Hoseok'u görmüştüm. Yanına otursam bir şey olmazdı sanırım. Hem biz zaten arkadaştık.
"Merhaba." Dikkatini çekerek yanına oturmuş ve rahatça arkama yaslanmıştım. "Merhaba." Dedi uykulu bir şekilde. Yorgun görünüyordu. Esnediğinde "İstersen uyu. Geldiğimiz zaman seni uyandırırım." Dedim o ise reddetmişti. Keyfi bilirdi. Cebimden telefonumu çıkarmış ve bir süre ilgilenmiştim. Normalde arabada yolda olduğumuzda telefonu elime almıyordum çünkü midemi bulandırıyordu ama şimdi bir şey hissetmiyordum.
Jimin elinde mikrofonuyla kalktığında ofladım. Telefonu elimden bırakmış ve Hoseok'a bakmıştım. Uyumak istemediğini söylediği halde uyumuştu. Kırmızı kalpli dudakları ıslak ve her nefes aldığında yanaklarını şişiriyor, dudaklarından yanaklarına dolan havayı veriyordu. Kırmızı saçları ise dağılmıştı. Bir bebeğe benziyordu.
"Jimin şu mikrofonu bırak." Dedim dişlerimin arasından. Hoseok uyuyordu ve onu rahatsız edecekti. "Neden?" Kaşlarından tekini kaldırmış ve gözlerini kısmıştı. Bu ikisini nasıl yapmıştı ya? "Yanında oturan Namjoon'u yeterince şarkılarınla boğmadın mı? Bence bu kadarı yeter." Namjoon kulaklarını tıkamış ve ağlamaklı bir şekilde Jimin'e bakıyordu.
"Bence sen Hoseok'un uyanmasını istemiyorsun değil mi?" Mikrofonunu gözlerimin önünde sallıyordu ve ben sinirli bir insandım. "Siz ne ara bu kadar iyi arkadaş oldunuz?" Arkadaştık fakat iyi miydi bilmiyordum. "Jimin sadece yerine geç." Mikrofonu parçalama isteğimi şimdilik görmezden gelebilirdim. "Hayır! Ben şarkı söyleyeceğim!" Mikrofonu tutarken diğer taraftan da Namjoon'a şirince gülüyordu. Benim ne biçim arkadaşlarım vardı?
"Eğer yerine geçmezsen annene seni şikayet ederim." Biraz ilkokul çocuğu gibi bir tehdit olmuştu ama bu Jimin'de çok işe yarıyordu. "Yoongi!" Sesi çığlık atarcasına çıktıktan sonra Hoseok yerinde kıpırdanmıştı. Şimdi uyanacaktı! "Geçiyor musun? Geçmiyor musun?" Tehdidim karşısında boyun eğmiş ve Namjoon'un yanına oturmuştu. Şimdi Hoseok rahatça uyuyabilecekti.
Gözlerimi kapatmış ve gülümsemiştim. Varmamıza çok az kalmıştı.
Eunji hoca birkaç uyarı yaptıktan sonra servisler okulun içine park etmiş ve yavaş yavaş herkes inmeye başlamıştı. Ben de bu esnada yanımdaki kırmızı saçlara sahip Hoseok'u uyandırmak için elimi temkinli bir şekilde koluna değdirmiş ve hafifçe sarsmıştım. "Hoseok hadi kalk geldik." Dedim fısıldayarak. Kırmızı dudaklarından bir nefes vermiş ve gözlerini ovuşturmuştu. Küçük bir oğlan çocuğuna benziyordu.
"Nereye geldik?" Dedi uykulu sesi. Onu uyandırmak istemezdim ama evine gitmesi gerekiyordu. "Okula geldik. Hadi kalk." Servisteki herkes indikten sonra ben de Hoseok ile inmiş ve onu arkadaşlarına emanet ederek evime gitmiştim.
Herkese günümün güzel geçtiğini, çok eğlendiğimi söyleyerek odama geçmiştim. Hiç uykum yoktu ve uyumaya da niyetim. Bu yüzden telefonumu elime almış ve Jungkook'un hesabına giriş yapmıştım. Ondan zorla almıştım şifreyi. Bir işim var diyerek almış ve unutmamıştım. Şimdi ise biraz gezecek ve yediği haltları öğrenecektim. Daha sonra da bunu ona karşı kullanacaktım.
Keşfetini kısa bir süre gezdikten sonra takip ettiği kişilere girmiştim. Hoseok'u takip ediyordu. Onun hesabı gizli olduğu için girememiştim ama şimdi belki girip biraz bakabilirdim. Bir sakıncası olmazdı sanırım. Sadece biraz gezecektim o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Theater |Sope✔
Romanceİki homofobik olan Yoongi ve Hoseok eşcinsel bir tiyatro da nasıl başrol olabilirdi?