Merhaba güzellerimmm, umarım bölümü seversinizzz ^^ Lütfen bol bolll yorum yapın aşklarım. İyi okumalar, sizi seviyorum. 💚YAZARIN AĞZINDAN:
Anna, Tom'un dudaklarını dudaklarının üzerinde hissettiğinde bedeninin donduğunu hissetti. Tek bir harekette dahi bulunamıyor, yalnızca kocaman olmuş açık gözleri ile öylece Tom'un kapalı gözlerine bakıyordu. Beyni ise vücudunun aksine durmamıştı, düşünebiliyordu ama yalnızca donmuş, taş gibi olmuş bedenini hareket ettiremiyordu. " Bu olmuş olamaz, değil mi? " diye düşündü Anna, " Dudakları dudaklarımda değil, hayır hayır..." Düşünmeye, bunun bir rüya olduğuna kendine inandırmaya çalıştı Anna. " Evet, bu bir rüya, birazdan uyanacağım evet..." Ama rüya olmadığını, Tom'un dudaklarının dudakları üzerinde hareket edişinde anladı Anna, bu bir rüya değildi ve tam şu an da;
Sevgilisinin ikiz kardeşi tarafından öpülüyordu.
Tom'un dudakları üzerindeki hareket eden dudakları ani bir şimşek etkisi yaratarak Anna'nın kendisine gelmesini sağladı ve Anna iki yanında duran ellerini Tom'un göğsüne bastırarak onu itmeye çalıştı ama bunu bekleyen Tom buna izin vermedi, onun yerine içinde aylardır birikmiş olan hırsla Anna'nın üzerine daha fazla abandı ve Anna'nın kendisinden uzaklaşmaması için Anna'nın yanaklarındaki elini daha da fazla sıkarak Anna'nın dudakları üzerindeki dudaklarını hareket ettirmeye devam etti. Tom daha fazla sinirlendi o an, Anna'nın ona karşılık vermeyeceğini zaten biliyordu ama karşılık vermeyişi onu sinirlendirmişti işte ve bu yüzden daha da sert oldu. Ne bir kaç dakika sonrasını, ne de yarını düşündü ve Anna'nın dudakları arasından çıkan acı dolu inlemeye sebep olacak kadar sert öptü o an Anna'yı.
Anna ise Tom'un dudakları arasından kurtulmak için tırnaklarını Tom'un tişörtünün üzerinden sertçe bastırtarak onu itmeye devam etti ama işe yaramıyordu. Bu Anna'nın o an da gözlerinin dolmasını sağladığında yanağından bir yaş akıp gitti, neden durmuyordu Tom? Neden? Öyle bir sertlikle öpüyordu Tom onu, bunca yaşadığı ve hissettiği acının hıncını alırcasına öpüyordu Anna'yı, Tom'un dişleri de araya girdiğinde Anna kalbinde hissettiği suçluluk duygusuyla açık olan gözlerini kapadı ve dudaklarından kopan boğuk hıçkırık Tom'un dudakları arasında kayboldu.
Tom ise biraz daha Anna'nın üzerine geldiğinde onu öpmeye devam etti ve yanağındaki bir elini Anna'nın beline indirdi, son bir kez daha Anna'yı aynı sertlikle öptüğünde Tom geriye çekildi ve geriye çekildiği ilk an da,Anna Tom'a tokat attı.
Tom'un kafası yana düştüğünde nefes nefese yeri izledi, nefessiz kalana kadar Anna'yı öptüğü için o kadar hızlı nefes alıp veriyordu ki parkta yalnızca ondan bir farkı olmayan Anna ve ikisinin hızlı nefes alışverişleri duyuluyordu. Anna ağlıyordu, yanaklarını ıslatan yaşları elinin tersiyle sildiği an da kafasını çevirip ona bakan Tom'un üzerine yürüdü ve sert ama aynı zaman da hissettiği suçluluk duygusu yüzünden güçsüz olan yumrukları ile Tom'a vurmaya başladı. Bazen göğsüne, bazen yüzüne gelen darbelerle gözlerini yumdu Tom. Zaten bunun olacağını bekliyordu Tom, hazırlıklıydı.
Ve Tom aynı an da hem Anna'nın dudakları ile hayat bulmuşken, hem de Anna'nın kendisine olan nefreti ile ölüyordu. O an da, sanki bir müzik arka planda çalmaya başladı. Tom yalnızca durdu ve Anna'nın kendisine vurmasına, bağırıp çağırmasına izin verdi.
Bunu, kırmadan nasıl söyleyebilirim?
Bunu, ele geçirmeden nasıl söyleyebilirim?
Bunu, sözlere nasıl dökebilirim?
Ruhum fazlasıyla yalnız kalmışken.