•1. Bölüm | Yaş 10: İlk Karşılaşma•

63 11 24
                                    

Yaş 10: Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Karşımıza çıkan her kişinin hayatımıza etkisi vardır. Bu belki ufak bir etki olur, belki de hayatımızı değiştirecek kadar büyük...

Sıcak bir yaz günüydü. Güneş batıyordu, akşam olmak üzereydi. Sahil kenarındaki evlerin balkonundan, masalara konulan çatal kaşık sesleri geliyordu. Ase, büyük annesinin kendisine uzun zaman önce hediye ettiği oyuncak ayısını kaybetmişti. Üzgündü. Sahilde, çıplak ayaklarını sıcak kuma basarak yürüyordu.

Onu ilk gördüğünde henüz on yaşındaydı. Küçük çocuk sahilde, sıcak kumların üzerine oturmuş güneşin batışını izliyordu. Tatlı tatlı esen rüzgar, alnına düşen saçlarını uçuşturuyordu. Ase, ondan birkaç adım uzakta durmuş onu izliyordu. Sebebini bilmiyordu. Sadece içinden durup izlemek gelmişti.

Ase, her zaman sessiz bir kız çocuğu olmuştu. Diğer pek çok çocuk gibi kalabalığa hemen karışamazdı. Arkadaş edinemezdi. Üzülse bile odasına çekilir, kendi kendine konuşurdu. Ya da oyuncakları ile... En çok da kaybettiği küçük ayıcığı "Tüylü" ile... Ona bu ismi vermesinin sebebi çok tüylü olması değildi. Aksine, gayet az tüyleri vardı. Bunun sebebi yumuşacık olmasıydı. Pamuk gibi... Tabii ismini pamuk değil, tüylü koymayı tercih etmişti. Böyleydi Ase... Sessiz, kendi dünyasında olan bir kız çocuğu.

Çocuk, hala oturmaya devam ediyordu. Kız, onun yanına gitmedi. Belki başka biri olsaydı, onunla çoktan arkadaş olmuştu ama Ase, çekiniyordu. Uzaktan izlemeyi tercih ediyordu. Çocuk, izlendiğinden bihaberdi. Gün batımını, yüzünde bundan keyif aldığını belli eden gülümsemesiyle izlemeye devam ediyordu. Bir süre sonra geriye, kumların üzerine uzandı ve ellerini başının altında birleştirdi. Kızıla boyanıp kendini karanlığa bırakmaya başlayan gökyüzündeydi bu sefer bakışları. Derin bir nefes aldı, başını çevirdi. Göz göze geldiler. Ase, o an ne yapacağını bilemedi. Ne gözlerini kaçırabilmişti ne de başka bir şey yapabilmişti. Yanaklarının kızardığını hissedebiliyordu. Sonuçta izlediği kişiye yakalanmıştı. O sırada hemen sahil kenarındaki evlerinin balkonundan annesinin sesini duydu.

"Ase!" İlk defa annesi kendisini çağırdığı için sevinmişti. Normalde olsa; bu saatlerde asla eve gitmeyi sevmezdi. Oturur, güneşin batışını, gökyüzünün kararmasını, ayın ve yıldızların parlak ışığını izlerdi. Ama şimdi eve gitmek için can atıyordu. Eve gidince annesine sarılacaktı. Hemen arkasını döndü ve hızla evine yürümeye başladı. Arkasında, hala kendisine bakan çocuğu bırakarak.

Küçük kız gece olduğunda ve uyku vakti geldiğinde odasına gitmişti. Babası her gece yaptığı gibi yine masal anlatmış, alnına ufak bir buse kondurmuş ve gitmişti. Çoktan uykuya dalması gerekiyordu ancak o, hala odasının tavanındaki parlayan minik yıldızları izliyordu. Aklı sahilde gördüğü küçük çocukta kalmıştı. Hayatında ilk defa bir çocukla arkadaş olmak istemişti. Sebebini bilmiyordu. Küçüktü, nereden bilebilirdi ki bu karşılaşmanın bir tesadüf olmadığını, kaderlerinin başlangıcı olduğunu. En fazla beraber oyun oynayacak bir arkadaş diye düşünüyordu. Ancak kader onları, birbirlerinin hayatlarındaki başrol olarak çoktan seçmişti...

İlk karşılaşmaları böyle olmuştu; sıcak bir yaz günü, küçük bir tatil köyünün sıcak sahilinde gün batarken... Bundan sonra birlikte yaşayacakları yeni günlere yelken açarken...

Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir, derdi her zaman büyük annesi.

Karşımıza çıkan her kişinin hayatımıza etkisi vardır. Bu belki ufak bir etki olur, belki de hayatımızı değiştirecek kadar büyük.

•Bir Küçük Tatil Köyü Meselesi•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin