Bölüm 17

250 2 0
                                    

Bölüm 17

etrafta kapitalizmin gibtiği işçiler vardı. işlerinden çıkan bir yığın işçi akın ediyordu sokağa. Aralarında çok güzel kızlar da vardı. Yaşları 15 le 30 arasında değişiyordu büyük ihtimalle (sayıları atıyorum). Hepsi de hayatları çok güzelmiş gibi gülüyorlardı. Bu yüzden kapitalizm tarafından gibilmeye mahkumdular. Uyuz oldum hepsine, farklı yöne doğru yürümeye başladım. 

kızın birini takip etmeye karar verdim. Yüzünü bile görmemiştim. Sadece arkadan baktım kendisine ve peşinden gittim. çok yavaş yürüyordu bu arada. bir süre yürüdükten sonra bakışlarım iyice kalçalarına yoğunlaştı. Kızın neden durduğuna bile bakmadım. Ardından “nereye bakıyorsun lan” diye bir ses geldi. Kafamı kaldırdım, yaşı itibariyle babası olabilecek bir adam yanında bana bağırıyordu. Hızlı ve sinirli şekilde üzerime doğru geliyordu bıyığını gibtiğim. Arkamı dönüp koşmaya başladım. Koşmadan önce kızın suratına bakmıştım o kadar da güzel değildi zaten. Bir arka nelere kadirdi böyle. iyi arkalü bir kadın imam olsaydı belki de islamiyet daha çok yayılırdı. 

mahalleye döndüğümde bizim binanın önüne çöreklenmiş 7 kişi vardı. 3 erkek 4 kız vardı aralarında. içlerinde ki sarışın kız dışında hepsini tanıyordum. Çocukluğumuzun geçtiği kişilerdi. içlerinden biri küçükken kafama kürekle vurmuştu, sırf dondurmasını yere atıp ezdiğim için. Mecburen bana yol vermeliydiler. Yoksa eve gidemezdim. Kafama kürekle vuran beni görünce selam verdi:
-zapa yaşıyor musun sen ya?
bu bana çok söylenen bir laftı. Uzun süre görmediğim kişiler hep böyle derlerdi. huur çocukları karşılarında yürüdüğümü görüyorlardı ve yaşıyor musun diyorlardı. 
+sence yaşıyor muyum?
-hehe yaşıyorsun.

sarışın kıza baktım, gerçekten çok güzeldi. Hiç vücuduna bile dikkat etmedim. Yanında ki kızlardan biri dürttü sarışını. Sarışın kız her yaz akrabalarına gelen almancı grubundandı. Acaba yanlarına otursam mı diye çok düşündüm ama yer yoktu. koca arkalü muallakler her gün kendilerini gibtiriyorlardı mübarek. Alexis texasa falan özeniyorlardı herhalde. Kıza uzun uzun baktım , sonra hiçbir şey demeden eve gittim. yarın ilk iş onu yalnız yakalamaktı. 

ertesi gün sınav yoktu. belli tarihlerde yapılıyordu yaz sınavları. ilk etapta 4 sınava giriyordunuz ardından bir dört daha vardı. Her halükarda kalacak gibiydim ya yine de giriyordum. Sabah kalkıp ferre izlemek için bilgisayara geçtim. Ama internet o kadar ağırdı ki adam kadının içinden çıktığında kadın yaşlanmış oluyordu neredeyse. Adam “ aa pardon teyzeceğim sizi mi gibmişim” diyerek özür dileyecek kıvama geliyordu bana göre.

almancı kız bizim en üst katta oturan akrabalarında kalıyordu. Ara ara pencereden bakıyordum. Öğlen olduğunda kızı dışarıda tek başına gördüm. Kaldırımda oturup sokağı izliyordu. Hemen evden çıkıp yanına gittim.
tam yanına gelecektim ki salaklık yaptığımın farkına vardı. Ne diyecektim ki kıza? Yine düşünmedim düşününce işler taka sarıyordu. Pat diye karşısına çıktım. Merhaba dedim sağ elimi kaldırarak. Gören de aramızda 500 metre mesafe var ve elimle burada olduğumu gösteriyorum zannederdi. Merhaba deyince kafasını salladı selam mahiyetinde.

