2. Bölüm - Tüm duyguları çekilmiş bir adam

456 71 148
                                    

** Ben yine bir sürü yorum istiyorum, siz de kırmayıp yaparsınız bence ehehe

Buraya da Thema dünyasının baya bir benzeri bir yerin resmini atacağım. Bir okurum bana attığında aklımdakine çok yakın olduğu için sizinle de paylaşmak istedim.

İyi okumalar, bebişler ♥♥

İyi okumalar, bebişler ♥♥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

****

Saatlerdir duvarın dibinde, dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sararak otururken buradan nasıl kaçabileceğimi, bu durumdan nasıl kurtulabileceğimi düşünüyordum. Ama henüz herhangi bir çözüm yolu bulamamıştım. Gösterdikleri, bahsettikleri şeyleri hala sindiremiyordum. Eğer doğruysa –korkarım ki tüm bunlar doğruydu- buradan onlar istemeden kurtulmamın imkânı yoktu. Beni ne olduğu bile belli olmayan deneylerine öyle ya da böyle alet edeceklerdi.

Kafayı yemek üzereydim. Sağıma bakıyordum çıkış yolu bulamıyordum; soluma bakıyordum tüm bu alışkın olmadığım evrenden parçalar görüyordum. Sanki uyanamadığım bir kâbusun içinde gibiydim ama değildim. Kendimi defalarca kez tokatlayıp çimdiklemiş olmama rağmen uyanamamıştım bir türlü. Her şey canımı acıtacak kadar gerçekti.

Burnumu çekip akan sümüklerimi koluma sildiğimde ne kadar süredir burada oturduğumu düşünmeye başladım. Cevabı bilmiyordum. En son yaşanan olay üzerine yine bayılmış, uyandığımda da her şeyi kontrol etme gereği hissetmiştim. Ayağa kalkıp bu camdan baktığımda ise yeniden yaşananların gerçekliği yüzüme vurmuştu. Şimdi bu camın kenarında, sırtımı duvara yaslamış bir halde dışarıya bakarak ağlıyordum. Elimden düşünmek ve ağlamaktan fazlası gelmiyordu. Kaçırılmış, bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi görünen bu evrende ne olduğunu bilmediğim bir deneyin parçasıydım. Gücüm tüm bunları aşmaya yetmeyecek gibi duruyordu. Çünkü ben, o filmlerdeki başroller kadar dayanaklı, zeki, cesur biri değildim. Sıradan bir insandım.

Düşüncelere dalmış bir haldeyken kapıdan gelen sesin üzerini bakışlarımı sakince o tarafa çevirdim. İçimde deli gibi yangınlar, kavgalar vardı ama dışarıdan bakınca oldukça sakindim. Bir krizi ya da bayılmayı daha kaldıracak gücüm yoktu.

"Akşam yemeğini getirdim." Sehun isimli adam odaya girip tepsiyi yanıma bıraktığında bir süre ona boş boş baktım. Ardından bakışlarımı yemeğe indirip bir anda elimin tersiyle tabaklara vurmuştum. Yemekler etrafa saçılırken Sehun, refleks olarak birkaç adım geriledi ama bakışlarında hala bir ifade yoktu. Sadece beni inceliyordu. Ben ise umursamazca omuzlarımı silktim.

"İlaçlarla beni etkilemenize izin vermeyeceğim. Daha fazla halüsinasyon görmek istemiyorum." Evet, henüz burada hiçbir şey yiyip içmemiştim ama iğneler ile bana ilaç verdiklerini de düşünmüyor değildim. Bu yüzden bir süre dışarıdan gelen hiçbir şeyi kabul etmeyecektim. Bunların birer zihin oyunu olup olmadığı konusunda kesinleştirmem gereken şeyler vardı.

"Tamam." Dedikten sonra yere eğilip tepsiye tabakları geri koydu. Tepsinin içindeki peçetenin el verdiği ölçüde yeri sildikten sonra ayağa kalktı. "Kapıyı kilitlemiyorum. İstediğin zaman odadan çıkmakta özgürsün."

THEMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin