Bu sefer unutmadan, hepinize bölüm başında bir kutu peçete dağıtıyorum:). Bölüm şarkısı Standing Egg - Dreamer. İyi okumalar.
Gecenin karanlığı kendini gün ışıklarına bırakırken genç kız çoktan uyanmıştı. Pencere kenarına oturmuş gün doğumunu izliyordu. Yüzündeki gülümsemesi Jonghyun geldiğinden beri neredeyse hiç silinmemişti. Mutluydu. Gün doğumu sanki onun içini temsil ediyordu. Genç adam ile tekrar karşılaşmıştı. Sanki Jonghyun, içine doğan güneş gibiydi.
Aradan birkaç gün geçmişti ve o birkaç günde, her gün yan yana gelmişler, beş yılın acısını çıkartmak istercesine sohbet etmişlerdi. Genç adam, genç kızın gittiği liseye kaydolmuştu ancak aynı sınıfta değillerdi. Yine de ders aralarında birbirlerini görüyorlardı. Ders saatlerinde ise genç kız, her ne kadar derse odaklanmak istese de aklı bir şekilde genç adama kayıyordu. Sadece derslerde değil, günün her vakti bu geçerliydi. Şu anda olduğu gibi. Gün doğumunu izlerken aklında yine Jonghyun vardı.
Genç kızın odası karşı komşularının evine doğru bakıyordu. Genç adam bundan dolayı kendi odasını, Ase'nin odasını görebilecek şekilde istemişti. Böylece evdeyken bile onu görebilirdi. Bazen iki genç, pencere kenarına oturur sessizce birbirlerini izler ve gülümserlerdi. Her gece uyumadan önce birbirlerine el sallar, her sabah uyandıklarında kendilerini yine pencere önünde bulurlardı.
Genç kız güneş doğduktan sonra derin bir nefes alarak bakışlarını karşı komşularının evine, genç adamın penceresine çevirdi. Dirseğini pencere pervazına, yanağını da avucuna yaslamış halde gülümseyerek kendisini izleyen genç adamı görünce bir an utandı. Hangi ara uyanmıştı, fark etmemişti. Bir de kendisini izliyordu. Genç adamın, genç kız kendisine baktığında, yüzündeki huzur veren gülümsemesi büyüdü. Ase'de ona gülümseyerek karşılık verdi. Genç kızın güneşi işte şimdi doğmuştu.
Okula gitme zamanı gelene kadar Ase hızlıca hazırlanmış, kahvaltısını yapmıştı. Açık bıraktığı uzun, düz saçlarını omzundan geriye atmıştı. Önlerinden bir tutam almış, lacivert-beyaz okul üniformasına uyacak lacivert bir kurdele toka ile saçlarına arkadan tutturmuştu. Aynadan kendine bakarken kapı zili çaldı ve genç kız koşar adımlarla kapıya gitti. Jonghyun'u bekletmek istemiyordu. Bekletmeyi sevmezdi. Derin bir nefes aldı ve eteğini düzeltip kapıyı açtı. Genç adam her zamanki gibi havaya diktiği saçlarıyla ve tek omzuna astığı çantasıyla kapı önünde bekliyordu.
"Günaydın," dedi genç kıza neşeli ses tonuyla. "Hazır mısın?" Genç kız başıyla onu onayladı ve gülümsedi.
"Günaydın, evet hazırım," dedi ince ince mırıldanarak. Kalbi yine küt küt atmaya başlamıştı. Jonghyun'u her gördüğünde bu hissi yaşıyordu ama her seferinde, sanki ilk defa yaşıyormuş gibi yanakları kızarıyordu. Adını koyamadığı bu hisler ilk günkü tazeliğini koruyordu. Genç kız, genç adamı bekletmemek adına hemen siyah parlak rugan ayakkabılarını aldı ve giydi. Çantasını da alıp taktıktan sonra ev anahtarını da alarak çıktı. Kapıyı kapatıp kilitlerken içinden kendisine sakin olması gerektiğini söylüyordu. Tabii kalbi söz dinleyecek gibi durmuyordu.
"Dün akşam bir grup keşfettim ve müzikleri harika! Müzik çalarıma indirdim. Yolda beraber dinleriz. İlk olarak seninle paylaşmak istedim," dedi genç adam ses tonundaki heyecanı gizleme gereği duymadan. Genç kız anahtarı ceketinin cebine sıkıştırıp ona baktı.
"Gerçekten mi? Grubun ismi nedir," diye sordu merakla. Aynı zamanda beraber yürümeye başlamışlardı. Jonghyun cebinden mp3 ve kulaklığını çıkardı.
"Standing Egg," dedi. Genç kız bu grubu daha önce hiç duymamıştı. Merakı daha da artmıştı.
"Standing Egg mi? Tuhaf bir grup ismi. Müziklerini merak ettim," dedi. Grup ismi gerçekten de tuhaftı. "Hangi şarkıyı dinleyeceğiz?"
"Hm, aslında bütün şarkılarını seninle birlikte dinlemek istiyorum. Ama hepsini birden dinlemeyelim. Böylece beraber olduğumuz zamanlarda seninle paylaşabileceğim yeni şeyler de olur," dedi kulaklığı mp3 çalar girişine takıp, bir tekini Ase'ye uzatarak. "Şimdi dinleyeceğimiz şarkının ismi Dreamer," dedi. Genç kız, genç adamın cümleleri karşısında ne diyeceğini bilememişti. Tek bildiği şey; onun yanındayken mutlu hissetmesiydi. Gülümsedi. Kendisine uzatılan kulaklığın tekini aldı ve kulağına taktı. Genç adam da diğer tekini kulağına taktı ve müziği başlattı. İkisi de yavaş ve birbirine uyumlu adımlarla okula doğru yürüdüler. Kendilerini dinledikleri müziğe ve hayallerine bırakarak...
Beni arkama döndüren o ses,
Hala hayal kurmama izin veriyorsun,
Akşamın saat 10'undan diğer akşamın saat 10'una kadar.
Herkese merhaba.
Minnoş bir yeni bölümle geldim. Evet, bir gün önceden paylaşıyorum. Son zamanlarda çok daha fazla yoğunum. Hazır biraz dinleniyorken paylaşayım dedim çünkü yarın hiç vaktim olmayacak.
Ayrıca ufak bir duyuru da bırakmak istiyorum. Haftaya yeni bölüm gelmeyecek çünkü vize haftam. Ondan sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz - bir sorun çıkmazsa inşallah.
Kendinize iyi bakın, iyi geceler.