Merhaba:)
Instagramdan başlattığım geri sayımın bitmesine 3 saat vardı ama o saatte serum taktırmaya gideceğim için atayım dedim.
Güzel bir bölüm sizi bekliyor.
İyi okumalar...
3500 kelime.Oy sınırı:100
Yorum sınırı:150.................
"Evet, yanlış duymadınız gerçekler. Sevgili kardeşim Vante'nin anlatmayacağını bildiğim için ben anlatayım dedim. Yanılmıyorum değil mi? Sizlere anlatmamış. Bu arada sevgili kardeşim sesimi kapatmaya çalışma çünkü kapatamayacaksan." Kulağına dolan ses Vante'yi oldukça sinirlendirmeye yetiyordu. Hayatına gireli ne kadar olmuştu ki ondan nefret ediyordu resmen. Sinirle gülerek yüzünü sıvazladı eli ayağı titriyordu. Adamın sesini duymak bile istemiyordu. Cihazı kırmak istedi bir an. Hatta kırmak için ireli atılacağı sırada eline sarılan parmaklarla olduğu yerde kaldı. Bakışları yanında duran kadına kaydı. Jennie başını hafifçe iki yana sallayarak yapmaması için itiraz etti. Belkide böylesi daha iyi olacaktır diye düşündü Vante. Artık bir şeyleri içinde tutmaktan yorulmuştu. Onların bir kaçını serbest bıraksa kalbindeki ağırlık hafifler miydi?
Jennie elini geri kulakları gelen sese doğru odaklandı.
"Vante'yi ben kaçırdım millet." Dedi Namjoon ve ardından tınısında zevk aldığı belli olan bir kahkaha sesi doldu kulaklara.
"Ne yalan söyleyeyim çok eğlendim. Park Jimin ve ekibi onu bulmasaydı kesinlikle bir süre sonra onun cansız bedenini onların önüne atacaktım. Biraz fazla eğlenmiş olabiliriz. Ama sorun yok millet. Adı üzerinde eğelence." Jennie'nin duyduykları tüylerini diken diken etmişti. Gerçekten biraz daha geç kalınsaydı o ölebilirdi. Bunun düşüncesi bile Jennie'nin titremesine neden olmuştu.
"Ama Kim Vante bunu haketti. Onun yüzünden benim çocukluğum mahvoldu. Babam onun yüzünden bana minnacık sevgi bile göstermedi. Kim Vante kim mi? Kim Vante sandığımızdanda aciz birisi. Gerçekten. Aslında onun kim oluşunu ben ona öğrettim sayılır. Kim Rosé eminim dinliyorsundur." Derken Rosé'nin büyümüş korku dolu gözleri sese odaklandı.
"Abinin aslında üvey abin olduğunu anlatmak istiyorum küçük prenses." Odadakı herkes şaşkınlıkla sesi dinlerken Vante'nin gözleri usulca kapanıp açıldı.
"Sevgili annen Kim Rosé benim babamla yani senin amcanla yatıyordu. Yasak aşk yaşıyordular. Kim Vante o yasak aşkın meyvesi. Anneniz yüzünden annem ve ben çok şey çektik. Benim çocukluğumun bedelini aslında hep ödediniz ama bana yetmez. Aslında bana komik gelen ne biliyor musunuz?" Dedi Namjoon ve bir kahkaha attı.
"Her şeye rağmen yasak ilişikinden olan çocuğu dünyaya getir sonrada onu ortada bırak git. Cidden acizsiniz. Anneniz tam bir orospu. Şimdilik bu kadar yeter daha fazla bir şey anlatırsam kaldıramazsınız. Bu arada Park Jimin aşkınızı kutlarım. Kim Vante'ye rağmen hiç bırakmadın, şaşırttın."
Jimin sinirle saçlarını sağ eliyle geriye atarak kuruyan dudaklarını ıslattı.
"Sevgili kardeşim görüşürüz."
Namjoon'un sesinin bir anda kesilmesiyle odayı sessizlik bürüdü kim ne diyeceğini bilemezken Vante bu ortamdan kaçıp gitmek istiyordu. Yumruklarını sıkarak alt dudağını dişlerinin arasına aldı gergince hızlıca arkasını dönüp çıkışa doğru ilerlerken salonun girişindeki Jungkook'la göz göze geldi. Hiçbir şey söylemeden onunda yanından geçip gitti. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Bu evde durmak kesinlikle ona iyi gelmiyordu. Ama herkes onu bu evde tutmak için bir olmuştu sanki. Evin kapısını açarak dışarı çıktı. Hızlıca adımları onu evden uzaklaştırırken elbette üzerinde olan bakışların farkındaydı. Hatta onu durdurmaya çalışmaları hiçte gecikmedi.