•6. Bölüm | Yaş 15: Sevgi Kırgınlığı Engelleyebilir Mi?•

20 8 55
                                    

Bu sabah Ase için her zaman olduğundan daha farklıydı. Sabah uyandığında pencere önünde saatlerce beklemesine rağmen Jonghyun çıkmamıştı. Endişe, tüm benliğini ele geçirince kendini tutamamış, ona mesaj yollamıştı. Ancak ne bir geri yanıt alabilmişti ne de bir arama. Evlerine gitmemek için kendini zor tutuyordu. Annesi onu kahvaltıya çağırana kadar elinde telefonu ile pencere önünde durmaya devam etmişti.

"Ase, kızım iyi misin," demişti annesi en sonunda, yüzü bir türlü gülmeyen kızına. Babası da elindeki yemek çubuklarını bırakmış ve ellerini çenesinin altında birleştirmişti.

"Bir sorun varsa eğer bizimle paylaşabileceğini biliyorsun, değil mi," demişti babası annesinin ardından. Ase ikisinde gözlerini gezdirdikten sonra hiç dokunmadığı tabağına baktı.

"Bir sorun yok, iyiyim. Sadece iştahım yok," deyivermişti. Sorgulanmak, uzun uzun açıklama yapmak istemiyordu. "Sorun olmayacaksa biraz bahçeye çıkabilir miyim? Canım istediğinde bir şeyler yerim." Annesi, kızının isteği üzerine önce eşine kısa bir bakış atmış ardından gözlerini kızına çevirmişti.

"Tabii, tatlım. Eğer iyi gelecekse çıkabilirsin." Ase, annesinin onayıyla masadan kalkmış kapıya yönelmişti.

"Afiyet olsun."

Genç kız verandadaki sandalyeye oturmuş elindeki telefon ekranına bakıyordu. Acaba Jonghyun'un evine gidip kendisini sorsa sorun olur muydu? Neden olsundu ki? Zaten normalde de bunu yapmıyor muydu? Kararını verdikten sonra derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. Gidecekti.

Karşı komşularınınkapısının önüne geldiğinde bir süre kapı ile bakıştı. Daha sonra tüm cesaretinitoplayıp zile bastı. İçinde kötü bir his vardı. Bir süre sonra kapıyıJonghyun'un annesi açmıştı. Orta yaşlarında olmasına rağmen güzelliğinden ödünvermemiş ancak yılların yorgunluğu yüzüne çökmüştü. Kadın gülümseyince yorgunluk çizgileri kendini daha da bellietmişti.

"Hoş geldin Ase," dedi neşeli ses tonuyla. Ancak gözleri ses tonunun aksine hüzünlüydü. Moraran göz altları gece uyumadığının sinyallerini veriyordu.

"Hoş buldum Bayan Lee," dedi genç kız çekinerek. Bayan Lee'ye karşı hep çekingendi. Jonghyun bu konuda kendisine kızıp annesinin yanında rahat olmasını istese de, Ase asla rahat olamıyordu. "Jonghyun'u soracaktım. Kendisine ulaşmaya çalıştım ancak cevap vermedi. Acaba evde mi," diye sordu en sonunda. Bayan Lee, başını onaylarcasına salladı. Yüzündeki gülümseme silinmişti. Ase'nin içeriye geçebilmesi için geri çekildi ve eliyle içeriyi gösterdi.

"Gelsene Ase. Jonghyun dünden beri biraz üzgün. Benimle ve ablasıyla konuşmak istemiyor. Şuan odasında ve hiç çıkmıyor. Bir şeyler de yemek istemedi. Belki seninle konuşur," dedi kadın, üzüntüsünü gizleyemeden. Ase, duydukları üzerine daha da endişelenmişti. İçeriye girip ayakkabılarını çıkardı ve kapı yanındaki ayakkabılığa yerleştirdi.

"Bir deneyeyim," dedi. Bayan Lee başıyla onu onayladıktan sonra genç kız girişin solundaki merdivenlere yöneldi ve üst kata uzanan basamakları hızla tırmandı. Üst katı saran gürültülü müzik sesi yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu. Müzik Jonghyun'un odasından geliyordu. Tuhaf olansa; Jonghyun bu tür müziklerden hoşlanmazdı. Ase, genç adamın odasının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve endişeyle kapısını tıklattı. Jonghyun duymamış olacak ki, içeriden hiçbir tepki gelmemişti. Genç kız birkaç defa denedikten sonra en sonunda korkuyla ve sabrı tükenmişçesine kapıya tekme attı. Büyük bir gürültünün ardından odadaki müzik sesi kesilmişti. "Jonghyun, şu kapıyı açar mısın," dedi kız sinirli ses tonuyla. Zaten kapı da hemen açılmıştı.

"Sen ne yapıyorsun," diye sordu genç adam yüksek bir sesle. Bağırmıştı. Çatık kaşları, öfkesinin göstergesiydi. Ase, onu ilk defa böyle görüyordu. İlk defa bağırdığını duyuyordu. İrkilerek geriye adım attı.

•Bir Küçük Tatil Köyü Meselesi•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin