Sevgili dostlarım. Eski yılın son gününde Koca Kral'ın eski bölümlerinin en sonuncusu ile geldim. Yeni yılda YEPYENİ bölümde görüşmek dileklerimle mutlu yıllar diliyorum.
Hepimiz ölümün nişanlısıyız. (C. Şahabettin)
💖💖💖
Boğazın incisi tarihi yalıda, deli yağmurun akıtıp götüremediği bir hüzünle koltuğa acı içinde çöktü kaldı Mısra. Yüzü kireç gibiydi. Donuk bakışları etrafta gezindi. Her yer irili ufaklı cam kırıklarıyla ve kendi kanıyla doluydu. Ağır ağır yerinden kalktı sonra. Sol ayağını sürüyordu. Topuğuna pembe mineli el işi antika vazonun büyükçe bir parçası batmıştı ve çekip çıkaramamıştı bir türlü. Duvara tutuna tutuna yeni bir cam kırığına daha basmamak için dikkatlice yürüdü.
Sonra yerde annesinden hatıra kalp şeklindeki kolyesini gördü; Cesur'la itiştikleri sırada kopup düşmüştü muhtemelen. Almak istedi. Yanlışlıkla sol ayağına kuvvet verdi maalesef. İlkel bir acı topuğundan beynine saplandı o an. Cam hıtırtılı bir sesle daha derine gömülmüştü; tutamadı avaz avaz haykırdı. Derin derin nefes almaya çalıyordu. Sızı katlanılır olana kadar bekledi. Yere boşalan kanı görünce Nehir'in bir an önce gelmesini diledi içinden. Lime lime olmuştu; hayatı da kendi de...
Elinin tersiyle yüzündeki ıslaklıkları kuruladı. Sonra minik adımlarla gidip salonun her iki kanadı cam dekorlu zarif beyaz kapısını, güçlükle kapattı. Doktorun yaşadıkları aile faciasını bilmesini istememişti doğal olarak.
Aksayarak bayağı bir uğraş sonucu giyinme odasına kadar gitmeyi başardı. Koridorun tabanından sızan ılık kanla lekelenmesine aldırmayacak kıvamdaydı artık. Kocasının yırttığı yeşil ipeği, yüzünü buruşturarak üstünden çıkarttı. Gözleri karardı bir an. Eline gelen ilk elbiseyi inleyerek başından geçirdi. Solgun bakışları aynaya takılınca... Şaka gibiydi hayat gerçekten; farkında olmadan giymek için bula bula ince kaşmir beyaz yün elbisesini seçmişti ve kefene sarılı ölüden pek de farklı görünmüyordu.
"Bitti!.." dedi kendi kendine. "Bitti!.. Cesur bitti."
Hıçkırdı. Zayıf, halsiz yumruğunu aynaya indirdi. Bakışlarını boş kalmış parmağından çekemedi bir süre.
"Yüzüğüm..."
Keder özüne ulaştıkça kalbi gözlerinden daha çok ağlıyordu ya.
"Beni sevmekten vazgeçti..." diye kendi kendine mırıldandı. "Beni sevmekten vazgeçti..."
Sesi kısıktı; aynadaki donuk bakışlı kadına bağırdı.
"İhanet ha!.. Bugünü hiç unutma Mısra. Sakın... Sakın!.."
Dolaba yaslandı. Karşı duvarda şu haliyele alay edermişçesine sarmaş dolaş resimleri vardı. Çerçeveyi yerinden çıkartmak binlerce parçaya ayırmak istedi. Bitmişti. Tükenmişti. Yüreği çaresizce inledi. "Daha ne kadar fazla sevebilirdim ki... Kalbime Kraldın be adam."
Bilinçaltı isyan etti sonunda. O lanet ses kulaklarına dolarken ne yapsın bilemedi.
"Bundan sonra değil karım, metresim olmaya dahi lâyık değilsin." Ahşap askılığı yerinden çıkarttı. Komik cılız öfkesiyle resmi parçalamaya çabaladı.
"Seni hiç affetmeyeceğim Baybars. Duydun mu?.. Seni hiç affetmeyeceğim hiç..."
İhanet ile suçlandığında... O an ayaklarına taş bağlanmış hissetmişti Mısra. İsimsiz denizlerin karanlığına atılmıştı. Dibe battı her suçlayıcı bakışta; nefessiz kaldı. Cesur bu saatten sonra daha ne kadar fazla suçlasa, asla kendini savunmazdı. Asla... Tenezzül etmezdi. Varsın kendi yanlışlığında yaşasın; hangi özür kelimesi aldığı yarayı iyileştirebilecek kadar sihirli olabilirdi ki?..
![](https://img.wattpad.com/cover/239718516-288-k638136.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koca Kral & Aşk
RomanceAşk Affeder mi? Sizce ?.. İlk Aşk Serisi 1. Kitap Aşk zamansız gelir ve zamansız gider... Çekiciliği de belki ne yaşanacağının belirsizliğinde saklıdır... Mısra kalbinin kralı ilan ettiği Cesur'un kollarında yaşlanacağına inanıyordu‼️ Oysa Nedennn...