35. Bölüm - Bugün son kez ağlayacağım

233 43 157
                                    

** Medyayı en başından beri bu bölüme sakladım. Sözlerine bakıp şarkıyı dinlerken bu ficin hunhanı aklıma geliyor ve ağlayasım geliyor :( çok güzel bir ost ühühü

Bu arada yorum yapan ellerinize bu bölümlerde ekstra ihtiyacım var, iyi okumalar *-*

****

Sehun'un eli saçlarımda gezinip yavaş ve narince severken ikimiz de konuşmuyorduk. Sessizdik. Saat çoktan 4'e geliyordu ama uykuya da direniyorduk. Sadece birbirimizi izliyorduk. Sanırım ikimiz de son saatlerimizi uykuyla harcamak istemediğimiz konusunda hemfikirdik.

"Artık uyuman gerek." Bünyemin uyku isteğine karşı koyamayıp esnediğimde Sehun da dayanamayıp konuşmuştu.

"İstemiyorum."

"Yorgun düşeceksin."

"Umurumda değil." gözlerim hala yüzünde gezinirken Sehun ellerini saçlarımdan çekti.

"Luhan!" uyarıcı sesine rağmen omuzlarımı silktim. Dayanabildiğim son ana kadar gözümü kapatma niyetinde değildim. "Huysuzluk ediyorsun."

"İstediğini söyleyebilirsin. Ama seni hayatım boyunca bir daha görememe ihtimalim öyle yüksek ki..." Bu cümleyi nasıl ağlamadan söyleyebiliyordum emin değildim. Oysaki aklımdan geçerken bile hıçkırıklarımın sesini duyacak gibi oluyordum. "Son saatlerimi uyuyarak geçiremem." Parmaklarımın uçları narin ve hafif dokunuşlarla yüzünde gezinmeye başladı. "Yüzünü unutmamak için aklıma iyice kazımam gerek." Bakışlarım yüzünde gezinmeyi bırakıp gözlerine tutundu. "Seni sonsuza kadar hatırlamak istiyorum. Yüzünü, bana olan bakışlarını, dudaklarını, öpüşünü..." parmaklarım yavaşça saçlarına dolandı. "Hatta yumuşacık saçlarını bile."

"Şu an o kadar da yumuşak değiller." Yüzüne ufak bir tebessüm yerleşti. Az önce söylediklerimin üzerinde durmak istemiyor olmalıydı. Haklıydı. Ben de durmak istemezdim. Özellikle de bu cümlelerin ne kadar haklı olduğunu, onunla aynı şeyleri düşündüğümü biliyorsam. "Malum terledim." Bakışları yorganın altındaki çıplak vücutlarımıza kısa bir an dokundu. Bu da biraz utanmama neden olmuştu.

"Hala çok yumuşaklar." Gülümseyerek söylediğim şey üzerine Sehun da uzanıp boynuma bir öpücük kondurdu. Saçları ise 2 tur sevişmeye ve terlemeye rağmen son derece hacimliydi. Açıkçası bu nasıl oluyordu bilmiyordum. Suyu falan yarıyordu galiba.

"Sen de hala çok güzel kokuyorsun."

"Senin kokun sinmiştir." Cilveyle söylediğim cümleden kendim bile etkilendiğim için gözlerimi kısıp dudaklarımı ısırdım. "Vay be! Amma da havalı cümleydi." Sehun ufak bir sesli gülüş bırakırken kendimden emin bir ifade takındım. "Tüm bu duygu işlerini benim gibi bir öğretmenden öğrendiğin için nasıl da şanslısın ama."

"Boşuna mı seni seçtim sanıyorsun? Ben yanlış tercihler yapmam."

"Yine egon açığa çıktı." Suratımı buruşturduğumda kaşları çatılmıştı.

"Sadece kendimi iyi tanıyorum." Ona suratımı buruşturarak bakmaya devam ettiğimde o da kafasını yana çevirip esnemişti.

"Senin de uykun geldi. İstersen uyu. Beni bekleme."

"Şartlar yalnızca senin için değil, benim için de aynı. Ben de muhtemelen seni bir daha göremeyeceğim." Bakışları sanki bana kıyamıyor gibiyken her an ağlayacak gibiydim. "Uyuyarak bu vakti öldürmek istemiyorum." Eli yanağımı okşamaya başladığında yanağımı bastırdım avuç içlerine. Birbirimize ne kadar dokunursak, ne kadar seversek kâr görüyorduk. "Zamanında seninle uyuyabilmek için ne kadar çabaladım biliyor musun sen?" dudakları oyuncu bir tavırla büzülürken buruk da olsa gülümsedim. Onun da dediği gibi gülümsememi mümkün olduğu kadar sunacaktım. Çünkü beni o halde hatırlamak istiyordu. Tıpkı benim de onu gülerken hatırlamak istediğim gibi.

THEMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin