22. Bölüm - Gitme başka yere

303 58 119
                                    

** Bölümde Luhan'ın söylediği şarkı medyada, uygun anda açarsınız. İyi okumalar *-*

****

Elimdekilere bakmaya bir son verip önünde beklediğim kapıyı tıklattım. Burada öylece dikilmeye devam ederek elime hiçbir şey geçmeyecekti çünkü.

"Sehun, gelebilir miyim?"

"Gelebilirsin." Gecenin saat 2'sinde burada olmak onu normal şartlarda rahatsız edebilirdi ama şu anda değildi. Çünkü uyumadığını biliyordum. Uyku tutmadığı için kendime süt almaya gittiğimde odasından ışık geldiğini görmüştüm. Bu yüzden de ikimize de birer bardak süt koyup kapısına gelmiştim.

"Rahatsız etmiyorum umarım?" kapının araladığım ufacık alanından başımı uzattığımda yatağında doğruldu.

"Hayır," başını sağa sola sallayıp ekledi. "Gel." Dirseğimle kapıyı ittirdikten sonra bedenimi içeriye sürükledim.

"Şey, kendime süt koymuştum da..." yanına vardığımda bir elimdeki bardağı kendisine uzattım. "Sen de ister misin?" Sehun'un bakışları süt ve benim aramda turladıktan sonra bardağı kavradı.

"Teşekkür ederim."

"Süt uyumama yardım ediyor. Senin de ışığın hala yanık olunca..." kendimi onun yanında şu anda epey bir gergin hissediyordum. Çünkü aramızda akşamdan beri bir tuhaflık vardı. Ondan 'sadece Sehun' diye bahsetmemden rahatsız olmuş olmalıydı ki bana karşı biraz tavırlıydı. Muhtemelen tavır aldığının farkında bile değildi ama yapıyordu işte. Yüzüme bakmıyor, mümkün olduğunca benimle diyalog kurmaktan kaçınıyordu. Ben de bunu biraz olsun düzeltmek adına ona da süt getirmiştim. Çünkü aramızın bozuk olması canımı sıkıyordu ve böyle olunca ondan başka bir şey düşünemiyordum. Aramız düzelmeliydi ki ben de bu sayede başımı yastığa rahat bir şekilde koyabilirdim.

"Uyumamıştım daha." Sehun'un bakışları biraz daha yumuşak olsa hala mesafeli gibiydi. Ayrıca kısa ve kestirip atıcı cümleler kuruyordu. Bu yüzden de istenmediğimi düşünüp birkaç adım geriledim.

"Ben... Gideyim o zaman." Bir adım daha attım. "Sana iyi geceler." Dedikten sonra arkamı dönmüştüm ki sesi ayaklarımı durdurdu.

"Kalsana." Omzumun üzerinden ona baktım. "Yani... Belli ki ikimizi de uyku tutmamış. En azından sütümüzü içerken biraz laflarız." Dudaklarım benden bağımsız yukarıya kıvrılırken sanki bunu demesini bekliyor gibi aniden ona doğru döndüm.

"Olur." Ona doğru yaklaştığımda bakışlarım etrafta dolaştı. Yatağına oturmam uygun olmaz gibiydi. Epey kişisel bir alandı orası. "Ben şöyle geçeyim." Elimle şifonyerin önündeki sandalyeyi işaret edip yöneldiğimde eli bileğimi kavradı. Olduğum yerde kalırken o da yatakta diğer tarafa doğru kaymıştı.

"Böyle oturabilirsin." Elimi bırakmadan beni hafifçe çekelediğinde dediğini yapıp yatağın ucuna oturdum. "Rahat ol." Kendisi sırtını başlığa verip ayaklarını uzattığında iç çekip onun gibi oturdum ben de.

"Neden hala uyumadın?" Bir süre laflamadan sütümüzü yudumladıktan sonra ilk konuşan ben olmuştum.

"Düşünecek çok şey var. Uykuya daha sonra sıra geliyor."

"Uykundan daha önemli olmamalı bu düşünceler." Böyle diyordum ama onun bana aldığı küçücük bir tavır bile uykumdan önce geliyordu. Ne çelişkiydi ama.

"Keşke sadece uykumdan daha önemli olsa." Bakışlarım yüzünü buldu. Bu cümleyi biraz detaylandırmasını istemiştim. "Bazı düşünceler her şeyden önce geliyor."

THEMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin