3. Bölüm: "Hercai"

1K 34 11
                                    

3. Bölüm

Taşlıkta kalan cariyeler hasetlerinden bin bir fitne uyduruyorlardı raksa gidenler için. Güniz ise yemek sunarken ortaya atlayıp raks etmeyi bile düşünmüştü ama ikinci bir saygısızlığını Şehzade bile affetmezdi. Hala Mezide Sultan’ın niçin onu seçmediğini düşünüyordu. İçinden bir ses “Oğlunu elinden alacağımı sandı.” Diye düşündü. Zaten amacı da buydu Murad’ın onun olması onun da Murad’ın olması... O düşünceleriyle olan savaşını kaybetmeye yüz tutmuşken Badem ağa Taşlığın kapısında belirdi.

“Güniz Hatun. Meşkhanede sana ihtiyaç var!” Dedi Ağa. Güniz ağanın önüne düştü. Meşhane boştu oysa. Günün bu saatlerinde hep boş olurdu.

“Ağam ben yanlış bir şey yaptı?” Diye sordu Güniz. Badem içinden hem kalbimi söküp aldın hemde çalıp mahremine sakladın ya hercai diye düşündü. Lakin sonra aklını topladı.

“Gülşen Hatun hastalandı. Hasekim de yerine birini seçmemi buyurdu. Bende seni pek severim bilirsin.” Dedi Badem. Güniz gülümseyip boynuna atladı. Badem’in ayakları yerden kesilmişti sanki, her şeyi bu yüzden yapmamış mıydı zaten? Gülşen Hatun’a üç aylığıyla aldığı küpeleri hediye edip karşılığında onun yerine Güniz’i raksa çıkartıyordu. Üstelik bunu Haseki Sultan’ın söylediğini söyledi ona. Külliyen yalandı. Haseki Sultan bilse onu timsahlara yem ederdi lakin şu deli kızın ona bir kereliğine sevgiyle sarılması için değmişti işte.

***

Güniz beyaz göğüslerinin onunla birlikte endamla dans edebilmesi için kendisine küçük vücut hatlarını belli eden bir elbise seçti. Tüm hatunların saçları inci tokalarla süslenmişti. Sırayla hünkarsofasına Şehzade’nin huzuruna çıkmaya başladı hatunlar. En son hatunda yerine alınca müzik başladı. Tüm kızlar adeta Şehzadeyi çıldırtmak için ecel teri döküyorlardı. Bu kızların içinde Güniz de vardı elbet. Şehzadenin bütün dikkatini ona vermesi için her şeyi yapıyordu. Kalçalarını bir o yana bir bu yana savuruyor ellerini bir roman kızıymışçasına kullanıyordu. Bir süre sonra Şehzade de Şarap kırmızısı saçlara daldı.

Bu sırada haremin bir başka tarafında elinde küçük bir sandıkla sinirle Haseki Sultan’ın dairesine yürüyen Şehnaz Sultan vardı. Destursuz içeri girince Mezide Haseki neye uğradığını şaşırdı. Saçlarını tarayan ve aynayı tutan hatunlara dönüp “Çekilebilirsiniz.” Dedi. Ardından ayakta ona tepeden bakıp sinirinin son raddesini zorlayan gelinine baktı.

“Neyin var senin bu terbiyesizlik niye?” Diye sordu bağırarak Mezide Haseki.

“Siz gayet iyi biliyorsunuz Validem!” Dedi Şehnaz.

“Ne yapıp ne yapmayacağımı sana mı soracağım ben!” Dedi Mezide Haseki. Bu sefer sesi taşlığın duvarlarından bile hissedilmişti.

“Lakin yanlış yapıyorsunuz.” Dedi Şehnaz. Elindeki küçük sandığı Validesi yaşındaki kadının güzel ellerine bıraktı.

“Bu aşkı öldürmek için buradaki köleler yetmez kanıtı da bu mektuplardır.” Diye devam etti.

“Sen de onlar gibi bir kölesin Şehnaz. Burnun fazla büyümüş senin.” Dedi Mezide.

“Bizim aşkımızı buradaki hatunlar köreltemez Sultanım. Bu dünya da benim yerimi alabilecek bir başkası yok. Şehzademiz kimseye mor mendil atmayınca bu kanıtlanmış olacak.” Dedi Şehnaz.

“O vakit Eğlenceden sonra edersin laflarını. Lakin ikimizde biliyoruz ki o dairede senden daha genç belki daha güzel ve yeni heyecanlar katacak hatunlar var Şehnaz. Bir kuyumcu mücevherden nasıl anlarsa bende hatunlardan öyle anlarım şimdi dairene git. Bu gün değilse bir başka gün vazgeçilmez olduğunu o güzel aklına sokarız biz.” Dedi Mezide ve sandığı gelinine verip eline tarağını alıp saçlarını taramaya devam etti. Şehnaz ise dairesinde ecel terleri dökmeye başladı.

“Muradım sen bana ihanet etmezsin. Bu yüce aşka leke sürmezsin. Değil mi Aşk-ı Sultanım?” Diye sayıklarken uyuyakaldı.

Bu sırada hünkar sofasında Güniz Mor mendili almış ve Şehzadenin karşısında yere eğiliyordu.

“Bu mendili ben yürekte saklayacak.” Deyip mor mendili göğsünün arasına sıkıştırdı. Bu görüntü karşısında Şehzade, kızın güzel göğüslerine odaklanmış ve ne dediğini tam duyamamıştı. Her ne olursa olsun keyfi yerindeydi.

***

Sabah olunca Güniz erkenden hamama gitti. İlk önce meraklı mor mendili biri aldı mı, aldıysa kim aldı diye bekleyen Mezide Haseki’ye gitti Güniz’in haberi. Ardından da kıskanç Sultan Şehnaz’a. İki kadın da sinirden küplere binmişti. Hamam’dan çıkan Güniz, Mezide Sultan tarafından çağırıldı.

“Sultanım, Beni buyurmuşsunuz.” Dedi Güniz. Sinirden dişlerini sıktığını belli etmek istemezcesine gülümseyen Mezide konuşmaya başladı.

“Söyle bakalım sen raksa nasıl gidebildin?” Dedi. Badem ağa tarafından uyarılmamış olan Güniz de her şeyi bir bir anlattı. Demek Badem. Diye aklından geçirdi Mezide Haseki. Genç kıza daha fazla kızmadı ve tatlı tatlı sohbet edip hazırlanması için hatunu yolladı. Bir geceden ne zarar çıkardı ki? Hem oğlunun uzun süredir Şehnaz dışında baktığı tek hatundu bu.

Güniz zümrüt yeşili bir kaftan seçti. Yine göğüslerini alttan bastıran düz bir dekoltesi vardı elbisenin. Dalgalı şarap kızılı saçlarını açık bıraktı. Bir süre sonra kaideleri hatırlatmak üzere Badem ağa geldi. Lakin ağanın olmayan erkekliği geri geldi sanki. Ağa Allahım sen beni neyle sınıyorsun! Diye isyan etti Güniz’i süzerken. Her şeyi tam kıvamındaydı. Saraya getirdiği küçük kız değil bir hanımefendiydi artık. Lakin sevdiğini Padişah’ın oğlunun koynuna yolluyor olduğunu fark edince somurttu ağa.

“Ne oldu cadı görmüş gibi oldun?” Dedi Güniz bozuk aksanıyla.

“Yok bir şey hatun sana öyle gelmiş.” Dedi Badem mahcup bir tavırla. Ah birde aklından neler geçtiğini bir bilseydi.

“Her şey için teşekkür etmek istiyor ben sana.” Dedi Güniz. “Bu güzel iyilik.” Diye devam etti.

“Aman hatun birini yollayacaktım sen oldun işte.” Deyip kestirip attı Badem. Kız da ona karşılık verdi karşılıklı gülümsediler. Ardından akşama kadar Güniz tüm gelenekleri görenekleri adetleri töreleri yalayıp yuttu. Artık hazırdı yıllardır hasretiyle yandığı Murad’ının cennetine mazhar olmaya.

Hatife ve Cevriye Kalfa onunla birlikte altın yoldan yürüdü. Seza Hatun ise Güniz’in verdiği altın karşılığında altın yola gül suları serpiştirdi Güniz yürürken. Güniz Şehzade’nin dairesine girecekken ağlamaklı oldu. Hatife onu yatıştırmak için konuşmaya başladı.

“İyi geçecek hatun merak etme.” Dedi. Güniz kendini toparladı ve

“Benim için bol dua oku kalfa.” Dedi. Ardından Cevriye kalfaya döndü. “Sende.” Dedi. İkisi de aynı anda okuruz dediler. Güniz derin bir nefes aldı ve tam geldiğini haber vereceklerdi ki birden dairenin kapısı açıldı ve…

Medyadaki Şehzade Murad arkadaşlar. Kara saçlı ve yeşil gözlü birini bulmak biraz zaman aldı.  Şehnaz için de Anita Briem'i düşünüyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz.

Sizce ne olacak?

Sultanın AşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin