Episode twelve, nothing
Biliyor musun Kim Taehyung? Sen belki de her zaman çok haklıydın ve belki de her zaman ben kafamda kuruntu yaptım. Bana her zaman arkamda olmayacağını söylediğinde bunu o an söylediğin gibi anlamalıydım belki de. Çünkü sen hakısın. Sen hiçbir zaman benim arkamda olmayacaksın, onun arkasında olacaksın. Lalisa Manoban olarak belki de ilk defa aptallığıma kandım ve aptallığımın bana gösterdiği yolda ilerledim. Kim Taehyung'un sevgilisi olduğunu hiçbir zaman bilmiyordum, belki de kimse bilmiyordu. Onun hakkındaki her şey o kadar gizliydi ki, o söylemediği sürece çok zor öğrenebilirdiniz.
Şu an hiçbir şey bildiğim yoktu. Tek bildiğim bundan sonra plan olmadığıydı. Bundan sonra planlar yoktu, bundan sonra çabalar yoktu, bundan sonra tatlı bir aşık olmak da yoktu. Benim onu unutmaktan başka şansım yoktu, unutmak istiyordum ve unutacaktım da. Lunapark meselesinden sonra birkaç gün geçmişti, cuma günündeydik ve Jennie ile beraber kantinde oturuyorduk. İkimizin de bir şey yaptığı yoktu, eğlence konusunda. Ben masanın üstünde duran karma test kitabımdan soru çözüyordum ve o da kahvesini içiyordu, ikimiz de buyduk.
Ne yapmam gerektiği hakkında pek bir fikrim olduğu söylenemezdi. Unutmak istiyordum ama nasıl unutacağımı bilmiyordum. Kim Taehyung ilk aşık olduğum kişi olmakla beraber ilk unutmaya çalışacağım kişi olacaktı, onu unutmak demek koskoca bir lise hatırasını unutmak demekti. Bu konular gerçekten benim için en azından şu anlık çok karışıktı.
Test kitabının kapağını yavaşça kapattıktan sonra hızlıca dosyamın içerisine koyup kalktım. Jennie kalktığımda başını kaldırmış bana bakıyordu. "Nereye?" Diye sorduğunda kısaca etrafa bakındıktan sonra keyifsizlikle cevapladım sorusunu.
"Bahçeye çıkıp hava alacağım."
"Tamam, ben de geleyim." Dedikten sonra bardaktaki kahvesinin son yudumunu da içip benim gibi kalktı hızlıca. Beraber çok bir iletişim kurmadan kafeteryadan çıkıp yürümeye başladık. Çok fazla konuşmak istemediğimi biliyordu, bu yüzden de beni zora sokmak istemiyordu.
Merdivenlere geldiğimiz zaman kalbimin acıdığını hissediyordum. Tam düşeceğim sırada beni tutmuş olduğu an aklıma geldiğinde kalbimdeki kıpraşmaya engel olamıyordum ama zamanla engel olmayı öğrenmem lazımdı. Beni o gün düşmekten kurtarmış olabilirdi ama lunaparka gittiğimiz gün beni kendi elleri ile yere itmişti. Sadece merak ediyordum, madem sevgilisi vardı, neden bana bunu söylememişti?
Farklı bir kısımdan baktığımız zaman ona böyle sinirlenmemin saçma olduğunu biliyordum. Sonuçta ayaklarıma kadar gelip bana ondan hoşlanmamı söylememişti veya beni hiçbir zaman yanına çağırmamıştı, zorda kalmadıkça bana yüz vermemişti. Tüm bu kuruntuları ben yaratmıştım ve en çok da bu kalbimi parçalara ayırıyordu, her şey sadece benim hayallerimin içerisindeki film sahnelerinden ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
good for you, taelice
Fanfiction"Sana karşı iyi olmayı istemedim. Sen herkese karşı iyi olduğun gibi bana karşı da çok iyiydin ama ben seni her zaman tersledim. Ben sen bana anlatılırken çok terslenmiştim, biraz da bir kişi tarafından olsa bile senin terslenmeni istedim." Kim Tae...