Jennie'den
Karşımda minik tebessümle beni bekleyen adama baktım dolu olan gözlerimle. Ona karşı nasıl davranmam gerektiğini algılayamazken karşımda oluşunu bile zar zor kabulleniyordum. Adımlarım dururken ne yapabileceğimi düşündüm. Sağıma ve soluma baktım. Boştu, gerisi ormandı. Bir delilik yapıp kaçabilir miydim? Bunun başabilir miyim? Diye düşünsem bile peşime bu kadar adamın peşime düşerek beni yakalayabilecek olma pontansiyeli çok yüksekti. Arkamdan gelen araba sesleriyle gözlerim büyürken nutkum tutuldu. Refleks olarak arkamı döndüm. Gözüm sadece boş bir arazini tararken donup kaldım. Kim Vante kız kardeşini aldı ve gitti. Beni gerçekten hiçbir anlamda umursamadı.
Ne yapmalıyım?
Kulağıma dolan öksürme sesiyle sese doğru döndüm.
"Arabaya geçelim mi?" Dediğinde dudaklarım alayca kıvrıldı, kaşlarım kalktı.
"Neden soruyorsunuz ki? Eminim ki binmesem bile zorla bindirirsiniz." Sesimdeki ve konuşmamdakı resmiyet onu rahatsız etmiş olacak ki yüz haltları gerilmişti.
"Hayır..." Dediğinde sözünü keserek konuştum.
"Tamam tamam. Şimdi gitmek istiyorum."
"Maalesef gidemezsin." Dudaklarımın arasında ufak çaplı bir kahkaha kaçarken sakin kalmaya çalıştım. "Sadece benimle gel ve birazcık konuşalım."
"Yeteri kadar konuştum ben hem de fazlasıyla. Sizin gibilerin bir şey anlayacağını zannetmiyorum." Kaşları kalktı hafif bir şekilde.
"Bizim gibiler?" Dercesine sorguladı.
Soğuktan hissedemediğim parmaklarımı saçlarımı daldırıp sinirle karıştırdım.
"Ya sen az önce sevdiğin kadını o adama verdin!"
"Sen nerden biliyorsun?"
"Ne anlamı var ki? Biliyorum abisi tabii ki ona vermeliydin. Kim Vante acımasız birisi. Belkide bir daha onu bir daha görmene izin vermeyecek. Peki sen neden bu kadar rahatsın!"
"Rahat falan değilim! İçimde fırtınalar kopuyor! Ne yapsaydım seni onun elinde mi bıraksaydım?" Kollarımı iki yana açarak konuştum.
"Ne fark ederdi ki?" Diye sorduğumda yüzüme doğru bağırarak konuştu.
"Çok fark eder! Sen benim kız kardeşimsin! Seni o şerefsizin elinde bırakamazdım. Senin kız kardeşim olduğunu öğrendiğim günden neler yaşıyorum. Senin o adamın yanında oluşun bir an bile aklımdan çıkmıyordu. Benim yüzümden bunları yaşadın. Benim yüzümden... Kim Vante umursamaz, acımasız şerefsizin teki! Sana bir şey yapabilecek olma ihtimali beni delirtmeye onuysa eğlendirmeye yetiyordu." Kim Vante zaten bana yapacağını yapmıştı.
"Beni koruman için artık çok geç." Hafifçe tebessüm ederek donuk bir şekilde yüzüme bakan adama baktım. Kim Vante kalbimi parçalara ayırmıştı. Bu benim için en büyük darbeydi. Kırılan kalbimin hesabını kim verecekti bana? Ya da incinen ruhumun?
"Ne yaptı sana?" Diye sordu endişe ve kaygı dolu bir ses tonuyla.
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Aklıma geldikce gözlerim doluyordu. Ne yapacaktım ben?
"Tamam zorlamıyorum sen ne zaman istersen o zaman konuşuruz. Üşüyorsun hadi arabaya geçelim." Ordan oraya savruluyordum. Arabanın arka kapısını açarak binmem için yüzüme bakıp sıcak bir tebessüm sunmuştu bana. Arabaya binip oturdum. Diğer taraftan açılan kapıyla o da yanıma oturmuştu. Başımı pencereye yaslayarak dışarıyı izledim. Araba haraketlenirken onun sesi kulaklarıma doldu.