6. Bölüm - Ben de biraz salaktım sanırım

343 67 252
                                    

** Azıcık yorum ve veyahut yorum istiyorum :( 

****

Gözlerim Sehun'un üzerinde gezinirken ağzım bir karış açıktaydı. O, az önce tam olarak ne yapmıştı? Kendine enjekte etmişti, yanlış görmemiştim ben değil mi?

"Sehun!" şok bedenimi terk ederken yavaş yavaş sinir hakim oluyordu. Ve ben o sinirle aniden yerimden fırlayıp ona doğru koştum. "Ne yapıyorsun sen?" şu anda yapmaya çalıştığı şeyi aklım hayalim bir türlü almıyordu. Benden aldığı kan ile yaptığı serumu nasıl kendine aşılardı? Bu çok saçmaydı. Ne amaçlıyordu bilmiyordum ama ortada dönen bir şey vardı. Deney ile ilgili benden sakladıkları bir detay daha olduğunu kanıtlıyordu bu hareketi.

"Deney." Sehun hiç ifadesini bozmadan kolundaki iğneyi çıkarıp çöpe attı.

"Ne demek deney?" kaşlarım derince çatılmıştı. "Benden sakladığınız bir şeyler var. Neden kendine enjekte ettin?"

"Çünkü ben de bir deneğim. Tıpkı sen gibi." Hiçbir şey anlamıyordum. Bahsettiği şey kafamı daha da karıştırmaktan başka bir işe yaramamıştı.

"Ne?" kaçamak bir cevaba denk gelmemek adına yüzüne dik dik bakıyordum. "Ne demek sen de bir deneksin?"

"Tam olarak neyini anlamadın?" tek kaşını kaldırıp söylendikten sonra sanki çok önemsiz bir durummuş gibi bilgisayarının başına geri döndü. Önündeki sayfaya bir şeyler yazmaya başladığında bekletmeden peşinden gittim. Bunun hesabını sormak zorundaydım.

"Her şeyini! Diğer deneğin sen olacağını bana söylememiştiniz." Sesim biraz sert çıkıyordu çünkü haklıydım. Bana bundan bahsetmek zorundaydılar.

"Sormadın." Umursamaz cevapları yüzünden seslice nefes verdim. Sabrımı mı deniyordu bu adam?

"Her şeyi illa sormam mı gerekiyordu yani? Şaka falan mı bu!" elimi sertçe saçlarımdan geçirdiğimde yerinden kalktı.

"Sorduğun her sorunun cevabını verdik." Dedikten sonra kapıya doğru ilerledi. Duyguları olsaydı şu anda onun için kullanacağım tek bir tabir olurdu. Vurdumduymaz. "Kahvaltı yapalım. Acıktım." Kapı açılıp eliyle dışarıyı işaret ettiğinde mecbur olduğum için dediğini yaptım. Ama bununla ilgili detaylı bilgi alacaktım. Öylece üzerine örtemezlerdi.

Beraber üst kata çıkıp mutfağa doğru ilerlediğimizde o direkt içeriye geçmiş hazırlıklara başlamıştı. Ben ise gözümü üzerinden ayırmadan tezgahın ardından onu izliyordum. Bir süre yiyecekleri hazırladıktan sonra masaya tabakları yerleştirmişti. Bittiğinde de gözleri beni buldu.

"Otursana." Kendisi dikdörtgen masanın başına geçtikten sonra ekledi. "Rahat etmeni istiyorum. Herhangi bir eylemde bulunmak için davet bekleme ya da izin alma. Sadece yap." Çatık kaşlarımı düzeltme zahmetinde bulunmadan yanındaki yere oturmuştum. Sehun bu sırada kendi tabağından bir şeyleri ağzına atmaya başlamıştı bile. Benim yüzüne dik dik bakmam pek de dikkatini çekmiş gibi değildi. Aynı sakinlikte yemeğini yemeye devam ediyordu.

"Selam. Ben geldim." Jongin sesiyle beraber içeriye girdiğinde ikimizin de bakışları oraya döndü. Benimkiler onda takılı kalırken Sehun çoktan tekrar yemeğine odaklanmıştı bile.

"Hoş geldin." Az önceki çatık kaşlarım düzelip yerini silik bir tebessüme bırakmıştı. Onu görünce nedense bir rahatlama hissi yerleşiyordu bünyeme.

"Bak sana ne getirdim." Elindeki poşeti havaya kaldırıp salladığında gözlerimi kıstım. Bir pasta paketi gibiydi.

"Ne o?" Jongin sırıtarak masaya gelmiş ve karşıma oturduktan sonra paketi bana doğru ittirmişti. Yüzümden okunan heyecanla paketi açtım.

THEMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin