BÖLÜM 9

2.2K 165 200
                                    

Biricik sevgim doğdu biricik nefretimden!
Ey erken görüp tanımadığım, tanımakta geç kaldığım!

☆☆☆☆☆☆

Hermione Granger,revirde olan iki arkadaşını görmek için erken kalkmıştı. Ve doğruyu söylemek gerekirse böyle bir manzara hayal etmemişti. Pansy Parkinson,sırtını duvara yaslamış öylece duruyordu. Gözlerinin kızarıklığına bakılacak olursa,uzun zamandır da buradaydı.

"Parkinson?"

Pansy,duyduğu sesle birlikte kafasını kaldırdı.Granger'ın hala uykunun kol gezdiği güzel yüzünü süzdü."Erkencisin,"derken dudakları hafifçe kıvrılmıştı.

"Neden buradasın?"

Yavaşça oturduğu yerden kalkmıştı,bir kaç adımda genç kıza yaklaştığında gülüşü genişledi."İyi olduğundan emin olmak istedim."

"Ne zamandır burada olduğunu sormaya korkuyorum." Şimdi Hermione'nin dudaklarıda benzer bir gülüşle kıvrılmıştı.

"Şişman Hanım'ın,ne kadar sinir bozucu olduğunu anlayacak kadar." Pansy'nin sözlerinden sonra Şişman Hanım,yeni nesil gençlerin ne kadar kaba olduğunu söyleyip başka bir tabloya geçmişti.
Onun  bu tavrı iki genç kızın kahakaha atmasına neden olmuştu.

Hermione,hala gülen siyah saçlı kıza baktığında kalbinin sıcacık olduğunu hissetti. Pansy ile ne zaman yan yana gelse, hiç eğlenmediği kadar eğleniyordu. Mutlaka konuşacak bir şeyler buluyorlar,birlikte kahkahalar atıyorlardı.

Pansy,genç kızın kendine bakışı karşısında çapkınca gülümsemişti. Hermione ile ilgili en sevdiği şey buydu,asla duygularını gizlemeyi beceremiyordu çağının en zeki cadısı. Sevgisi de,nefreti de gözlerinden taşıyordu.

Pansy Parkinson'a göre,Hermione dünya üzerinde ki en güzel şeydi. Onun yanında kendini olmadığı kadar kendisi gibi hissediyordu. Saklanmasına,olmadığı bir kişiliğe bürünmesine gerek yoktu. Geçmiş hataları yüzüne vurulmuyor,özür dilemeden affediliyordu.

'"Bu dünyada olduğun için teşekkürler; baştan ona bakıp da,
senin içinde bulunabileceğini düşünemezdim. ''

"Ne!"

Hermione'nin yüzünde ki şaşkın ifadeye bakıp kahkaha attı."Franz Kafka"dedi sonra,"Milena'ya Mektuplar."

Hermione yüzünde ki şaşkın ifadeyi silip gülümsedi. Artık tamam, şaşırmam dediği her anda bozguna uğruyordu. Doğruyu söylemek gerekirse şikayetçi de değildi . Eğer onu bozguna uğratacak Pansy Parkinson ise,sorun yoktu.

"İnanmıyorum bir kış günü dünyaya geldiğine.
Sen mutlaka baharda doğmuş olmalısın,
toprak uyanırken."Dedi Hermione"Nazım Hikmet"diye ekledi daha sonra.

☆☆☆☆☆☆☆○

Blaise Zabini'nin hayatı hep belirli bir rutinde giderdi. Sabah erken kalkar,kahvaltıda hep aynı şeyleri aynı ölçüde yerdi.
Derslere asla geç kalmaz,ödevlerini tam zamanında yapardı. Akşam yemeğinden sonra bir müddet arkadaşları ile takılır, ki bunun bile saati belliydi. Sonra Astronomi kulesine çıkıp yıldızları izlerdi.

Bu düzeni asla bozmaz,bozulmasından da hoşlanmazdı. Ama o Weasley denen aptal tüm rutinini alt üst etmişti.
Blaise Zabini'nin telaşsız hayatına, büyük bir telaşla girmişti Ron Weasley.
Şimdi siyahi genç ne olacağını,daha doğrusu ne olduğunu dahi anlamakta zorlanıyordu.

PHİLOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin