Yıllar sonra 15 yaşımda ki hayallerimi gerçekleştirmek için en sonunda gereken parayı toplamış ve bir kaç yere iş başvurusunda bulunup görüşme için bu inanılmaz şehre gelmiştim. Hem de en yakın arkadaşımla beraber ; Duru. Onun gözlerin de hala bu havaalanında olmamıza inanamadığına dair kırıntıları görebiliyordum. O da ben de ağzımız açık şekilde havaalanının güzelliğini incelerken yapılan anonsların hiçbiri beeni kendime getirmeye yetmemişti ki, kolumda ki sancıyla Duruya döndüm. Beni çimdiklemiş miydi o ?
'' Hadi gidip otelimize yerleşelim.Çok açım.'' Haklı olabilirdi, uçakta devamlı uyumuştu ve canı bir şey yemek istememişti. Benimse yemek umrumda değildi ama jetlag tan dolayı başım zonkluyordu. Türkiye ile arasında olan saat farkından buraay sabahın ilk ışıklarında varmıştık. Valizlerimizi aldıktan sonra önceden yaptığımız rezervasyona tekrar göz attık ve bir taksi aramaya başladım. Havaalanın o geniş camdan kapısı açıldığı sırada gözüm yeni doğan güneşe ve harika bir manzara oluşturan etraftaki ağaçlarda takılı kaldı. Gerçekten buradaydık. Küçükken yatağıma yatar ve acaba hangi BTS üyesiyle evleneceğime karar veremezdim. Ama şimdi gerçtekten de buradaydım, konserlerine gidebilir ve onlarla tanışabilirdim. Omzumda hissettiğim acıyla düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Genç bir çocuk bana çarptığı için özür diliyordu. Sorun olmadığını söyleyip biraz uzaktan gelen taksinin önüne çıktım. Taksiciye gideceğimiz yeri söyledikten sonra beraber valizleri yerleştirdik ve arka koltukta hayran hayran bu kendine istemsizce hayran bırakan şehri izlemeye koyuldum. Düzinelerce düşüncemin arasında Duru elimi sıkıca kavradığında otomatiktan başımı onun olduğu tarafa çevirdim ve camın ardında ki beton yığınının tüylerimi diken diken edişine şahit oldum.
Big Hit' in önünden geçiyorduk.
Aynı şekilde Durunun elini sıktığımı fark ettiğim de yavaşça camdan uzaklaşıp gözlerimi taksinin içinde gezdirdim. Hala o 15 yaşındaki kızdım. Bunu inkar edemezdim. Artık sadece kendi yaşamımı devam ettirmem gerekiyordu. Yaşam korkunçtu. Bir noktadan sonra sorumluluklarınız katlanamayacağınız kadar artıyordu ama siz yine de baş etmeye çalışıyordunuz. Biz de şu an aynı durumdaydık. Bir şekilde Güney Kore de çalışma izni almıştık ve aklınıza gelen her yere başvurmuştuk. Öncelikle kendimize bir hayat kurmamız için para kazanmamız gerekiyordu.
>>>>
Dün otele yerleştikten sonra sızıp kalmamın ardından bu sefer gece 4.50 de uyanmıştım. Duru ise hala uyuyordu. Belime gelen saçlarımı toplayıp üzerimdeki yorganı açtım ve vücuduma değen o gece soğuğunu hissettim. Çıplak ayaklarım zemine değdiğinde soğuğu artık iliklerim de hissediyordum ve gram uykumm kalmamıştı. Paytak adımlarla lavaboya gittim ve güne başlamak için elimden geleni yaptım, yüzüme beşinci su çarpışımda bunun yeterli olduğuna karar verip, yüzümü kurulayıp lavabodan çıktım. Bir şişe suyu alıp bir süre camdan dışarı baktığım da içim de bu güne dair garip hisler olduğunu fark ettim. Şu an Seul deydim geleli 24 saat olmamıştı ve ben yerleri öpmeye başlamamıştım.
Her şey fazla sakindi.
Elimde ki yarısını içtiğim suyu masaya bıraktım ve yanında bulunan Durunun bilgisayarını açtım. Bilgisayar açılırken tekrar elime su şişesini aldı ve kafama dikiyordum ki gelen e mail ile donakaldım. Emaile tıklamam asırlar gibi gelen bir süre gibi gelse de yavaşça Big Hitten gelen o e maili açtım. Okuduğum satırları beynim önce ingilizce sonra türkçe yaklaşık elli defa mantık süzgecinden geçirdikten sonra gözlerimi ovuşturdum. Laptopun kafasını yavaşçe eğdim ve bulunduğumuz küçük ama sade düzenlenmiş odada gözlerimi gezdirdim.
Rüya mı görüyordum acaba şu an ?
Elimde tuttuğum şişenin kapak kısmı yüzüme gelecek şekilde tuttum ve şişeyi sıktım. İçinde kalan bütün su yüzümü yalayıp geçtiğinde, çığlığı basmam saniyemi almadı. Hızlıca pcnin başını kaldırdım ve gelen maile bir daha baktım. Bu sırada çığlığımla uyanmış Duru da yorganına sarılı halde yataktan düşşmüş ve buraya gelmeye çabalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST ONE DAY
Fiksi PenggemarDünyanızı küçük sandığınız ama aslında gizemli bir biçimde kendi filminizi yarattığınız benim dünyamı okumak ister misiniz ? Dünyalarımız o kadar küçük ve aynı ki oysa... Derin bir nefes al ve gözlerini kapat. Kendini en iyi halinle bir evin kapısı...