"O gece benimle hiç tanışmamayı diledin ya omega, burada seninle yeniden oyunlar oynayacağız ve sen o geceye dönüp benim omegam olmak için yalvaracak hale geleceksin. Şimdi sana kuralları ve oyunları anlatacağım. Hazır mısın Jaemin?"
Başımı iki yana salladım hızla, o oyunlar öyle bir plana oturtulmuş olmalıydı ki kazanma ihtimalim yoktu bile. Kesinlikle sonu benim için iyi değildi ve ben şimdiden biliyordum kaybedeceğimi.
Lee Jeno ile yeni bir oyun oynamak mı?
"Hayır hayır hayır, o kadar da kafayı yemedim henüz."
Bileğimdeki elinin sıcaklığı yavaş yavaş geçerken rahat bir nefes verdim, onunla asla oyun oynamak gibi bir hata yapmazdım. Kaybedeceğimi bile bile girmezdim bir oyuna, bütün planımı yapar, kazanma ihtimalime göre karar verirdim.
Lakin Jeno'nun bakışları, bana bakarken kıvrılan dudakları ve yaydığı feramonu ile oyuna katılmama gibi bir şansım yoktu.
"Nasıl bir oyun bu?"
Jeno sorumla daha fazla gülümserken karşımdaki boş alana hızlıca oturmuş, bakışlarını utanmadan üzerimde yeniden gezdirdikten sonra konuşmaya başlamıştı.
"İlk oyunumuzla biraz benzer, ama bu seferki oyunumuzun puanlama sistemi var."
"Ne-"
"Sözümü kesme Jaemin, sadece bir kez anlatacağım ve oyunu iyi anlamazsan hata yaparsın, hatalarının bedelini de ödemek zorunda kalırsın. Bu yüzden sessizce anlatacaklarımı dinle."
Sözlerine devam edeceği esnada bakışları yeniden kırmızıya boyanan bileklerimi bulduğunda ayağa kalktı. Adımları geldiği yöne dönerken yine o gıcırtılı merdiven sesi duyuldu.
Gidişini fırsat bilip derince soluklandım. Lakin aldığım nefes yine takıldı boğazıma, keza yutkundukça büyüyen bir yumru vardı. Korkularımla besleniyor, beni nefessiz bırakıyordu. Bırakmayacaktı yakamı, ellerim gevşeyecek derken daha sıkı zincirler saracaktı bedenime. Nefesi her daim şah damarımın üzerinde atarken ben çaresizce başımı eğecek, eğlencesine ortak olacaktım. Yalnızca feromonları bile dizilerimi önünde çökmeye zorlarken ufak dokunuşları her şeyimle kendimi ona sunmam için fazla güçlüydü. Irkımın bana verdiği berbat özelliklerden biriydi işte bu, omeganın nefret etse dahi alfasının önünde başını eğmesi kaçınılmazdı.
Tanıştığımız ilk günden anlamıştım onun diğerlerine benzemediğini. Hiç kimse onun kadar arzularına bağlı yaşamıyordu. Lee Jeno istiyor ve alıyordu ki bu benim için tehlike çanlarını her ayin saati çalıyordu lakin ben kulaklarımı tıkayıp teninin tenime karışmasına izin veriyor, günahına keyifle ortak oluyordum. Kokusu kokuma karıştıkça arttı tehlike ve alalede farkındaydım ancak kaçamıyordum ondan aksine daha fazla çekiliyordum. Şimdi bulunduğum bu durum tümüyle benim eserimdi. Alfa defalarca beni bakışlarıyla uyarsa da ona adımlamaya devam eden benim eserim...
Harelerim yeniden gıcırtılı merdivene dönerken elinde ilk yardım çantası ile hızla bana yaklaşan alfa alayla gülümsetti yüzümü. Güya kıyamıyordu bana, şimdi saracaktı yaralarımı lakin avcının avına açtığı yaraları kendi sardığı nerede görülmüştü..?
"Burası yeterince steril bir ortam değil, sarmazsak mikrop kaparsın."
"Fazla düşünüyorsun beni, bu kadar yorma kendini."
Tıslayarak konuşmam onda yalnızca göz devirme etkisi oluştururken cebinden çıkarttığı anahtar ile bağlı olan bir bileğimi çözdü. Kemikli parmakları tepki vermemi engellemek istercesine sıkıyordu bileğimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's play a game | Nomin
FanfictionBir kaç kural ve yasak... Baş döndürücü bir zevk... Eğlenceli ama kirli bir oyun... Ve kural tanımayan, tehlikeli bir adam... "Madem anlaşamıyoruz, o zaman seninle bir oyun oynayalım Na Jaemin." Cholog & Geomjeong | Nomin Lee Jeno × Na Jaemin Omegav...