Bölüm 25

458 3 0
                                    

Bademler olaya intikal edince he şey boka sardı. Furkanla ikimiz yerde dayak yiyorduk. Furkan da adam mısınız lan siz diye bağırıyordu heriflere. Bende kafamı kaldırdım yukarıya bir an çocuklarından birinin toplrına vurdum. Herkes bir anda çocuğa baktı çünkü bademlerden biri ağlıyordu. Am gören abim sevinçten ne kadar ağlarsa bu da o kadar ağlıyordu. Çocuklar iyice sinirlendi ve daha sert vurmaya başladı. Bademler nasıl kavga edebiliyordu anlamıyordum. Herhalde biri bizi döverlerse cennete falan gideceklerini söylemişti. Bir süre sonra müdür yardımcısı ve bir öğretmen geldi sınıfa. Bütün bademlerin kafalarına vura vura yardı ortalığı. Furkanla beraber sırıtarak sıraya geçtik. Bağışıklık kazanmıştık dayak yemeye. Bademler bu olay yüzünden 3 er gün uzaklaştırma aldılar ayrıca velileriyle görüşüldü. O senenin en mutluluk verici anlarındandı. 

karne almamıza 1 hafta kala okuldaydık doğal olarak. karneler çoktan hazırlanmıştı ve pek heyecanlı değildim notlarım yüzümden. Furkanın anne ve babası boşanmıştı. Aslında bu olaylar trajedik şekilde anlatılıp moral bozukluğuna neden olunabilir ama buna gerek yok. Aslında anlattığım her şey trajedik olarak yazılabilirdi. Her neyse bunun önemi olduğunu düşünmüyorum. Zaten trajedik bir yaşamı daha da dramatik yapmanın anlamı yok. 

teneffüste yürürken geçen senenin şişmanlarıyla karşılaştım. Genelde onlardan uzaklaşıyordum gördüğüm yerde ama bu sefer şişmanlar şak diye önüme çıkmışlardı. Baş şişman hemen atıldı:
-ooo zapa efendi naber.
“maktülün annesi şunları söyledi: yahu kızım alt tarafı oo demiş bunun için amı götü yarılıp yedirilir mi? Bunu hangi insan yapar. Bak ben de bütün gün kocamın kafasını sikiyorum ama dağıtıyor mu götü mü? Haksız mıyım bey:
+hangi kanalın kamarası”

+iyi işte.
-zapa dersler nasıl?
+takdir alacağım.
-vaaay ciddi mi?
+evet. 
-demek çalışıyorsun dersine.
+kızım senin işin falan yok mu, git diyet filan yap.
-ihtiyacım yok benim diyete. Beni beğenen böyle beğenir.
“+öyle öyle, 5 sene sonra kendini kediye köpeğe siktir de gör”
+haklısın öyle tabi.

siktirip gittiler daha sonra. Şişmanları sınırdışı etmeliler.

Karnelerin alınmasına 3 gün kala bütün sınıf okulların kısa bir süreliğine de olsa kapanacağından dolayı mutluydu. Furkana baktım, “giberim böyle hayatı” diyordu bence. Yeşime baktım “gibilirim ben böyle hayatta” diyordu o da. O ara kötü durumdaydım her bakışı seks e yoruyordum.

annem babama “terlet beni bey” bakışı atıyor gibiydi. Babam anneme “iyi de nasıl yapılıyor “ gibi bakıyordu. Kötü bir dönemdi.

dediğim gibi karnelerin alınmasına 3 gün vardı ve karnem berbattı. Kara kara ne yapacağımı düşünüyordum. Mahallede ki ilkokullu bin bütün gün mahallede “akdeniz karadeniz karneleri isteriz” diye olayları çekilmez kılıyordu. Karne günleri sadece başarılı olanlar için vardır. Diğerleri için o gün olmamalıdır, direk gidip yatağa yatılır ve uyanıldığında birkaç hafta geçsin diye dua edilir. 

dediğim gibi 3 gün vardı. Sınıfta boş gözlerle etrafa bakıyordum. Yanımda furkan deftere birşeyler karalıyordu. Kadro kuruyordu belki de bilmiyorum. Yanda şişmanlar gülerek bir şeyler anlatıyorlardı birbirlerine. Belki de şişman olsaydım sınıfı geçerdim. Şişmanların hiç sınıfta kaldığını görmedim. Şişman biri kız olsaydım birine arkaümü yumruklatırdım.

okuldan çıktıktan sonra bir süre dolandım etrafta. Çiftlerin berbat konuşmalarını falan dinledim. Hayalimde onları tekleştirdim ardından kıza adamın penisini ısırtıp koparmasını sağladım. Gerçekten kötü bir durumdaymışım o zamanlar.

tüm zamanların en eline mahkum kişiliklerinden biri olan abim kapıyı açtı. Birlikte odada oturuyorduk. 
-zapa çok ilginç bir durum var lan.
+neymiş o?
-karnelerin alınacağı günden sonraki gün senin doğum günün.
+karneleri aldığım gün öldüğüm gündür abi.
önce ölüp sonra doğacak gibi hissetmiştim kendimi. 
-sahiden lan doğum günün o güne denk geliyor. 
+ee ne yapalım?
-bir tak yapmayacağız zaten.
+abi bana hediye alsana lan.
-ne hediyesi?
+al işte bir şeyler.
-sen bana ne alırdın?
+ben sana am filan alırdım abi . senin de durumun varsa al bana bir tane.
-iyice iğrenç biri oldun sen.
+her neyse işte. bir 10 lira da yeter benim için. 

abim cevap bile vermedi. Önünde ki bilgisayara dönüp oyununu oynamaya devam etti. Bir gün age oftaki işçileri gibebileceğinin hayalini kuruyordu

akşama doğru babam eve geldi. Abimle beni salona çağırdı. 
-nasıl karneler?
+sürpriz olsun baba dedi abim. huur çocuğu yine takdir alacaktı. Böyle dediği zaman bilin ki takdir geliyordur. Babama baktım pis pis sırıtıyor. Sonra ben babamla göz göze geldim. Bakışlarımı kaçırmaya çalıştım ama herif gözlerini benden ayırmıyordu. Ayrıca bana bakarken abime baktığı gibi de bakmıyordu. abim onun için boşalmalık caps arşivinin en nadide capsiyse bende o arşivin en altında ki sıçan kadın capsiydim. 

-ee zapa senin nasıl?
+ne nasıl baba?
-annenler falan oğlum nasıllar.
espri yaptığını sanıyordu mal. 

“+annemi sana sormak lazım baba onu da sen gibeyon herhalde.”

+iyiler baba.
-karnen nasıl zapa?
+bir aksilik olmazsa iyidir bence.
-ne gibi aksilik?
+seste ışıkta sorun falan olmazsa.
-o karnede bir tane bile zayıf görmek istemiyorum.
bakmazsa görmezdi ama duramıyordu, bakıyordu. 
+tamam baba.

ardından odamıza gittik abimle. Bu bana bakıp gülüyordu. 
-ne var abi ne bakıyorsun ?
+kaç tane zayıfın var ?
-hiç yok. Takdir alacağım sürpriz yapıyorum.
+inanalım mı buna?
-o beni ilgilendirmez. 

yine de huzursuz olmuştu. inanmıyordu elbette ama yine de ya alırsa diye içinden geçiriyordur. Yatağa yatarken abime baktım. Takdir belgesiyle ilişkisi vardı galiba yoksa, kimse başkası takdir alıyor diye bu kadar gerilim yaşamaz.

sabah uyanıp okula gittim. karneleri almadan önceki son gündü. Sınıf hala okula gelmeye devam ediyordu .evleri yoktu galiba binlerin. Ne işleri vardı okulun son günleri sınıfta? O gün furkanın tehlikeli fikirleri vardı:
-kanka ben eve gidemem karne gününden sonra?
+neden?
-gidersem bu karne yüzünden evden atılabilirim?
+gitmezsen de aynı yola çıkıyor.
-nasıl?
+eve gidersen karnen yüzünden evden atılacaksın, gitmezsen söz konusu bir evin olmayacak. 
-doğru aslında.
+evet öyle.
-o zaman eve gitmeyeceğim. Resmi açıdan evden atılmamış olurum kendimi rahatlatırım.

bunları söyledikten sonra furkan sıraya gömdü kafasını. Yeşim oturuyordu önümde ona da karnesini sordum:
-yeşim karnen nasıl?

+sağlığınıza duacı.

rüyalarında iğrenç espriler tarafından tecavüze uğruyordu kız.
-bu berbat bir espri.
+olabilir. Karneme gelince gayet iyi. Senin yüzünden kağıdımın alındığı ders dışında. Senin nasıl karnen?
-teşekkürü kaçırıyorum.

bütün derslerimin bütün sözlülerine 100 verseler yine de birkaç puanla sınıfta kalırdım

akşam evde daha da berbat bir şey oldu. Ağız bağını gibtiğim abim, annem ve babama üstün başarı belgesi alacağını söyledi. Yani üstün başarı belgesi neye göre alınıyordu hem yıl sonunda alınmıyor muydu bu diye düşünüyordum. Ayrıca annem ve babam üstün başarı belgesini alına seks yapacaklarını sanıyorlardı galiba. Yoksa evlenmişler gibi bu kadar sevinmezlerdi. Bu üçüne baktım birbirlerini falan kucaklıyorlardı. Tam acınası bir aile tablosuydu. Üçü birlikte ferre filmde oynasa daha az iğrenç olurdu. Böyle sevgi saçmalıklarına gelemem. Her şey bir yana hiç benim tarafıma bakmıyorlardı bile. Ben yoktum o an için. Sorun değildi gerçi bu acınası sevgi yumağının bir parçası olmak istemiyordum. Ama bu üçünü öyle mutlu görünce çok sinirlendim. Hatta öyle sinirlendim ki bu olaydan o kadar zaman geçmesine rağmen bu sözlükte aldığım ikinci nickte bir hikaye anlattım. Hikaye de ne güzel abim yoktu ben tektim. Annem ölüyordu, bu biraz fazlaydı yine de. Babamı da üvey karısı söğüşlüyordu.
(bkz: hiç üvey annenizi dürttünüz mü) yani bu hikayeyi anlatırken bir ara ben bile gerçek olduğuna inandım. Sonra hikayeyi nickimle bağıntılı hale getirip adamı arjantine falan yolladım. tak gibi hikayeydi niye o kadar umursayanı vardı anlamamıştım. O kadar dramatikti ki yazarken kusacaktım. Sözlükten 3 nick aldım ve üçüde yemişinci, gerçekten acınası bir durum. Ayrıca daha önceden silik yiyen hesabım da yok. Anlatacaklarım yavaş yavaş biterken bir itiraf daha edeyim. ilk nickim (bkz: tabuttan gelen) le mason hikayesi anlatmıştım. O da yalan mesela inanmayın. Ne kadar yalancı bir herifmişim böyle. bunları neden söyledim, çünkü ne kadar şey yazarsanız yazın bir tak olduğunuz anlsevgi gelmez. nefret ederim insanları gerektiğinden fazla büyütenlere. hikayeleri herkes yazar yani bence okumak daha saygın bir durum.

söylediğim gibi bu üçü seviniyorlardı hallerine. Odama gidip yattım karne gününü bekleyerek.

16 yaş sendromuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin