Yüzüne fırlatılan suya vücudu hafif tepki verirken zorlukla gözlerini açmaya çalıştı Vante. Gözlerini etrafı bulanık görürken hafifçe gözlerini kapatıp sıktı. Vücudu aldığı darbeler yüzünden sızlasada acısını dışarıya vurmadı. Dişlerini sıkarak netleşen bakışlarını karşısında sırıtarak ona bakan adama dikti.
"Bu görüntü beni çok mutlu ediyor Kim." Adamın psikopatlık andıran gülüşü odayı doldururken iki yandan kolları yukarından sallanan zincirlere bağlı olan Vante'ye baktı. Vante'nin vücuduna yerleştirdiği izleri zevkle izlerken burnunun ucundakı gözlüğü gözlerine doğru itti. Vante'nin hâlâ direnmesi onu sinirlendirse bile sessizce acı çekişi bile sakinleşmesine yetiyordu. Ellerini bir birine çarparak Vante'ye doğru adımladı. Yumruk yaptığı elini tereddüt bile etmeden Vante'nin karın boşluğunu geçirdi. Acıdan Vante'nin yüzü ekşirken öksürdü.
"Ha şöyle tepki ver azıcık. Tepkisiz kalarak beni endişelendiyorsun Kim." Dedi alaycı bir şekilde. Vante'nin alayca gülerek ona karşılık verirken mırıldandı.
"Attığın her adım sana ölümünü yakınlaştırıyor Namjoon." Vante'nin söylediğiyle Namjoon'un gülüşü yüzünde donup kalırken Vante'nin karın boşluğuna bir yumruk daha geçirdi.
"Çaresiz birisine göre fazla cesaretlisin. Her zaman ki gibi saçmalıyorsun. Boşsun yani. O yüzden Edebiyat yapmayı kes!"
"Ne yaparsan yap yokluğum kısa sürede ortaya çıkacak. Beni yurt dışındaymışım gibi göstermen imkansız çünkü bu bir başa benim talimatımla gerçekleşen bir şey." Dedi Vante zevkle. Kendisi ne kadar sıkışırsa karşısındakınıda o kadar sıkıştırırdı.
"Kulaklarımız fazla iti galiba. Buna karşı bir şey mi yapsak?" Diye sordu kendi kendine. Vante öldürücü bakışlarıyla ona baktı. Burda ölüp gitseydi emindi ki bir çok kişi mutlu olacaktı. Ölmek onun için sorun değildi.
"Kim Namjoon beni canımla tehtid edemezsin bu benim umrumda olmaz. Eğer beni öldürmek istiyorsan çek vur beni."
"Hmm düşüneyim o zaman ben azıcık." Sürekli 'azıcık' diyerek Vante'nin sinirlerini bozmayı başarıyordu.
"Ya kız kardeşin?" Diye sordu Namjoon düşünür gibi yapıp. Vante'nin bakışları anında donup kalırken Namjoon'un kahkası doldu kulaklarına.
"Tamam Vante korka bu kadar. Seni azıcık korkutmak istedim o kadar." Vante gözlerini kapatıp yavaşça nefesini dışarıya verdi.
"Tamam yeter bu kadar dinlendiğin devam edelim." Namjoon adamlarına talimat verip içeriye sokmuştu. Odadan arkasını dönüp çıkarken ara sıra kulağına dolan öksürük sesleri onu gülümsetti. Bu Vante'nin belli etmemeye çalıştığı acısının gösterişiydi.
*********
"Şu an bu yaptığımız çok garip ve aşırı saçma!" Diye konuştu Jungkook sinirle sıktığı dişlerinin arasında. Şu an Park Jimin'in evinde onun masasında oturmuşlardı. Masanın başında Jimin etrafında Jennie, Hoseok, Rosé ve Jungkook oturmuştu. Jungkook bir yandan durumu algılamaya çalışırken bir yandanda söyleniyordu. Artık yaşama garantisi bile kalmamıştı Vante çıktığı yerden vurur diye düşünüyordu.
"Vante bu masanın başına toplananları bir arada görseydi her halde hiç geri dönmek istemezdi."
"JUNGKOOK SUS ARTIK!" Diye çift ses odayı doldururken Jungkook'un bakışları Rosé ve Jennie'ye döndü.
"Tamam şimdilik susuyorum."
"Bir dakika..." Diye araya girdi Hoseok. "Beni ne için çağırıdığınızı açıklayacak mısınız?"