Bir insanın hevesi nasıl kırılılır o adam onu bana göstermişti. İçimde kaçabileceğime dair olan bütün umudumu onun yüzünden kaybetmiştim. Ama yine de denemekten zarar gelmez. Beni buraya hapis edipte ne yapacak? Turşumu mu koyacak?
Elbet benden bıktığı zaman gelecek ve beni bırakacak.O günün üzerinden dört gün geçmişti. Vante'nin terslediği kızı o günden sonra görmemişti. Zaten o kız şu an depresyondadır. Kızı dövmekten beter etmişti.
"Daha kaç kez sessiz olmanı söyleyeceğim!" Dedi kızgın bir ses tonuyla Vante. Bu duruma karşı onu görmemezlikten gelerek elimdeki kaşar peynirini ramenin üzerine rendeledim. Sıkıldığım için kendime yemek yapmak için mutfağa girmiştim. Yemek yapmaya devam ederken kendimce bir şarkıyı mırıldanıyordum. Bu yüzden salonda dosyalara bakan Vante bir kaç kez sessiz olmamı söylemişti ama onu umursamamıştım. Kaç gündür zaten yoktu şimdi neden burda bilmiyorum.
Üzerimdeki önlüğü çıkararak aldığım yere geri koymuştum. Hazırladığım iki tabak bibimbapı ve rameni tezgaha koyduktan sonra kimchi tabağınıda tezgaha koyarak tabureye oturup ona baktım.
Kaşları sürekli çatılıydı. Yüzünde sürekli yüzünü terk etmeyen ciddi bir ifade vardı. Konuşmazdı ama konuştuğu zaman da kısa ve öz konuşurdu. Bir kaç günde onu gözlemleyerek öğrendiğim tek şey bunlardı ve bir de gıcık oluşu. Onun dışında bir şey yoktu. Şimdi insanlık yapmaya çalışacağım.
Oturduğum yerden dikleşerek nefesimi dışarı verdim. Saçlarımı geriye atarak ellerimi önümde birleştirdim. Yok böyle olmaz. Ayağa kalkarak salona doğru adımladım. Adımlarımı onun keserek ellerimi arkamda birleştirdim. Başını kaldırarak çatık olan kaşlarıyla bana baktı ve bakışlarını tekrar elindeki dosyaya çevirdi.
"Yemek yaptım sende..." sözümü keserek "Yemeyeceğim." Demişti. Tek kelime vesselam. Ağzım açık,yüzümdeki anlamsız ifadeyle ona bakarken sesi tekrar kulaklarım dolmuştu.
"Başımda dikilmeyi kes ve yerine geç."
"Yeme!İsabet olur!Dolaba koyar sonra yerim." Arkamı dönüp ayaklarımı vura vura mutfağa geri dönerek tabureye oturup yemeğimi yedim. İyilik yaramıyor. Hem bana ne?
BANA NE?
Tezgahın üzerini toplayarak bulaşıkları makineye dizdim. Tezgahın üzerindeki bibimbap tabağını alarak üzerine bir tabak geçirip buz dolabına koydum.
Artık bu evde tıkılı kalmak gerçekten sıkmıştı. Bir an önce onunla konuşmalıydım. Beni takacağını sanmıyorum ama yine de konuşmakla bir şey kaybetmem. Bu yıl son senemdi ve iki hafta sonra sınavlar başlıyordu. Sorunsuz mezun olabilirsem fazla iyi olacak. Düşüncelerimden sıyrılarak salona gitmek için haraketlendim. Önünde durarak ellerimi arkamda birleştirdim. Hadi bakalım...
"Konuşabilir miyiz?" Dedim sakin bir ses tonuyla. Sesim oldukça sakin ve yatıştırıcıydı. Niyetim onu sinirlendirmeden sakin bir konuşma yapmaktı. Ama ondan gelen yanıtla sakinliğim tozla buz olmuştu.
"Vaktim yok." Ellerim yumruk şeklini alırken dişlerimi sıktım. Her an onun üzerine atlayıp onu dövebilirdim. Gücüm onun gücü karşısında ufacık kalsa bile pataklabilirim. Masanın üzerindeki vazoyu alarak onun arkasındakı duvara fırlatmıştım. Vazonun parçaları etrafta saçıldı.
Kıpırdamadı.
Yüzünde tek bir mimik bile değişmedi .Oturuşunu bozmadan başını kaldırıp bana baktı. Bakışları fazla korkutucuydu. Gözlerinden ateş çıkıyordu. Galiba bu sefer ileri gitmiştim. Bileğimden çekilmemle kendimi koltukta bulmuştum. Sırtım koltukla kavuşurken üzerimde yerini aldı. Şakağıma dayanan silahla yutkundum. Kalbim korkuyla atarken inip kalkan göğüs kafesim onun göğüsüne temas ediyordu. Az önce ki cesaretim nereye kaybolmuştu?
