Okyanusun ferahlatıcı kokusu, yüzüne çarpan sıcak rüzgar... Genç kız gözlerini yummuş özlediği bu duygunun tadını çıkarıyordu. Bir yandan da uçmaması için elini başındaki hasır şapkaya koymuştu. Diğer elini ise geminin küpeştesine yaslamıştı.
"Üç saat sonra tatil köyündeyiz," dedi kendisine huzur veren genç adam. Ase, gözlerini genç adama değdirdi, ardından ufka bakmıştı.
"Okyanusu özlemişim," dedi ince ince mırıldanarak. Genç adam gülümsedi ve elini genç kızın elinin üzerine koydu. O da gözlerini ufka çevirdikten sonra derin bir nefes aldı.
"Sence hala aynı mıdır," dedi merakla. "Hala çocukluğumuzdaki gibi midir?" Genç kız gülümsedi. Eskisi gibi değildi belki ama onlar için her zaman ilk günkü anlamını koruyacaktı.
"Fark eder mi?" Genç adam aldığı soruyla gülümsedi ve başını iki yana salladı.
"Fark etmez elbet, yine de çok merak ediyorum," dedi. "Sanırım küçüklüğümün heyecanı var üzerimde." Genç kız kıkırdadıktan sonra gözüne çarpan yunus balıklarını, elini şapkasından çekerek, parmağıyla işaret etti.
"Jonghyun, buraya bak!" Esen rüzgar şapkasının uçup okyanusa düşmesine sebep olmuştu. Genç adam önce yunus balıklarına sonra da okyanusa düşen şapkaya baktı ve kahkaha attı.
"Güzelim, eminim hediyeni beğeneceklerdir." Ase de düşen şapkasına şaşkınca bakmış, ardından gülmüştü.
"Umarım beğenirler," dedi ve tekrar yunus balıklarına bakıp el salladı.
"Denizkızlarına geldiğimizi söyleyin," diye seslendi. İnsanlar büyüdükçe bu gibi şeylere olan inançlarını kaybederdi. Hayata daha gerçekçi gözlerle bakar, çocukluklarının mutluluk verici hayallerini bir kenara iterlerdi ama Ase, denizkızlarına olan inancını hiç kaybetmemişti. Belki de ona bu inancı veren denizkızlarından ziyade Jonghyun'a olan bağlılığıydı.
"Ve deniz adamlarına da," diye ekledi Jonghyun gülerek. Ase başıyla onu onayladı ve Jonghyun'a baktı.
"Bu sefer onları görür müyüz," dedi bir çocuğun merakıyla. Genç adam, genç kızın yüzünü elleri arasına aldı ve alnına ufak bir buse kondurdu.
"Eğer istersek, görürüz."
***
-9 Yıl Sonra-
"Sonra ne oldu anne, denizkızlarını ve deniz adamlarını gördüler mi?" Küçük çocuk, sahilde sıcak kumların üzerine oturmuş bir yandan annesinin kendisine hediye ettiği ve adının "Tüylü" olduğunu söylediği oyuncak ayısına sarılıyor, bir yandan da annesinin "Bir Küçük Tatil Köyü Meselesi" adındaki öyküsünü dinliyordu. Dooyoung, önünde uzanan okyanusa baktı ve derin bir nefes aldı. Akşamüzeri batan güneş, kızıllığıyla veda ediyordu. Daha sonra elindeki deftere baktı ve her zaman kaldığı yere Ase, Jonghyun ve eşi Jinki ile birlikte daha lise yıllarında çekildikleri fotoğrafı yerleştirdi.
"Masal saatiniz bitti mi? Birazdan yunus balıkları gelecek," demişti sevgili eşi gülümseyerek. Dooyoung'un yanına oturdu ve oğlunu kucağına alıp saçlarına öpücük kondurdu. "Gel bakalım küçük kaptan, bugün de yunus balıklarına el sallamalıyız."
"Baba, neden her gün yunus balıklarına el sallıyoruz," demişti küçük çocuk merakla. Annesi gülümsedi ve oğluna baktı.
"Ase ve Jonghyun'un denizkızları ve deniz adamlarını görüp görmediğini merak ediyordun değil mi," dedi. Sonra ufukta beliren yunus balıklarını gösterdi. "Ase ve Jonghyun, denizkızı ve deniz adamı oldu. Okyanusta yaşıyorlar. Yunus balıkları da her gün bize onların selamını getiriyor." Küçük çocuk hayretle annesine baktıktan sonra bakışlarını yunus balıklarına çevirdi.