16. Bölüm - Çok olmasın

329 64 388
                                    

** Ay bu güzelim şarkıyı da bölümle şey edersiniz

Bir de son iki bölümde yorum konusunda cimri olmanız kalbimi epey kırdı, artık yorum istiyorum demeyeceğim, beklenti yapmayacağım çünkü sonra üzülüyorum :(

Neyse iyi okumalar

**** (LUHAN)

Uyuduğum yumuşak zemin bedenimi içine çekerken gözlerimi aralayasım yoktu. Uykunun bedenimi yavaşça terk ettiğini hissediyordum ama öyle rahattım ki hiç uyanmak istememiştim. Niyetim, deliksiz uykumu yatak keyfiyle devam ettirmekti. Bu yüzden de kollarımın arasındaki yastığa biraz daha sarıldım. Yüzümde bunu yaparken bir gülümseme vardı fakat silinmesi uzun sürmemişti. Çünkü sarıldığım yastıkta bir gariplik vardı. Sıcaktı. Yumuşak ama bir o kadar da sertti. Fakat en önemli detayı hareket ediyor olmasıydı. Hareketli yastık yüzünden kaşlarım çatılırken seslice yutkundum. Ardından gözlerimi yavaş ve korkakça araladım. Fakat gördüğüm yüz ile aniden hızla geri kapatmıştım. Sehun yüzümün hemen yakınından bana bakıyordu, değil mi? Ben yanlış görmemiştim. Hayır, hayır! Bunun imkânı yoktu. Ben kesin halüsinasyon görüyordum. Sadece doğrulamaya ihtiyacım olduğundan gözlerimi yeniden araladım.

"Sehun?"

"Benim." Konuşabildiğine de göre kesin oydu. Tanrım! Suratımı buruşturup onunla bulunduğumuz konuma baktım. Sehun'un odasında, onun yatağındaydık ve sırt üstü bir şekilde yatarken kolu boynumun altından geçiyordu. Bedenim yan bir şekildeyken bacaklarım onun bacağını, kolum da bedenini sarmalamıştı. Sehun'un eli ise sırtımdan beni destekliyordu. Özetle iç içe vaziyetteydik yani. "Günaydın." Benim dehşet dolu suratımın aksine ufak bir tebessüm sundu. Yine çok güzel gülmüştü ama bunun üzerinde felsefe yapacak uygun anda değildim. Bulunduğumuz hal daha öncelikliydi.

"G-Günaydın." Dudağımı ısırıp bıraktıktan sonra kolumu ve bacağımı yavaşça üzerinden çektim. Nasıl ve neden bu hale gelmiştik bilmiyordum. En son başımı dizine koymuş uyuyana kadar yanımda durmasını istemiştim. Sabah olup gözümü açtığımdaysa yatağında kolları arasındaydım. "B-Bu..." bakışlarım aramızda dolaştığında o da beni takip etti. "Nasıl oldu?" gece alkol falan mı almıştım ben uykumda? Neden bir şey hatırlamıyordum?

"Ben de bilmiyorum. Uyandığımda bu haldeydik."

"Ağh, özür dilerim. Uyurken yastığa sarılırım genelde o yüzden sana sarılan ben olmuş olmalıyım."

"Bunun için neden özür diliyorsun ki?"

"Çünkü seni uykunda rahatsız ettim."

"Uykum hafiftir ama hiç uyanmadım. Aksine iyi bir uyku çektim." Söylediği şeyler ile gözlerimi irileştirdim. Bunu birinden ilk kez duyuyordum. Daha önce beraber uyuduğum herkes benim yüzümden uyuyamadığını söylerdi. Ya çok hareket eder ya da onlara koala misali yapıştığım için uyuyamazlarmış.

"Gerçekten mi? Ben kötü hissetmeyeyim diye böyle demiyorsun, değil mi?" başını sağa sola sallayıp konuşmaya başladı.

"Gerçekleri söylüyorum. Deliksiz uyumuşum." Dudaklarımı büzüp onun ifadelerini iyice inceledim. Doğruyu söylüyor gibiydi. Zaten Sehun yalan söyleyen ya da söyleyecek biri değildi. Bu yüzden de ona inanmıştım. Hem neden bu halde olduğunu bilmesem de ben de onun gibi iyi bir uykudan uyandığımı hissediyordum. Ayrıca söylemeden geçemeyecektim, yatağı da çok rahattı.

"Buna sevindim." Dedikten sonra bakışlarımı odada gezdirdim. "Buraya nasıl geldim ben? Hatırlamıyorum da..." bu cümleleri çekinerek söylemiştim çünkü bir ihtimal, ucundan, uyurgezer olduğum gibi bir sonuç çıkabilirdi. Bu, benim için de şaşırtıcı olurdu üstelik. "En son salonda dizine yatmıştım." Bunu söylemek de biraz utandırmıştı. Dün, senaryomda yazdıktan sonra bir anlık hevesle Sehun'un dizine yatsam da söylerken utandırıyordu.

THEMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin