Episode one, Kim Taehyung
Ben, Lalisa Manoban. Şu an bulunduğum yer, oldukça sıradan bir yer. Okul kafeteryasındayım. Yanımda oturuyor olan en yakın arkadaşım Jennie bana bir şeyler anlatıyor, benim ise onu dinliyor olduğum tartışılır. Kahvemi yudumluyor, dinlemek için üstün bir çaba sarfediyorum ama nafile. Başaramıyorum. Emin olun, şu an bakıyor olduğum kişi karşınızda olsaydı siz de onu izlemekten başka bir şey yapamazdınız.
O, Kim Taehyung. Çok yakışıklı, çok iyi hissettiriyor, çok kibar, çok eğlenceli, çok anlayışlı ama bunlar benim için geçerli değil. Benim haricimdekilere. Eğer ben, onun ateşiyle yanıyor olan bir kibritsem o da bildiğiniz ateşlerden, yakabileceği bir sürü kibrit var ve yaktığını da önemsemez. Üstelik önemsemesi, benden nefret ediyorken çok zor.
Ben onun için her ne kadar deli oluyorsam, o benim için o kadar uzakta oluyor. Ben onu gördükçe ne kadar sıcaklaşıyorsam, o beni gördükçe o kadar soğuyor. Birbirimize karşı hissettiğimiz şeyler anlaşıldığı gibi fazlasıyla zıt. Bu beni bazen kırıyor, bazen yıpratıyor ve bazen de saatlerce ağlatmaya yetiyor ama yine de benim pes etmeye niyetim yok. Kim Taehyung, benim ona aşık olduğumu anlamalı ve bunun için başka bir seçenek yok.
17.04.2018. ona aşık olduğumu anladığım gün. 01.12.2020. ise benden nefret etmeye başladığı gün, veya benim benden nefret ettiğini anladığım gün. Bitiş tarihinin de yakın olmasını umuyorum çünkü bunun için çok çabalayacağım, benden nefret etmesinin bitiş tarihini yanın tutmak için gerçekten çok çabalayacağım.
Aslında benden neden nefret ettiğini bilseydim işim daha kolay olabilirdi ama bilmiyorum çünkü bana hiç nedenini söylememedi, aslında ben de on nedenini hiç sormadım. Nedeninin ne olduğunu düşünmek tırnaklarımı kemirip bitirmeme neden oluyor olsa da düşünmeden duramıyorum.
"Lisa, beni dinlemiyor musun sen?" Diye soruyu bana yönelten Jennie'ye çevirdim bakışlarımı. Aval aval ona bakıyor, bir şey demiyordum. Ne yaptığımı anlamış olacak ki göz devirdi. "Yine şu çocuğu izliyorsun, değil mi?"
"Belki." Diye mırıldandığımda Taehyung'un olduğu yöne doğru baktı kısaca. Taehyung benim onu izlediğimden haberdar görünmüyordu. Yakın arkadaşlarından birkaç tanesi ile oturup sohbet ediyordu, okul formasıyla bile çok iyi görünüyordu.
"Aklından şu an muhtemelen o karşında durduğunda söyleyemediğin şeyleri söylüyorsun." Dediğinde hiç dert etmeden başımla onayladım. "Çocuğu dikizlemekten vazgeçmeni öneriyorum. Çok belli oluyor, açıkta öküz gibi çocuğu izliyorsun Lisa."
Telaşla ona döndüm, saçlarımı kulaklarımın arkasından çıkarttım ve yüzümü kapatmasını sağladım. "O kadar belli olmuyordu, değil mi?"
"Belli olsa da bir şey olacağını sanmıyorum. Bunu söylemek can sıkıcı ama çocuk senden nefret ediyor." Onun bunu söylemesiyle yüzüm anında düşmüştü. Evet, söylediği şey beni hafiften üzüyordu ama bunu söylemesi lazımdı. En yakın arkadaşım olarak bana dürüst olmalıydı, eğer dürüst olmasaydı neyi yapmamın doğru, neyi yapmamın yanlış olduğunu asla bilemezdim. "Hey... Canını sıkma. Dünyadaki tek erkek o değil ya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
good for you, taelice
Fanfiction"Sana karşı iyi olmayı istemedim. Sen herkese karşı iyi olduğun gibi bana karşı da çok iyiydin ama ben seni her zaman tersledim. Ben sen bana anlatılırken çok terslenmiştim, biraz da bir kişi tarafından olsa bile senin terslenmeni istedim." Kim Tae...