Beyaz, yer yer transparan gömleğini üstündekine kıyasla daha kirli beyaz tonlarda olan pantolonunun içine sokan Jaemin aynadaki yansımasına baktı. Narsist değildi lakin en sevdiği aktivite aynada parlayan görüntüsünü izlemekti.
Aynı bir prens gibi hazırlanmıştı bu geceye. 21.yüzyıl prensi... Kabarttığı saçlarının arasına taşlı, özel elmaslarla bezenmiş tokasını takarken bu gün kemer değil, bel zinciri tercih etmişti.
Işıldayan zincir bol gömleğini daha dar hale getiriyor, incecik belini gözler önüne seriyordu. Aradaki kumaş parçasını aldırış etmeden onu arzulayacak sayısız alfanın yayacakları o çelimsiz feromonlarını düşünürken güldü kendi kendine. Kendi türü alfaların kölesi durumda olsa dahi Jaemin hep acırdı alfalara. Aşk omegaları kör etmezdi zira omegalar hayatları boyu birine bağlanacakları bilinçte yetişirdi lakin alfaların omegayı sahiplendikten sonra yaşadığı acizlik komik gelirdi gence.
Üstten dört düğmesini açık bıraktığı gömleği kumral gerdanını iştah açıcı vaziyette gözler önüne seriyor, taktığı incili kolye değerini arttırıyordu.
"Herkes aşağıda Jaemin. Lee şirketi yatırımcıları başlarına toplamadan sende inmelisin."
Arkasını dönüp kapının önünde kendisini izleyen arkadaşına gülümsedi. Jisung her daim üzerine yapışan telaşlı ve sabırsız halleriyle Jaemin'i güldürürdü.
"Emin ol ben aşağıya indiğimde düşmanlarımızın bile gözleri üzerime üşüşecek."
Özgüveni tavandı genç adamın zira biliyordu kendindeki potansiyeli. Görseli kelimelerle anlatılamazdı.
Balo salonunun ortasına açılan inen geniş merdivenlerde zarif adımlarla iner iken gözleri kalabalığın arasından sivrilip burnuna dolan tanıdık kokunun sahibini aradı.
"Bay Na," Önünde nezaketen eğilen alfaya baktı Jaemin. Tanımıyordu bile onu, zaten ilgisini de çekmemişti. Ama yine nezaketen selam vermiş, yüzüne sahte gülümsemesini takınmıştı.
"Sizi görmek ne güzel."
"Sizleri de öyle Bay Kim."
Havadan sudan başlayan muhabbet iş sohbeti olarak derinleşirken karşısındaki adamın vasıfsızlığından sıkılan yaramaz omeganın bakışları nihayet Jeno'yu bulmuş, gördükleri karşısında donup kalmıştı.
Simsiyah saçları iki yana ayrılan genç alfa gömleğine kadar siyah takım elbisesi, kulağındaki yeni yaptırdığı kıkırdak deliğinden asılan zincirli küpesi, gözünün hemen altına yerleştirdiği bir kaç parlak taş ile inanılmaz görünüyordu.
O arsızca ve beyninde dönen şevk dolu düşüncelerle alfayı incelerken yaydığı feromonlardan bir haberdi. Öyle ki çevresindeki çoğu kişinin bakışları eşliğinde Jeno'da dönmüştü ona karşın. Ona daha önceden sahip olmuş olmak ihtirasını arttırıyordu Jaemin'in çünkü ona önceden sahip olmuştu, yalnızca bir kere. Bu haksızlıktı.
"Hyung bunu denemelisin."
Girdikleri ortamları ve statülerini bazen unutuyordu Jisung. Öz abisi gibi gördüğüm Jaemin ile arasına mesafe koymak zor olduğu gibi bazen 'Efendim' demeyi de unutuyordu.
"Neymiş o?"
"Kanada'dan gelme, beyaz şarap."
Jisung'un uzattığı bardağı kavrarken küçüğünün koluna girmesine izin verdi. Beta bu samimiyeti arttırıp daha yakın dururken Jeno'nun bakışları omega için hazzı doruklara çıkarıyordu.
Kendisine ait olmayan omegaya başkasının dokunduğunu görmek oldukça öfkelenirmişti Jeno'yu. Dişlerini birbirine bastırırken yumruğunu sıkmış, gözlerinin Siyaha bürünmesine engel olamamıştı. Üstelik henüz omeganın tam halini bile aralarındaki insanlar sebebiyle görememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's play a game | Nomin
FanfictionBir kaç kural ve yasak... Baş döndürücü bir zevk... Eğlenceli ama kirli bir oyun... Ve kural tanımayan, tehlikeli bir adam... "Madem anlaşamıyoruz, o zaman seninle bir oyun oynayalım Na Jaemin." Cholog & Geomjeong | Nomin Lee Jeno × Na Jaemin Omegav...