Ey sol yanıma düşen ince sızım, öyle tepkisiz kalma.
Yaktığın yürektir,
Çıra değil...☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Ron Weasley çok daha uzun süre siyahi genci izleyebilirdi. Elbette alaycı gözler ona dönmüş olmasaydı.
"Eğer beni süzmen bitmişse, iksiri şişeye doldur."
Emrivaki ses tonu, alayla kısılan toprak rengi gözler. Zabini denen heriften alabileceği tek tepkiler.
Laf dalaşına girmek için çok yorgundu, üstelemedi. Raflardan küçük bir şişe alıp iksiri doldurmakla yetindi.Zabini ile normal bir konuşma yapmak bir hayal bile değildi, olsaydı da zaten gerçekleşmezdi.
Omuzlarında bir yük, kalbinde ise daha büyüğü İksir sınıfını terketti.Blaise giden turuncu kafanın ardında kısa bir anlığına şaşırdı. Genelde onu cevapsız bırakmayan gencin susası gelmişti.
"Vay be, demek o turuncu kafa dilini tutmayı başarabiliyordu." İçinden bunları geçirdi o an, zira sonra Weasley oğlanı ile ilgili herşey aklından silindi.Blaise Zabini'nin henüz bilmediği bir şey vardı. Çok yakında Ron Weasley düşüncelerinin tümünü istila edecekti.
Eh! İnsanların geleceği bilmemesi güzel şeydi.
☆☆☆☆☆☆
Hermione Granger zeki bir cadıydı, kimse aksini iddia edemezdi.
Onu tanıyan herkes bilmediği bir şey olmadığına yemin edebilirdi, ama genç kız böyle düşünmüyordu.
Muggle ya da büyücü her ne olursanız olun öğrenecek şeyler asla bitmezdi.Bu yüzden Hermione zamanının çoğunu kütüphanede geçirirdi yeni bir şeyler öğrenmek için. Onunla da böyle bir günde tanışmıştı ya da doğru ifade ile, onu ilk kez böyle bir günde gerçekten tanımıştı.
Geçen yıldı ve yılbaşı tatiline bir kaç gün vardı. Yetiştirilmesi gereken birkaç da ödev, bazı profesörler tatil falan dinlemiyordu.
Aslında Hermione ödevini yapmıştı, bilirsiniz asla son güne bırakıp alacağı notu riske atmazdı. O gün sadece vakit öldürmek için gitmişti kütüphaneye, iyiki de gitmişti.Kütüphane beklediğinin aksine kalabalıktı, elbette bunda İksir profesörleri Severus Snape'in etkisi büyüktü. Adam tıpkı bir vampir gibiydi ama kan yerine öğrencilerinin yaşam enerjisini emiyordu.
Profesörlerine karşı her daim saygılı olmaya özen gösteren Hermione Granger bile bazen adamın suratına yumruk geçirme arzusu duyuyordu. Aman aramızda kalsın.Okumak için bir kaç kitap almıştı önce raflardan, sihir tarihini seviyordu. Muggle doğumlu bir cadı olduğu için sihir dünyasının tarihini olabildiğince öğrenmek istiyordu.
Kitapları kucağında boş bir yer aramıştı, çok uzun sürmeden aradığını bulmuştu.
Bulmuştu bulmasına ama, masayı paylaşması gereken kişi pek de hoşlandığı biri değildi. Onunda kendisinden hoşlanmadığına bildiği tüm tanrılar üzerine yemin edebilirdi.Yine de seçenekler kısıtlıydı ya masaya oturacak ya oturacaktı.
Olabildiğince sessiz çekmişti oturacağı sandalyeyi ya da o öyle sanmıştı. Çünkü siyah küt kesilmiş saçlara sahip genç kız kafasını parşömenlerden kaldırmıştı.Buraya kadardı, şimdi Gry kızını sinirlendirecek bir şey söyleyecekti. Hermione'de dilini yutmamıştı, elbette cevap verecekti ama Slytherin prensesi onu şaşırtmıştı.
Şöyle bir genç kızı süzmüş sonra ise o hiç tepki vermeden parşömenlere geri gömülmüştü.Hermione uslanmaz bir inek öğrenciydi ve bunun hakkını sonuna kadar verirdi. Dikkatinin sürekli yanında oturan kızın ödevlerine kayması da tam olarak bu yüzdendi.
Sonra dayanamayıp düzeltmesi ise tamamen isteğinin dışındaydı.