"Eğer ki bir daha sınırlarımı aşacak bir şey yaparsan..." Elindeki silahı daha çok şakağıma bastırdı. "...bu kadar sakin kalmam ve gerekeni yaparım." Sesi fazlasıyla sertti. İnsanı donduracak bir soğukluktaydı. Verdiği nefes dudaklarıma çarpıyordu. Silahta olan bakışlarımı çekip onun gözlerinin içine baktım.
"Ya şimdi?" Dedim gözlerimi gözlerine dikerek. Kaşları daha da çatıldı.
"Şimdi gerekeni yapabilir misin?"
"Amacın ne?" Sesi fazlasıyla sorgulayıcı çıkmıştı. Sorusuna cevap istiyordu. Bu konuda fazla istekli duruyordu ya da ben öyle sanıyordum.
Ellerimi onu göğüs kafesine bastırarak üzerimden ittim. Koltuktan kalkarak bir kenara oturdum. Dirseklerimi dizlerime yaslayıp ellerimi birleştirdim.
"Bu soruyu benim sormam bence daha uygun olur." Odadakı sessizlik devam etti bir süre. Kuruyan dudaklarımı ıslattım.
"Beni burda tutmanız size ne kazandıracak bilmiyorum. Ama bana bir şey kazandırmayacak. Şu an bir üniversitede okuyorum ve bu yıl son senem. Mezun olmama az kaldı. İki haftaya sınavlarım başlayacak. Ben bu üniversiteyi çok zor kazandım ve şu an böyle saçmalıklar yüzünden yıllardır verdiğim emeği çöpe atamam. " Elindeki silahı sehpanın üzerine fırlattı. Arkasına yaslandı ve sessiliğe gömüldü. Sessizce oflayarak yüzümü sıvazladım. Galiba boşunaydı bunca tantana. O yine bildiğini yapmaya devam edecekti. Benimse ne yapacağım hakkında en ufak bir bir fikrim dahi yoktu. Ayaklarımda terlikleri çıkarıp bacaklarımı kendime çekip arkama yaslandım. Uyku gözlerimi esir alırken gözlerim yavaşça kapandı.
********
Sıcaklığın verdiği mayışımayla gerindim. Gözlerimi hiç açmak istemiyordum. Sabaha kadar uyuyarak sorunlardan kaçabilirdim ama bir süreliğine. Üzerimdeki battaniyeye boynuma kadar çekerek yüzümü yastığa bastırdım. Kaçan uykumla nefesimi bıkkınca dışarıya verdim ve gözlerimi açtım. Akşam olmuştu bu yüzden içerisi karanlıktı. Her zaman ki gibi içeriyi bir abajur ve şömine aydınlatıyordu. Yattığım yerden kalkıp saçlarımı geriye atıp gözlerimi ovaladım.
Onu gördüm. Koltukta yüz üstü uzanmış yatıyordu. Yüzü bana doğru dönüktü. Yüzünde rahat bir ifade vardı. Uyannıkken hep çatık olan kaşları şimdi düz bir çizgi halindeydi. Çözülmesi zor birisin Kim Vante.
Ayağa kalkarak üzerimdeki battaniyeyi onu üzerine serdim ve şömineye doğru ileriledim. Yerdeki pufun üzerine oturup bir süre yanan ateşi izledim. Bir süre sonra izlendiğimi hissettim. Ayağa kalkarak arkamı döndüm. Yattığı yerde şimdi oturmuş bana bakıyordu istisnasız. Koltuğa oturdum ve ona döndüm. Çünkü konuşacak gibi bir hali vardı. Sesinin kulaklarıma dolmasıyla tahminim doğru çıktı.
"Kitapların ve eşyaların buraya getirildi, odana koyuldu. Sınavına burda hazırlan. Sınavının hepsine gireceksin. Bilgisayarın..." Diyerek sehpanın kendisine ait olan çekmecesini açıp içinden bilgisayarımı çıkardığında dudaklarım yana doğru kıvrıldı. Oturduğum yerde dikleştir. Bilgisayarı bana uzatmadan önce konuştu. "Bilgisayar benim tarafımdan takip ediliyor. Yapacağın en ufak bir hatayla verdiğim her şeyi verdiğim gibi geri alırım ve bunlada kalmam."
"Söz veriyorum bir şey yapmayacağım. Mezun olmam lazım. Siz de ne yaparsanız yapın."
Şimdilik...
Mezun olduktan sonra her şey yapabilirim.
"Ne zamana kadar beni burda tutucaksınız?" Çok mantıklı bir soruydu ama mantıklı bir cevap alacağımı sanmıyorum. Şimdi saçma bir şekilde kesip atacak. Hadi Vante yanılt beni.
"Zamanı geldiğinde gideceksin." Dediğinde aklımdan tek şey geçti.
Amaç???
Merhaba:)
Şimdilik hassas ve yavaş ileriyorum. İlerileyen zamanlarda bildiğiniz gibi bölümler uzun olacak.
Yorumlarını bekliyorum:)
Seviliyorsunuz<3