sabah uyandım. sanki okula gidecekmişim okul kıyafetlerimi giydim ve evden çıktım.
evden çıkınca iyi mallaştım. nereye gidecektim ne yapacaktım hiç bilmiyordum. zaten telefon falan da kullanmıyorum biriyle de iletişimim kuramam. denizle de önceki gün bir plan yapmamıştık. anlaşılan sap gibi kalmıştım ortada.
ilk önce yorulana kadar caddeleri sokakları arşınladım. yürü yürü aynı yere geliyordum. tak gibiydi istanbul, nefret ediyorum bu şehirden. paranız yoksa her yer berbattır zaten. daha sonra bir otobüs durağına oturdum. 1 saat kadar kaldım. yoldan gelen geçeni izledim aptal aptal. vücudum öyle uyuştu ki ayağa kalktığımda kırılacağımı zannettim.
bir ara iyice saçmaladım. hala da yaparım bunu. öncelikle bir kız seçersiniz. elbette güzel olmalı. ardından onu takip edersiniz. öncelikle güzel fizikli bir kız buldum. üzerinde okul kıyafeti olan bir liseliydi. ben bu şeylerden hiç kaçınmam. siz de korkmayın. takip edin konuşun. bunları yapamayacak kadar da özgüvensiz olmamalı insan.
kızın peşinden yürümeye başladım. yaklaşık 1.65 boyundaydı. klagib liseli kız tipi. gömleklerin bağrı açık, saçlar dümdüz, pantolon oldukça dar ve converse. istanbul da ki kızların yüzde 70 i bu tiptedir zaten.bizim kevaşe de istanbul genel teftiş sorumlusu çıktı. yürüdükçe yürüyor, bir o markete giriyor bir bu dükkana. iyice kafayı yeme noktasına geldim. yemin ederim bir ara gözyaşım döküldü sinirden. gidip saçını çekip "lan zamanın geçmesi lazım gel iki sevişelim" diyebilirdim. ne yapacağını bilmemekten daha sıkıcı ve delirten bir şey daha olamaz.
en sonunda kız bir otobüs durağına oturdu. başladığım yere geri dönmüştüm. bende gittim kızın yanına oturdum. her düzleştirilmiş saçlı liseli gibi o da süzdü beni. ben onun kalçalarının kıvrımlarına kadar zihnime kazımıştım. bir anda merhaba çıktı ağzımdan:
-merhaba dedi.
+kaç yaşındasın? (evet öküzüm)
-hehe bu nasıl soru böyle.
+ne bileyim seni takip ettim de yaşın büyük olm...
bu kısımda iyice sıvadım sıçtığımı.
-beni takip mi ettin? ne zamandır?
+yani 1 saat oluyor herhalde. amma yürüdün valla.
-hehe deli misin sen ya, niye takip ediyorsun?
+okuldan uzaklaştırma...
-git be şurdan manyak. bak bağırırım yemin ederim.
+tamam lan tamam sakin ol hayda.
o anda bastım deparı okula doğru. zaten okul saati de geliyordu. alın işte böyle insanalrla muhattap olunmaz. insan gibi takipte mi etmeyelim? sabahtan beri de bir şey yememiştim. iki topkek ve ice tea alıp okulun karşısında ki banklarda beklemeye başladım.
top kek yiyordum bir yandan diğer yandan da hayatı düşünüyordum. tam anlamıyla geleceği düşünen liseli prototipiydim. nihayet okul zili çaldığında ayağa kalkıp üzerime düşen top kek tanelerini silkeledim.
okuldakiler yığın yığın kapıdan çıkıyorlardı. herkesin bildiği saçmalıkları konuşuyorlardı. "şu kız kimle çıkıyor şu çocuk çok hoş yeaaaa wuhuuu" liseler tam anlamıyla gerizekalıları koruma ve yaşatma derneğiydi. ben de o gerizekalıların bir başka versiyonuydum.
denizi beklerken bir anda müdür yardımcısı kapıda belirdi. öğretmenler en son çıkardı okuldan genelde. daha kötüsü oldu ve müdür yardımcısı beni gördü. "ulan tanımamıştır inşallah" diye dua ediyordum. ama tanrı resmen beni dalga geçmek için yaratmış. müdür yardımcısı direk yanıma geldim. "bana baksana sen uzaklaştırma almadın mı ne işin var burada"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 yaş sendromu
Ficțiune adolescențiHikaye bir ergenin 16. Yaşını anlatıyor karakterimizin adı: zapatistamg