Oysa bir bilse gülüşünün kıyısına sığınıp bir ömür geçirebileceğimi..
Bilse sesini her duyduğumda içimden durmaksızın bilmediğim, unutulmuş dillerde şarkılar söylediğimi...☆☆☆☆☆☆
Blaise Zabini'nin sevdiği çok az şey vardı. Yanlızlığı severdi ama arkadaşlarını da severdi ki çok fazla da arkadaşı yoktu.
Ha! bir de yıldızları severdi ya da en fazla onları severdi.
Bu yüzden Astronomi dersinde kendi döneminin en başarılı öğrencisiydi,bu yılda durumun değişmemesini istiyordu.Lakin bu pek mümkün gözükmüyordu.Aptal Weasley oğlanı tam bir ayaklı belâydı.
Astronomi dersinden bir hafta sonrasıydı,ödev için araştırmalara başlamaları gerekiyordu. Bu yüzden Weasley'e akşam kendisi ile Astronomi kulesinde buluşmasını söylemişti. Her şeyin yolunda gitmesini istiyordu ve gerekirse İksir dersinde olduğu gibi tüm işi tek başına yapmaya razıydı.
Lakin Ron Weasley inatçı keçinin tekiydi.
Yardım etmek konusunda o kadar ısrar etmişti ki, Blaise bir an için ona güvenebileceğini düşünmüştü ama sadece bir an için çünkü sonrası felaketti.Önce not tutmak için getirdikleri parşömenlerin bir kısmını kuleden aşağıya düşürmüştü.İnanın bunu nasıl becerdiğini siyahi gençte anlamamıştı,sonra bu yetmezmiş gibi teleskobu devirmişti. Neyse ki Blaise yetenekli bir büyücüydü de karışıklığı toparlamıştı.
Sonra ise sanki yaptıkları çok basit şeylermiş gibi kızarmış yanakları ile karşısına geçip özür dilemişti. Bir özür yaptıklarını telefi edemezdi şimdi ise bir köşede durmuş Blaise'in her hareketini dikkatle izliyordu.
"Beni izlemen için değil yıldızları izlemek için geldik buraya."
Ron,siyahi gencin sinirle bezenmiş sesini duyunca bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Onun sinirleri ile oynadığını biliyordu ama inanın isteyerek olmamıştı. Ne yapsaydı yani,Zabini hemen dibindeydi. Üstelik Amortentia'dan aldığı koku ise tüm çevresini sarmıştı. Bu da yetmiyormuş gibi aralarında mesafe kalmayana kadar yaklaşmıştı.Siyahi gencin amacı elinde ki parşömenleri almak olsada,Ron Weasley'in kalbi bu yakınlığı kaldıracak kadar güçlü değildi.
Önce elinde ki parşömenleri düşürmüş,araya mesafe koymak için geri kaçtığında ise teleskobu devirmişti. İşte o anda Zabini'ye neden zebani denildiğini anlamıştı.
Toprak rengi gözlerinden alevler çıktığına yemin edebilirdi Ron,neyse ki uzun sürmemişti de bu geceyi canlı atlatma hayalleri bir nebze olsun yeşermişti.Blaise teleskobun başına döndüğünde onu izlemeye kaldığı yerden devam etmeye karar verdi. Ders saati dışında oldukları için Blaise üzerine siyah bir kazak giymişti,altına ise yine siyah bir kot pantolon sanırım siyah en çok Blaise Zabini'de güzeldi.
Teleskobu tutan uzun zarif parmaklarını yüzükler süslüyordu,bir tanesi yılan figürüydü bir diğerinde ise aslan figürü vardı. Ron Weasley'in dudakları keyifle kıvrıldı.
Blaise Zabini ile ilgili olan herşey onu keyiflendiriyordu,onunla ilgili keşfettiği her yeni şey de kendini kaşif gibi hissediyordu. Blaise Zabini keşfedilmesi gereken bir kıtaydı.Eh Ron Weasley ise onu keşfetmeye dünden razı.
"Yıldızları seviyorsun."
Blaise duyduğu ses ile yaptığı işe kısa bir ara verdi.