Oturduğum yerde bir süre gözlerimi kapatarak dinlendim. Kulağıma dolan mırıltı sesleriyle büyük bir merakla gözlerimi açarak ona baktım.
Sayıklıyordu.
Bu durum şaşırmama neden oldu.
Ama ne dediğini anlayamayordum. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı. Gözlerimi yüzünde gezdirdim. Terlemişti.
Bu kadar terlemesi normal miydi? Kaşlarımı çatarak ayağa kalkıp ona doğru adımladım. Eğilerek dudaklarımı alnına bastıracakken yaptığım şeyi bir anda algılamam gözlerimi açarak geri çekildim. Ne yapıyordum ben? Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp tekrar ona baktım. Elimi alnına yasladığımda tenime geçen sıcaklıkla çatık olan kaşlarım havalandı. Gözüme takılan kırmızılıkla bakışlarım karnına düştü. Elini karnın üzerine bastırmıştı. Elimi eline koyarak karnının üzerinden çektim. Tenime değen teniyle garip hissederken bunu aldırış etmedim. Ne yapacağımı bilemedim.Adımlarımı çıkışa doğru yönlendirdim. En iyisi buydu.
"Bakar mısınız? Patronunuzun durumu iyi değil. Yaralı kendisi." Adamlardan biri telaşla içeri girerken ben de onu takip ettim.
"Müdahile yapmayacak mısınız? Kanaması var. Acil bir doktor getirseniz iyi olur." Boş bakışlarını bana döndürdü.
"Şu an bir doktor bulmamız çok zor. Özel doktorumuz kovuldu." Dediğinde gergince güldüm. Neden geriliyorum ki? Bana ne? Bu adam ölürse kurtulurum ya da bu adamların elinde kalırdım ve sonum hiç belli olmazdı.
Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak gözlerimi onda gezdirdim. Acilen müdahile edilmesi gerekti.
"O zaman konuşmayı kes ve bana acil yardım çantası falan bul getir bana." Adam bana dönerek şaşkınca baktı. Başımı 'ne var?' derecesinde salladı.
"Hadisene!"Yapabilirdim. Bunun için bir sürü ders almıştım. Gecemi gündüzüme katıp bunun için çalışmıştım. Korkaklık edemezdim.
"Hadi Jennie. Yapabilirsin." Kendi kendime fısıldadım. Onu yattığı yerden dikleştirerek ceketini çıkardım.
"Anne." Mırıltı şeklinde ağzından çıkan sözcük duraksamama sebep olmuştu. Takılmadan elimi gömleğine yönlendirdim. Düğümelerini tektek çözerken gözüme takılan yaralarla ağzım açıldı. Galiba Kim Vante hem ruhen hem de bedenen yaralı biriydi. Düğmelerini çözerek koltuğa yatırdım. Adamın getirdiği acil yardım çantasını alarak çantayı açıp yanına oturdum. Dikişleri patılamıştı. Patlayan dikişlerini tekrar dikerek yarasını temizledim. Onu koltukta koyarak yukarı kata çıktım. Odaları gezerek bir ihtimal onun odasını bulmayı diledim. Çünkü burası eski bir yerdi. Onun burda yaşadığını sanmıyorum. Girdiğim odada kiyafet dolabına ilerileyip kapılarını açtım. Bulduğum tişörtle dudaklarım kıvrıldı.
*******
Siyah saçlarını elimle iterek sıktığım bezi alnına koydum. Bulduğum tişörtü üzerine giyindirmiştim. Düşen ateşiyle rahatlarken kendimi L şeklindeki koltuğun diğer yanına atarak nefesimi dışarı verdim. Az önce beni yanında zorla tutan 'hatta kaçıran bile diyebiliriz buna' adamı yaşatmak için elimden geleni yapmıştım. Yaptığımın ne kadar doğru ya da yanlış olduğunu bilmiyordum ama doktor olmak için çabalarken gözümün önünde birinin ölmesine izin veremezdim galiba.
Gözlerimi sabahtan beri sürekli annesinin ismini sayıklıyan adamda gezdirdim. Nedensizce gözlerim doluyordu. Annemden sevgi gören birisi olmadığım için bu konuda hassastım. Dolan gözlerimi kırpıştırırken bir anda dayanamadım ve ayağa kalktım.Koltukta boş kalan yere oturdum. Elini elimin arasına alıp saçlarını okşayarak onu sakinleştirmek istedim. Neden? Bilmiyorum.
Yavaşça sakinleşirken çatık olan kaşları gevşedi. Elimi çekmek isterken elimi sıkıca tutmaya devam etti. Koltuktan inerek yere oturdum ve başımı koltuğa yasladım. Niyetim sadece gözlerimi dinlendirmekti ama ben çoktan uyuya kalmıştım.