mahide baharı tuvalete arkaürdü. kızın arkaünü ortadan ikiye ayırsalar bu kadar ağlamazdı herhalde. benim korkudan popom içeri içeri girmeye başladı. yine taka battım diyordum kendi kendime. bir yandan da bari mahideyi kaybetmeyelim diyorum o arka bize lazım.
içeride bunları düşünürken bahar yanında müdür yardımcısıyla geldi. başım iyice öne düştü. "zapatista mg odama gel" dedi. kalktım ve odasına gittim.
-utanma arlanma yok mu lan sende terbiyesiz herif. senin bacına huur deseler hoşuna gider mi?
+benim bacım yok hocam.
-dalga mı geçiyorsun lan ? gibtir lan gözüm görmesin seni 5 gün uzaklaştırma.
bu şekilde 5 gün uzaklaştırma aldım. sınıfa girip çantamı toplarladım. nefretli şekilde bakan bakışlar eşliğinde denizin yanına gittim: "dışarıda bekliyorum seni"
güldü ve tamam dedi. cemil "sağol kanka" dedi giderken. bunu neden dedi anlamadım. dışarıda denizi beklemeye başladım.dışarı da denizi bekliyordum. son ders zili de çalmış öğrenciler okuldan çıkmaya başlamıştı. denizi arıyordu gözlerim. bu arada üzerimde doğru boy ortalamaları 1.80 olan adamlar geliyordu. en önde bahar ın sevgilisi murat. allah ım neden bu kadar şanssızım diyordum. herifler hiç konuşmadan geçirmeye başladılar . yerden kalkamıyordum. her taraf toz oldu. toz tadı aağzıma giriyordu. aslında tekmelerinin içi boştu. ama ilk yumruk çok kötüydü. yerdeyken attıkları tekmeler anlamsızdı. ardından murat eğilip "bir daha o kıza bir şey dersen gebertirim lan seni" dedi. bine bak kesin ezberlemiştir bu lafı dedim. eminim kavgaya girmeden önce kararlaştırmıştır bu lafı. kalıcı etki bırakacakmış gibi.
yerden kalktığımda tuhaf bir arınma hissettim. olayı büyütmedim içimde. büyütsem bir kez daha dayak yerdim zaten. kavga edecek arkadaşım yok benim. ben de kavga etmem zaten. bu yüzden herhalde.
deniz beni gördü nihayet. okulun yarısı dayak yerken görmüştü bu arada.
deniz yanıma gelip korku dolu bir sesle ne olduğunu sordum. birkaç kişiyle takıştığımı söyledim. sadece onlar sana takışmış dedi. ne güzel laflar ediyordu böyle. kaldırdı beni ve destek oldu. birlikte bizim eve doğru yürümeye başladık. yürürken kalçalarımız çarpışıyordu. çok güzel bir histi.denizle bizim eve girdik. yalnız anahtarım yoktu. bu tip durumlarda annem anahtarımızı karşı komşuya bırakır. yine öyle yapmıştı. karşı komşumuz 55 lik klagib chp teyzelerindendir. ama tam çağdaşlık mertebesinde değildi. için de muhafazakar bir rahibe yattığına eminim. kızla beni iyice süzdü. "gibecen mi lan kızı" bakışı attı. "yürü git huur bakışı" attım. kapadı kapıyı. tabi biraz dalgaya vuruyorum. yoksa öyle bir baktı ki kıza yürü lan camiye demek geldi içimden.
denizle içeri girdik. hayatımda yaşadıklarımı çok fazla dramatikleştirmiyordum ama bir gerçek vardı ki çok taktandı durumum. yani bariz dram dı yaşadıklarım. sadece küçültüyordum sorunlarımı. tabi açlıkların olduğu bir dünya da bunları en büyük dertlermiş gibi de lanse etmenin anlamı yok.
deniz le lavaboya gittik. yüzüme su çarptı. ardından üstümdeki kıyafetlere oluk oluk su döktü. kendince temizlediğini sanıyordu. halbuki daha da taktan bir hale gelmişti kıyafetlerim.ardından odama gittim. bu sırada deniz mutfağa gitmişti, kıyafetlerimi değiştirdim hemen.
deniz "bayat ekmek var" dedi. gibtiğimin evinde bayat ekmek yetişiyordu sanki. abim deseniz bu kadar çalışkan olup bir insan nasıl bu kadar sosyal olur anlamıyorum. bir insan eve geldiği gibi dışarı çıkar mı? çıkıyor çalışkan bin. okulu da hemen kapının önünde. güzel bir anadolu lisesi. dersleri müthiş, sınıfın en iyi okulda dereceler yapıyor. sonra eve gelip anında dışarıya çıkıyor. aynı anneden olduğumuzu kimse yutturamaz. kesin bu herifi çirkin bir bilim kadını çıkartmıştır.
denize dolapta bir şey var mı diye sordum. çorba olduğunu söyledi. ilk defa evde yemek vardı. doğru mu söylüyor diye baktım. sahiden de çorba vardı. akşamları yemek olurdu ama ben öğlen saatinde ilk defa bana yemek bırakıldığını görüyordum. deniz çorbayı ısıttı. ekmeksiz şekilde içtik. o an kendimden tiksindim. hep dalga geçtiğim ergenler gibiydim. 16 yaşında evcilik oynayan liseli binler. ama kafamı o an başka bir soru kurcalıyordu. mercimek çorbalı ağızlarla öpüşsek tat alabilir miydik?denizle odaya geçtik. yatağın üzerine oturduk. kafamdan onlarca düşünce hhızla geçiyordu. "bilgisayarı açıp yanlışlıkla ferre sitesine girmek, erotik film izlemek, seks sahnesi olan romantik film izlemek , film izlemek , izlemek ,gibmek" o anda deniz hiç şey yaptın mı dedi? ne diye sordum. sahiden anlamamıştım. biyolojik açıdan birleşme dedi. kültürlü kevaşem benim. işte size kaşar diye nitelediğiniz kızlarla çıkmanın avantajları. aile kızıyla çıksaydınız o kadar iğrenç sıkıcı bir durumda olurdunuz ki kendinizi parmaklamak istediniz.
-hayır yapmadım.
+ben yaptım.
-oha (bu kadarı da fazla amk)
+öyle valla. kötü değil eğlenceli.
-napalım şimdi yapalım mı?
+öyle bir şey demedim.
-demene ne gerek var nerdeyse kendini nasıl si... (sustum orada)
+yavaş ol be.
-pardon. peki yapacak mıyız?
+bilmiyorum. hem güzel olup olmadığını bilemezsin.
-eminim güzeldir. ben ilerigörüşlüyümdür.
+iyi bakalım dedi.
hayatımın en güzel anı başlıyordu. ilk önce idrak edemedim konuşmaları. ben, hayatında ferrelerde bile boşalma anında aktar görüntüsüyle karşılaşan zapatista bir kızla, hemde güzel bir kızla birleşmenin eşiğindeydim. şimdi bile kendimi kutluyorum. ver düşününce iyi cümleler kurmuşum. (buna yakın cümlelerdi herhalde) şimdi o kız gelse soyunsa sanırım ona bakarak mastürbasyon yaparım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 yaş sendromu
Roman pour AdolescentsHikaye bir ergenin 16. Yaşını anlatıyor karakterimizin adı: zapatistamg