Episode eleven, girlfriend
Jennie ile beraber durmuş, nereye gitmemiz gerektiğini düşünüyorduk. Son durumdaki dörtlü halindeydik, nereye gideceğimize tek biz karar vermemiştik. Daha doğrusu Taehyung ve Yoongi seçmiş gibi duruyordu, biz hâlâ karar verememiştik.
"Kamikaze eğlenceli olur diye düşünüyorum." Dediği zaman kaşlarımı hafiften çatıp işaret ediyor olduğu lunapark aletine baktım. Baktığım an bunun iyi bir düşünce olmadığını anlayabilmiştim. O alete binebileceğimi hiç sanmıyordum, belki yapmak isteyeceğim son şeylerden birisi bile olmayabilirdi. Alet, gondolun üstü kapalı hali gibiydi ve tam üç yüz altmış derece dönüyor olduğunu söyleyebilirdim. Bindiğinizde kendinizi güzel düşüncelerle kandırmanızın veya başka bir yere bakıp sakin kalmanızın bir ihtimali dahi yoktu. O an o adrenalini yaşamak zorundaydınız. Ben bunu yaşamak istediğimi hiç sanmıyordum.
"Ben de hiç öyle olacağını düşünmüyorum Jennie, ya beyin kanaması geçirirsek? Bunu kim karşılayacak?" Diye sorduğumda gereğinden fazla abarttığım için sırıttı.
"Beyin kanaması? Bir lunapark aletinden?"
"Belki kemerimi düzgün takmam ve düşerim. Böylece kafamın üstüne çakılırsam hem birçok yerim kırılabilir, hem de beyin kanaması geçirebilirim." Bunu söylerken o anı gözümün önüne getirdiğim için korkmuştum, sesim korkak korkak çıkıyordu.
"Hm..." diye mırıldanıp bir aletin oraya bakınca gülümsedi. "Bak, birileri daha oraya doğru gidiyor."
Kurduğu cümleyle bakışlarımı oraya yönlendirip hafifçe yutkundum. Taehyung ile zaman geçirmek istiyor olduğum doğruydu ama o alete hiçbir baskı veya hareket beni bindiremezdi. Gerçekten, ölümcül olduğunu bile düşünüyordum. "O zaman ben de onu başka bir şeye bindiririm." Diye mırıldandığımda hafifçe kaşlarını çattı.
"Ney?"
"Diyorum ki, onunla başka bir alete binebilirim."
"Beni burada yalnız bırakmayacaksın herhalde?" Diye sorduğunda hafifçe gülümsedim.
"Yeri'leri bulabilirsen yalnız kalmazsın, hem Yoongi ile çok eğleneceğinize inanıyorum."
"Lisa sakın onunla beni bu alanda tek bırakmayı aklından bile geçirme." Demesiyle Taehyung'un yanına doğru koşmaya başlamam ve arkamdan bıraktığı bağrışları dinlemek yerine gülmem bir oldu. Jennie'yi sinir etmeyi seviyordum. Yalnız kalacağını düşündeydim onu asla bırakmazdım ama biraz ilerimizde patlamış mısır alıyor olan Irene'i görmüştüm. Yalnız kalmayacağını biliyordum.
Taehyung'un yanına geldiğimde hiçbir şey demeden kolundan tutup onu da peşimden ilerletmeye başladım. Bir yanım sen yürek yedin herhalde, diye bağırıyordu. "Lalisa Manoban, ne yapıyorsun?" Diye sorduğunda kaşları hafiften çatıktı. Buna rağmen adımlarını atmaya devam ediyordu. Uzun zaman sonra bu cümleyi duyduğuma seviniyordum çünkü özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
good for you, taelice
Fanfiction"Sana karşı iyi olmayı istemedim. Sen herkese karşı iyi olduğun gibi bana karşı da çok iyiydin ama ben seni her zaman tersledim. Ben sen bana anlatılırken çok terslenmiştim, biraz da bir kişi tarafından olsa bile senin terslenmeni istedim." Kim Tae...