-adın ne diye sordum.
güldü ama cevap vermedi. Eliyle kaldırıma vurdu, oturmamı istiyordu. Bir an köpeği olduğumu zannettim. “zapa oğlum koş” dese koşardım hatta o gazla abimi de bir giber gelirdim.
yanına oturunca kalem kağıt çıkardı. 
kağıda fazilet yazdı. Şaka şaka mahide isminden sonra fazileti kaldıramazdım. O nüfus müdürlüğünü patlatırdım herhalde. Kağıda yazdığı isim buse’ydi. Ama neden kağıda yazdığını anlamamıştım. Türkçe bilmiyordu belki de. Gerçi özel isimler değişmezdi. Türkçe bilip bilmediğini sordum. Bilsem nasıl ismini sorduğumu anlayacağını yazdı. gibik zeka seviyem 16 larda seyrediyordu. Neden kağıda yazdığını sordum. Konuşamadığını söyledi. 
+dişin falan ağrıdığı için mi?
hayır yazdı konuşma yetimi kaybettim 2 sene önce.
konuşma yetisi nasıl kaybediliyordu bilmiyordum. Ama bir tuhaf oldum tabi. Kız konuşamıyordu, allah ım bu muhteşemdi. Konuşamayan bir kız ne kadar güzeldi. Aptal olsa bile fazla anlaşılmazdı. 
ben sordukça o cevapladı. Baya zaman geçiyordu, çünkü kağıda yazmasını bekliyordunuz. Ama hep gülüyordu kız. Herşey bir yana daha kalçalarına bile bakmamıştım. Göğüsleri kaçmazdı tabi, normal seviyedeydi. Ailesi yaz tatili için almanya ya göndermişti onu, 17 yaşındaydı tek kardeşti. Tek kardeş nasıl oluyordu o da ayrı bir konu. Yani tek kişiysen tek kardeş olamazsın. Kardeş olabilmen için bir tane daha olması gerekiyordu. 

uzun süre konuştuktan sonra kalkıp eve gitti. Hafif içim ürperdi. Kafamı çevirdim ve poposuna baktım. Çok güzeldi sahiden. Bir mahide değildi belki ama mahide de sucuklu tost yiyen bir huurydu.

eve gidip abime kızı anlattım. Bu salak beni dinlemiyordu.
-oğlum büşra var ya.
+evet abi kevaşe olan.
-işte büşra suattan ayrılmış.
+çok ilginç.
-bu akşam kapının önünde konuşacağız.
kızı kapının önüne davet eden bir gerizekalıydı bu çocuk.
+bravo abi, kıza ne diyeceksin?
-bilmiyorum ki ne diyeyim?
+bence uzatma direk konuya gir.
-haklısın.
+bunca yıldır elim arka gözüm am görmedi de. Hemen bodruma inin…
matematik testlerini fıtlatmaya başladı arka. Haksız değildim ama en son annemin memelerini görmüştü bin. O da banyoya yanlışlıkla girdiğinde.

15 dakika sonra abim kapının önüne indi. Hemen mutfak penceresini açıp gizli gizli bakmaya başladım mala. Bu kızı beklerken sıkılıp odaya gittim. bana attığı matematik testlerine baktım. Yaptığı soruları cevap anahtarıyla karşılaştırdım .amına koduğumun başarılısı 56 da 55 doğru bir boşu vardı. Yemin ederim sinirden kendimi sikecektim. Belki de cevap kağıdına bakıp öyle doldurmuştur diye kendimi teselli ettim. Ardından tekrar mutfağa gittim. bu sırada annem içeride televizyon izlerken uyuyakalmıştı. Her gün böyle yapıyordu zaten. 

bir süre sonra büşra abimin yanına geldi. Yanak yanağa öpüştüler. Ulan bodruma mı inseydim diye düşündüm. Belki bir am parçası falan denk gelirdi bana da. Sonra gerçeğe döndüm ve olayları izlemeye başladım. Hesapta yavaş konuşuyorlardı ama herşeyi duyuyordum. miyop olduğum için iyi görememe açığımı kulağımla kapatıyordum. Abim saçmalıyordu yine:
-büşra nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum çok heyecanlıyım.
aşağı doğru am am diye tempo tutmak için çıldırıyordum. 
+söyle hadi çekinme.
-kolay değil biliyorsun.
bok kolay değil. başarılı göt ne oldu ders çalışmaya benzemiyor değil mi?
+bütün gün bekleyemem ama diyerek güldü büşra. Bu kız orospu değilse annemi dildoyla görmek nasip olsundu. 
-büşra ben ben..
lan ben bu saçmalıkları sadece dizilerde falan oluyor zannediyordum. Bu aptal da ciddi ciddi böyle saçmalıyordu. Pencereden kafamı uzattım “abim seni seviyor büşra” dedim. ikisi de bana baktı. Abimin suratı kıpkırmızı olmuştu. Büşra da gülüyordu. Onun güldüğünü görünce “abi çabuk çabuk bodrum “ demek istedim. Bayadır vajinalarla iletişimim yoktu. vajinalar şarkılar arasında “sen gelmez oldun” du artık. 
kafamı saklayıp abimi dinledim.
-kusuruna bakma patavatsızdır.
+doğru mu söylediği?
-evet.
+niye korktun ki söylerken?
ya bunlar salak falandır herhalde. Abim bana msnde onu sevdiğini söylemişti şimdi ise sanki hiç bu konuşmayı yapmamışlar gibi saçmalıyorlardı. 

en sonunda büşra:
-bir şans verelim dedi.
kafamı mutfağın mermerine vurdum. Canım, aşkıöğğğm herşey bir nebze kustururdu beni ama bir şans verelim lafı, aman allahım birkaç zenci melek gönder arkamı dönüyorum.

Abim büşra ile ayrılıp eve geldi. Gülmekten ağzını kapatamıyordu. Odaya geçip yatağa sırt üstü yattı. Ergen kızlar gibi tavana bakıp gülüyordu. 
-abi ne mal mal gülüyorsun?
+kız kabul etti lan. Saol bu arada yardımın dokundu.
-niye kızı gibtin mi?
+ya ne diyorsun amk sen?
-yani alt tarafı birlikte dolaşacaksınız hepsi bu.öyle bir gülüyorsun ki bütün mahalleyi gibmişsin gibi. 
+oğlum aşk böyle…
tuvalete koştum dinlememek için .
birkaç gün bu şekilde geçti. Bir tak yaptığımız yoktu. bu salak büşra ile dışarıda dolaşıyordu eve gelip olanları anlatıyordu. Kafede yaşdığı olayı anlatıyordu bana:
-büşra ile kafedeyiz. Garsonu çağırıyoruz çağırıyoruz gelmiyor. Garson geldi daha sonra özür dileyip siparişlerimizi aldı. Arkasından yavaşça “hop garson bu son olsun bu son” dedim. Büşra ile gülmekten öldük.
+abi siz iyi bulmuşsunuz birbirinizi.
-aynen biz de öyle diyoruz.
+yani bu salaklıkla birbirinizden başka kimse sizinle olmazdı.
-hadi lan kıskanç. Kızlar sana yüz vermiyor diye böyle diyorsun muallak.
+yüz isteyen yok zaten. Belaltları yeterli.
-ne?
+yatıyorum ben.

16 yaş sendromuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin