Bölüm 20

228 1 0
                                    

bölüm 20

4-5 derken 10 sıfır oldu maç. Rakip takımda ki herif uyuz oldu sanırım bize ve yeter dinlenelim dedi. Amkız: 
- ne kadar iyisiniz ya siz dedi.
+aslında siz çok kötüsünüz dedim ki haklıydım. 
-voleybolda gel istersen dedi.
benim voleyboldan madalyam vardı bilmiyordu herhalde. Halbuki ortaokulda o madalyayı aldığımda bütün sülaleyi arayıp haber vermiştim.

+benim voleybolumda fena değildir.
-cidden mi?
+evet.
-gel babamlarla su topu oynayalım. 
+pantolon var bende.
- çek işte yukarı ne olacak.

pantolonu yukarı çektim ve amcamla babamın yanına gittim. onlar dışında 4-5 kişi daha oynuyordu. . Direk topu bana attılar ve kötü şekilde karşıladım topu. Babam bana baktı, galiba “ya yeteneğini gibeyim” diyordu içinden.

oyun ilerledikçe açıldım. muallakliğine babama kötü toplar atıyordum. Karşılayamayınca “düzgün atsana oğlum” demeye başladı. Yeteneksiz herifti, bariz belliydi bu. Bende topu kızlara atmaya başladım. 

böyle salaklıklardan sonra arabalara bindik eve döndük. Yolun ortasında yine bunlarla vedalaştık. Amkızı belinden kavrayarak öptüm. Abisi kötü kötü bakmaya başladım. Abime baktım beni korusun diye herif tekerleğe tekme atıp kontrol etmekle meşguldü. Neyse ki direk yola çıktık. Amkızı o yazdan 6 ay kadar sonra o motorcu muallaknin arkasında giderken görecektim. Kesin vermiştir o çocuğa. 

eve gelip direk kafayı vurup yattık. Birkaç saat sonra uyanıp gecenin köründe yemek yedik. Ve herkes odasına çekildi. 

1 hafta kadar geçmişti. Sıkıcı hayatımız devam ediyordu. Ara ara buse ile konuşuyorduk. daha doğrusu o yazıyordu ben konuşuyordum. Bunun dışında bir tak yaptığım yoktu. sonra girdiğim sınavlar açıklandı. hepsinden kalmıştım. ikinci sınavlara girecektim ama anlamı yoktu artık. Kalmamam mucizelere kalmıştı. Keşke kimya öğretmenini gibip şantaj yapsaydık, en azından onu geçerdim.

babam her gece gelip sınavlarımı soruyordu. Bende daha açıklanmadığını söylüyordum. Evdeki beyzbol sopasını çöpe atsak söylerdim ama tedirgin oluyordum. 

binanın önünde ki merdivenlerde kara kara düşünüyordum. Yavaş yavaş taka batmaya başlamıştım. Tabi 1 sene sonra ki durumumu bilseydim tadını çıkarırdım.

ilkokullu muallak yanıma geldi:
-zapa abi ne oldu?
+ne olmuş?
-üzgün görünüyorsun.
Bak bak ilkokullu muallaknin cümlelerine.
-seksin ne demek olduğunu biliyor musun?
+ayıp abi.
-ne ayıp ?
+o kelime.
-ne anlama geliyor lan biliyor musun?
+hayır ama ayıp.
--aslında değil çok güzel bir şey.
-ne demek ki?
+babanın anneni sevmesine seks denir. Güzel değil mi?
-aa güzelmiş aslında. Babam anneme hep seks o zaman.
ingilizce am günü yağın yaratıcısı bana göre bu çocuktur.

+şimdi git derslerini düzelt. 4 getir hepsini.
-çalışıyorum hergün zaten.
+iyi git şimdi arkadaşlarınla oyna.
-yok ya sıkılıyorum onlarla.
+lan gibtir git şuradaaaaan.

korkup kaçtı pezevenk. Her zaman ilkokulluları sevmem. 

zaman kavramını unutmuştum o arada. kalkmak için hamle yaptım neredeyse arkaüm düşecekti. 

buse ile pek görüşemiyorduk o dönemde. Bir gece bakkala gitmek için dışarı çıktım. Bakkal evimize yakındır. Arkasında yıkık dökük bir bina vardır bu bakkalın. Neden bilmiyorum ama oradan dolaşacağım tuttu. Tesadüfe pek inanmam açıkçası. O binadan geçerken buse yi gördüm. Karşısında bir çocukla beraberdi. Ama buse bildiğin konuşuyordu. Baya baya konuşkan bir huurydu yani. Dili de vardı hem. Görüyordum konuşurken dilini. Dişlerinin arkasındaydı. Kendimi kandırılmış hissediyordum doğal olarak. ama pek üzülmedim. Sorun edilecek gibi değildi bana göre. Yanlarına gittim:
-buse sen hani konuşamıyordun amk?
tuhaf bir cümle bitirişi olmuştu. Buse şaşırdı beni görünce.
yanında ki çocuk atladı lafa.
+hayırdır genç kimsin.
benden büyüktü çocuk. Bu kızlar ne meraklıydı kendilerini büyüklere yamamaya. Bende doğmamış bütün kızlara ultrason cihazından öpücük atmalıydım o zaman. Yatırım olurdu ilerisi için.

16 yaş sendromuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin