* Sensin suçlu! Gaia mantıklı düşünemiyorken onu hangi akılla, hemde bu gün yalnız başına bıraka bilirsin?!
Jungkook oturduğu yerden ayağa kalktı. Tek suçlu kendisiyken ne hakla onu suçlardı?.
• Ben mi?
Sesine yavaştan öfke işlemeye başlıyordu.
• En azından ben onu sadece bir kez bıraktım yalnız, sen? Sende ona kendini ölü göstererek siktir olup gittin!.
Taehyung hırsla ona doğru adımlayarak küçük olanın yakasını kavradı. Sinirle parlayan gözlerini ona bakan kahverengilere dikti.
* Ben buna mecburdum, bunu en iyi sen biliyorsun piç kurusu. Onu sana emanet ettim, onun için geri geleceğim dedim. Böyle mi baktın ona ha?!
Jungkook'un sinirden çenesi kasıldı , yüzsüz adam kızı bırakıp gitmişti birde gelmiş ona hesap soruyordu.
• Ben ona iyi baktım, ne yapa bilirim ha? Aşık olduğu adamı kaybettiğini düşündü bu halde nasıl iyi ola bilirdi? Üçkağıtçılık yapmaktansa onun karşısına geçseydin ya?.
Taehyung'un öfkeden gözü karardı, saniyeler sonra yumruğu Jungkook'un yanağıyla buluştu. Manzaraya şahit olan bir kaç hasta şaşkınca onlara bakarken genç hemşirenin ağzından korku çığlığı çıktı.
* Kes sesini! O ne kadar acı çektiyse ben fazlasını çektim. Hem ondan ayrı kaldığım hemde ona böyle acı çektirdiğim için.
Jungkook il sendelese de kendini toparlayarak gözlerini karşısındaki adama dikti, boğazından hırlamaya benzer ses yükseldi. Taehyung'un yakasını kavrayıp sert bir kafa artarak onu sertçe duvara itti.
Beli duvara değen adam acısıyla elini burnuna götürdü. Az önde Jungkook ona kafa mı atmıştı? Kesinlikle haketmişti.
• Sen ve onun acısını diyorsun anca, ya ben? Ben neler hissettim düşündün mü hiç?
Taehyung burnunun kanamasını önemsemeden kafasını kaldırıp sinirden damarları patlamak üzere olan gence baktı.
• Senin gerçekten öldüğünü düşündüm. Lanet olsun 3 ay senin yasını tuttum ben!. Gaia o köprüden atlamaya teşebbüs etmeseydi beni asla aramayacaktın, sağ olduğunu bilmeyecektim.
Gözlerini kapattı adam o günü hatırlamaya çalıştı. Gaia köprüye çıkmış atlamak üzereydi, onu durdurmak için karşısına çıkmak zorunda kalmıştı. Ne olursa olsun biricik sevgilisine asla zarar gelmesine izin veremezdi. Gaia aklı bulanık olduğundan onun yansıma olduğunu sanmıştı, bu da onun işine gelmişti elbette. Onu ' Atlarsa ruhum acı çeker sevgilim. ' söyleyip kızı ikna etmişti, ardından Jungkook'u aramıştı. Ona ihtiyacı vardı. İlk önce o da korkmuş sonradan sinirlenmişti ama olanları öğrendiğinde siniri azda olsa dinmişti, ama içten içe hâlâ ona öfkeliydi.
• Gaia senin sevgilin olmadan önce benim arkadaşımdı hyung. Onun zor zamanlarında ben oldum yanında , babasının annesinin ölümünde ben vardım onun yanında, Gaia günlerinin çocuğu geçirdi mezarlıklarda . Seninle tanıştığında tekrar eski neşesine dönmüştü her şey düzeldi sanmıştım ama sen ona en ağır darbeyi vurdun. O bu halinden tek sorumlu sensin. Beni suçlamaktan vaz geç!.
Taehyung yüzünü sıvazlayarak duvar dibine çöktü, gözlerimin içi yanıyordu. Kendisi de farkındaydı ona yaşattıklarının, ama Gaia onun için hayatı demekte. O kız aniden girmişti hayatına , parlayan gözlerini gördüğü gün içini ona ait olmayan yabancı hisler sarmıştı. Geceleri onun yüzünü düşünerek uyuyordu, onu görmek için iş yerine gidiyordu. Hislerini netleştirdiğinde ona aşık olduğunu anlamıştı. Taehyung aşktan kaçacak değildi, Gaia'la geçen günlerini sonsuz bir ömre asla değişmezdi.
Jungkook haklıydı, o sevdiği aşık olduğu kadına zarar vermişti. Bunu onunda iyiliği için yapmıştı ama zararı iyiliğinden fazla olmuştu. Sevdiği kadın bilekleri sargılı şekilde her şeyden habersiz bilinçsizce yatıyordu içerde.
İç çekerek kafasını yasladı duvara, zorlukla yutkunup boğazındaki acıyı dindirmeye çalıştı.
* Seviyorum...
Fısıldadı boşluğa doğru. Sesi ne kadar alçak çıksana Jungkook'un onu duymasına yetmişti.
* Onu seviyorum Jungkook.
« Blood Hunter - JJK » Duyurusu yapıldı çok yakında ilk bölüm gelicek. Göz atmağa ne dersiniz?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
