31. Bölüm - Bulunduğun yer güzelleşiyor

294 45 258
                                    

** Ama şarkı nasıl güzel nasıl güzel *-* İyi dinlemeler, iyi okumalar *-*

****

"Uyan hadi." Yanağıma kondurulan öpücüğü hissederken gözlerimi açmak adına fazla uykulu hissediyordum. "Uyan." Öpücük şimdi de dudağımaydı. "Uyan artık, küçük uykucu." Artık yüzümün her yerine rastgele öpücükler konduruyordu Sehun. "Daha randevumuz bitmedi. Uyku ile vakit kaybetmek istemezsin." Yanaklarımı bastırıp dudaklarımı açığa çıkardı. Yeniden bıraktığındaysa ben de daha fazla dayanamayıp gülerek gözlerimi açmıştım.

"Uyandırma yöntemini sevmesem daha uyuyabilirdim." Sehun'un kolları arasından çıkmadan esnedim. "Çok güzel uyumuşum." Bakışlarım yüzüne döndü. "Sen uyuyabildin mi?"

"Evet. İyi geldi."

"Sana demiştim." Dedikten sonra yavaşça doğruldum. Yapay güneşimiz batmak üzereydi. Bildiğimiz, kusursuz bir gün batımı olmuştu. "Kendimi bir sonraki durak için oldukça dinç hissediyorum."

"O zaman..." Olduğu yerden kalkıp kalçasını silktirdi. Ardından elini bana uzatıp gülümsedi. Gün batımının kızıl renkleri arkasından vururken bir melek misali parlıyordu gözümde. Etrafından ışıklar saçan bir melek. "Sıradaki mekânımıza gidelim." Elini sımsıkı kavrayıp ayağa kalktım. Ve Sehun'un dibine girip başımı biraz yukarıya kaldırdım. Yüzünü daha net görmek istemiştim.

Dudaklarımda engelleyemediğim bir gülümseme ile elimi saçlarına uzattım. Uzamaya başlamış dağılan saçlarını düzeltirken bakışlarının yüzümde olduğunu biliyordum. Bir süre karşılık vermesem de en sonunda gözleriyle buluştum.

"Gözlerini benden alamıyor gibi bir halin var." Muzip bir ifadeyle söylediğimde kaşları havalandı.

"O kadar belli mi ediyorum?" başımı aşağı yukarı salladım. "Daha önce bu kadar güzel birini görmedim ben. Bakmadan duramıyorum." Saçlarındaki ellerimi aşağıya kaydırıp yakalarında tuttum.

"Ben de görmedim." Bir elim yakasından göğsüne inip kalbinin üzerinde ufak ufak aşağı yukarı hareketler yapıyordu. "İçi senin kadar güzeli hiç yoktu. En duygusuz halinle bile burası seninkinden daha güzel birini tanımadım ben." Gözlerim de göğsüne inmişti. Sahi, bu kadar kısa sürede nasıl böylesine güzel bir adam olmuştu? Duyguları daha yeni kazanmıştı. Ama hayır. Buna sebep olan duygular değildi. Sehun duygular olmadan da çok güzeldi.

"Çünkü orada sen varsın. Farkında değilsin ama bulunduğun yer güzelleşiyor." Gözlerim yeniden beni izleyen gözlerine tutundu. Bana söylediği şeylere karşı verecek bir cevap bulamıyordum. Çoğu zaman dilim tutuluyor, içimdeki heyecan düşünmemi engelliyordu. Bu anlarda ona teşekkür etmek adına tek yapabildiğim şey sevgimi göstermekti. Yine öyle yapmış, uzanıp dudaklarımızı birleştirmiştim.

Göğsündeki elimin altında atan kalbi sanki avuçlarımdaymış gibi varlığını belli ederken onun da elini kendi göğsümde hissetmiştim. Belli ki o da hissetmek istiyordu. Ama bunun için dokunmasına bile gerek yoktu. Biraz dikkatli dinlese duyardı zaten.

Dudaklarımız birbirinden yavaş bir hareketle ayrıldıktan sonra Sehun, yüzümü sevip birkaç adım geriledi. Tek elimi hala bırakmamıştı.

"Artık gidelim." Yüzündeki tebessüm ile beni yürütmeye başladığında omzumun üzerinden arkamıza baktım.

"Sehun, tüm bunları kim toplayacak? Leila'nın yapabileceğinden fazlası var burada." Evet, her şey güzeldi ve Sehun bana harika bir gün yaşatıyordu ama bunun bir de sonrası vardı maalesef.

"Jongin toplar." Umursamaz bir şekilde mırıldandığında ona baktım.

"Bundan Jongin'in haberi var mı?"

THEMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin