Nasıl,neden,niçin seçtiğimiz belirsiz;o kadar yıldızın içinde, bir tanesi bir başka görünüyor.Seni sevmekte böyle bir şey işte.Ben ömrümce bütün yüzlerde seni arayacağım.Bütün içten gülüşlerde,parlayan bütün gözlerde, seni bulmayı isteyeceğim. Sen benim gökyüzümde ki en parlak,en güzel yıldızımsın...
☆☆☆☆☆☆☆☆
Yılbaşına çok az kalmıştı,Hogwarst'ın bahçesi karlar ile kaplıydı. Tüm bu beyazlığın içinde,beyaza çalan sarı saçları ve gri gözleri ile Draco Malfoy buzlar prensini andırıyordu.
Kafasının içi,son zamanlarda olduğu gibi yine o Potter denen aptal ile doluydu. Evet,Harry Potter aptaldı! Onun gibi bir aptala aşık olduğu için,Draco Malfoy'da aptalın önde gideniydi.Potter'ın flört konusunda berbat olduğunu biliyordu. O Cho Chang denen kız ile olan kısa ilişkileri hala Hogwarst'ta unutulmamıştı. Ama yine de artık farkedilmek istiyordu,birini uzun süre gizlice sevdiğinize yoruluyordunuz. Bilinmek istemek Draco Malfoy'un en büyük hakkıydı.
Her gece geldiği Karanlık gölün yanında ki o ağaca doğru yürüdü. Burası onun gizli yeri gibiydi,en azından bir zamanlar öyleydi.
"Seni neden her gece burada görüyorum Potter?"
Harry, her gece duymaya alıştığı o sesi duyduğunda kafasını kaldırdı. Draco Malfoy bir kaç adım ötede duruyordu. Üzerinde Slytherin yeşili bir kazak vardı,cüppesini giymemişti.Harry,onun o kazakla üşüyüp üşümedigini merak etti.
"En son baktığımda Hogwarst Malfoy'lara ait değildi?"
Draco onun bu sözüyle çarpık bir tebessüm oturttu dudaklarına. Potter ile ilgili en sevdiği şey şüphesiz buydu,asla karşısında susmaz ne hissediyorsa onu söylerdi.
"Öyle olsun bakalım Potter"dedi. Sonra gidip kuzgun karası saçlı çocuğun yanına oturdu.Bir süredir her gece istisnasız karşılaşıyorlardı. Sonra saatlerce sessizce oturuyorlardı. Draco'nun söyleyecek çok şeyi vardı aslında,ama bunları söylemek için cesareti yoktu.
Harry Potter'ı sevmek büyük delilikti, Draco Malfoy ise bir süredir kendini pek de aklı başında hissetmiyordu.
"Arkadaşın arkadaşımı üzüyor."
Draco,onun neyi kastettiğini biliyordu. Bir süredir aptal Weasley oğlanı ve Blaise'in arasında bir şeyler vardı. Siyahi genç durup neler olduğunu anlatmamıştı ama Draco kendi hislerinden yola çıkarak, başarılı bir kaç tahminde bulunmuştu.
"Kendini de üzüyor."
Harry'nin anlamadığı şeyde buydu işte.Birini seviyorsanız neden hem ona,hem de kendinize acı çektiriyordunuz. Gidip seviyorum demek bu kadar zor olamazdı. En azından Harry Potter,o an tam olarak bunları düşünüyordu.
"Birini sevdiğini söylemek bu kadar zor olamaz."dedi,düşündüklerini içinde tutmayı asla becerememişti.
Draco Malfoy,neredeyse kahkaha attı. Potter,iş duygulara gelince aptalın tekiydi,eğer asla sevilmemiş iseniz sevmeyide bilemezdiniz. Korkardınız duygularınızdan,kaçabildiginiz yere kadar kaçardınız.
"Komik bir şey söylediğimi sanmıyorum Malfoy,"derken somurtuyordu. Malfoy'un onunla sürekli dalga geçmesi sinirlerini bozuyordu.
"Kolay olduğunu sanıyorsun değil mi?" Draco,yan tarafında oturan kuzgun karası saçlı gence baktı."Öyle senin sandığın kadar basit değil Potter."
Zümrüt ve grinin buluşması her daim kavga ile sonuçlanırdı. Ama bu gece anlaşılan o ki,kavga aralarında geçecek son şeydi. Zümrüt yeşili gözleri,gri gözleri bulduğunda tek istediği Draco Malfoy'u anlayabilmekti.