'ep.13: escape'

1.8K 194 89
                                    

Göz yaşlarıma hakim olmayı henüz yeni başarmışken çıplak ayaklarımın yoğun acıya boğulduğu o ana kadar nasıl göründüğümün farkında değildim.

Üzerimde incecik bir tişört, altımda şortum ve çıplak ayaklarımla haşin damlalarını üzerime savuran yağmurun altında yürüyordum. Ne kadar olmuştu, o evden ne kadar uzaklaşmıştım meçhuldü lakin ardımda dönüp baktığımda harelerim korkuyla çıktığım o eve rastlamıyordu.Ve sanırım ben kaybolmuştum.

Sinirlerim gerginlik düzeyini artırırken yere çöktüm. Kafayı yiyecektim, başından beri yalnızca oynuyor diye düşündüğüm adamın tek derdi bana sahip olmaktı. Ben güzel vakit geçirdiğimizi düşündüğüm süreçte o gözlerini boynuma dikmiş, dişlerini geçireceği yeri arıyordu belki de...

Başımı ellerimin arasına alıp sakin olabilmek için kendime temkinlerde bulunmaya başladım. Göz yaşlarım yağmur damlalarına karışıyor, ellerim titriyordu.

"Daha ne kadar kaçacaksın?"

Kulaklarıma dolan kalın ses ile irkildim. Mecali kalmayan bacaklarım güçlükle dikleşirken sesin geldiği yöne döndüm. Siyah arabasını kenara çekmiş, kalçasını bir süre önce üzerinde seviştiğimizi anımsadığım kaputa yaslamıştı.

"Senden uzaklaşmaya çalışıyorum! Nasıl bu kadar gurursuz olabilirsin Jeno?! Seni istemediğimi ne zaman anlayacaksın?!"

Yorgunluktan tiz çıkan sesime ve ağrıyan boğazıma aldırış etmeden bağırmaya devam ediyor oluşum onda tek mimik dahi oynatmıyor, bana doğru yönelen adımlarını yavaşlatmıyordu.

"Yaklaşma! "

Zemin suyuna sızan kanım ayaklarıma batan cam kırıklıklarını fark etmeme sebep olmuş ancak şuan bunun en önemsiz detay olduğuna karar vermiştim. Yalnızca geri adımlıyor, çaresizce ondan kaçmaya çalışıyordum.

"Lütfen gelme!"

Evet, korkuyordum. Hayatım, bu güne değin koruduğum kendime olan saygım tamamen onun iki dudağı arasına bağlanmıştı. Feromonlarını yayıp beni düşürmek ve dişlerini tenime saplayarak onun omegası olmamı sağlaması çok kolay olacaktı onun için.

Kemikli parmakları yavaşça kollarımı sardı. İşte şimdi kollarındaydım, kaçma çabalarım boşunaydı...

"Benden korkma Jaemin, seni ikna etmeden bunu yapmayacağım."

Sakinleştirme çabasına ek yumuşak tonlaması içimde korkuyla saklanan kurduma etki etmiyor, göz yaşlarımın akışını hızlandırıyordu.

"İstemiyorum!"

"İsteyeceksin."

Başını döndüren o güzel simasında tüylerimi ürpertecek türden bir tebessüm belirdi. Tamamen çaresizim karşısında.

"Beni zorla senin yapamazsın!"

Ellerimi var gücümle göğsüne vuruyor, bir yandan da hıçkırıklarımı duymasına izin veriyordum. Soluduğum nefes ciğerlerime ulaşamazken iç çekiyor, boş bakışların hakim olduğu harelerine yalvarırcasına bakıyordum.

"Yalvarırım Jeno. İstemediğim biriyle olmaz. Be-ben...ölürüm"

Kollarımı sıkan elleri gevşedi. Buğuluydu gözleri, ıslanan yanakları yağmurdan mıydı bilinmez lakin saniyeler önce özgüvenin siyaha boyadığı gözleri hüzne davetiye çıkarmış, acıyla sönüyordu.

"Beni bu kadar mı istemiyorsun Jaemin?"

Başımı salladım yalnızca. İstemediğim o değildi, mesele ona özel de değildi. Ben sadece hayatını bir alfa boyundurluğu altında geçirmek istemiyordum.

Let's play a game | NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin