Bölüm 3

581 5 0
                                    

en sonunda bir çardakta oturduk. yan yanaydık, etek boyu inanılmaz kısaydı. vücutlarımız birbirine değiyordu. vücudum kan pompalamıyordu. olduğu gibi varili döküyordu. yavaş yavaş vücudum atmaya başladı. neyse ki kız bacaklarıma bakmıyordu. neredeyse uçacak konumdaydım.

-neden konuşmuyorsun?

+haa.

bir anda bu tarz bir tepki verdim. öküzce değildi ama hafiften boşalma nidası gibiydi. ama boşalmamıştım tabi ki. deniz güldü ve tekrar konuşmaya başladı:

-neden konuşmuyorsun diyorum.

+herkes yeterince konuşuyor boşver.

-ooo lafları kes.

o an ağzına bir tane patlatmak geldi içimden. kıza platon vari konuşuyorum cevap bağlarbaşından geliyor.

+ sen baya.. tahrik edicisin.

konuşma yeteneğimin sorumlusu tanrı dır. ben de isterdim güzel konuşayım. hayat işte. 76. -geçen gün bana kevaşe demiştin .

+kevaşelerde tahrik edici olabilir.

-nasıl bir manyaksın lan sen. çıktığın kızla böyle mi konuşulur.

+neden konuşulmasın? nasıl konuşuluyor , daha önce hiç konuşmadım.

-yuh hep sustunuz mu?

+kimle?

-çıktığın kişiyle.

+biriyle çıktığımı kim söyledi.

-haha çıkmadın mı? öyle bir bakıyorsun ki tüm evreni bipmişsin gibi. (valla bipmişsin dedi)

+yoo normal bakıyorum.

-öyle öyle. gel bari bir işe yara. salla beni salıncakta.

tuhaf bir tipti kendisi. en güzeli kevaşelerle birlitke olmaktır. sıkılmazsınız yanlarında sizi her an boynuzlama ihtimalleri vardır ama olsun. heyecan iyidir. belki de bana böylesi gelmişti bilemiyorum tabi. 76. salıncağa oturdu bende arkasından salıncağı ittirmeye başladım. bu huu diye bağıra bağıra sallanıyordu. bacaklarını da havaya yükselirken ileri atıyordu. işte orada benim de vücudum atıyordu. bilirsiniz salıncakta çok yükselince tuhaf bir his dolmaya başlar. içine oksijen girer gibi . veya zevk kasılmasına benzer. deniz de yavaş yavaş ohlamaya başladı. gözümün önünde salıncağa veriyordu. saçmalık bir yana iyice tahrik olmaya başlamıştım. neyse ki daha sonra salıncaktan indi tekrar çardağa geçtik. derin derin nefes alıyordu. elleri bacaklarının üzerindeydi. bacaklarını ince bir çorap gizliyordu. derin derin nefes alırken kafası aşağı dönüktü. ellerini bacaklarımın üzerine koydu. "yuh ateş gibisin" dedi.

-biraz hastayım dedim. yalandı elbette. vücudum zevkten patlayacaktı. bütün kapalılığa rağmen.

+çıktığımıza göre seni iyileştirmem lazım.

-aslında böyle malca konuşmaları hiç sevmiyorum.

+nasıl?

-çıktığım çıktı çık. sevgilim tarzında.

+bu şekilde bir şey demedim.

-öyle laf arasında söyleyeyim dedim.

+iyi. amma tuhafsın lan sen.

yine ağzına vurmak geldi içimden . lan diye hitap eden kız mı olur? 76. derken bu kafasını bacaklarıma yatırdı. bu bardağı taşıran son damlaydı. iyice titreme geldi bana. senkronize şekilde boşalmanın eşiğindeydim. farkındaydı bana ne yaptığının . pis bir şekilde sırıtıyordu.

-deniz kalkalım mı?

+neden?

-hava soğudu gibi. (25 derece sıcaktı)

+iyi kalkalım madem dedi.

kalkarken eli penisime değdi. eminim ederim bilerek yaptı. çünkü değmedi kız neredeyse kavradı. ve orada bittim. pantolon sıcak bir sıvıyla yıkanıyordu. kız yüz ifademe bakıp arkasına dönerek kikirdemeye başladı. haykırarak boşalmayı anlatan capslerde ki gibiydim. en son ağzımdan buğulu bir:

-hadi gidelim çıktı.

sünnet çocuğu gibi yürüyerek eve bıraktım onu. yarın görüşürüz dedi. ben de eve gittim. direk banyoya girip pantolunu kirliye attım. yine evde annem yoktu yine yemek yoktu. yine bayat ekmek ve soğuk sarelle yedim. ev her zaman olduğu gibiydi. abimi övüyorlardı beni gömüyorlardı. babam hergün beni yanına çağırıp:

-bak oğlum abin ne güzel çalışıyor sende onu örnek al biraz olur mu?

diyordu.

bende:

+evet baba diyordum.

ardından annem saydırmaya başlıyordu. sen nasıl benim oğlum olabilirsin hiç mi abine çekmedin diyordu. içimden "hiç çekmedim içeste karşıyım" diyordum. bir taka yaramıyordu elbette.

ertesi gün okula gittim. deniz sınıfa girdiğimde gülümseyerek baktı arka sıralardan. derya da bana kötü kötü bakıyordu. belki onun da bana vermek gibi planları vardı bilinmez. bu kızlar nerede tip biri var buluyorlardı. o tip bendim. normal bir tiptim ama güzel bir kızla beraberdim . hayat güzeldi.

arka sırada mahidenin kalçalarının etkisinden yavaş yavaş kurtulmanın da sevinci vardı. derste ayağa kalkıp "evet o kalçalarını avuçlamak isterdim. ama artık kalçalarını avuçlama ihtimalim daha fazla olan bir kızlayım. gibtir git bu sınıftan huur" demek istiyordum. ama herhalde hoca iyi karlışamazdı bu durumu. cemil uyumuyordu bu sefer. furkan da uyumuyordu. önümüzdeki tahtada dil anlatımla ilgili şeyler yazılıydı ama göremiyordum. dil anlatım hocasını da hiç sevmezdim. hep arabasını patlatmak gelirdi içimden. durmadan sakakllarıma karışırdı. bu da başka bir olay. 16 yaşında hayvan gibi sakala sahiptim. babamın genetiğini gibeyim. teneffüs zili çaldığında deniz sırama geldi. bu sırada furkan ve cemil dıaşrıya çıkmışlardı herhalde. denizle oturup birbirimize sürtünüyorduk. konuşmuyordukta. sadece sürtünüyorduk ki bana yeterliydi.

-deniz bugün bize gelmek ister misin diye sordum.

+okul çıkışında mı?

-evet .

+olur farketmez dedi.

annem hergün misafirliğe gidiyordu neredeyse. ya da bir işi oluyordu. ev boştu büyük ihtimalle. bu yüzden çekinmeden çağırdım eve. teneffüs biterken sırasına geçmek için kalktı. kalçalarını hafiften bacaklarıma değdirerek geçti yanımdan. yine bir irkilme çöktü üzerime.

derse girerken furkan ve cemil yanıma oturdu. cemil in gözleri kan çanağı gibiydi. ama bir şey demedim. bu tip sevgi şeylerine de gelemem.

ama furkan öyle değildi.

-cemil noldu lan ne bu halin?

+boşver kanka önemli değil.

-söyle lan rahatlarsın.

+baharı sevdiğimi söyledim. kız resmen küfür etti bana. ben kimmişim ki onu sevebiliyor muşum?

-bşver kanka kendi kaybeder.

üzülmüştüm cemile. ama kafamı başak bir şey karıştırıyordu.

-ya kanka sen ne ara uyandında bu kızı sevdin? dedim.

+oğlum hep seviyordum bakmaya kıyamıyordum.

bir hasgibtir çektim içimden. bakmaya kıyamıyor diye sınıfta horlayan ilk tescilli insandı.

ders başlayınca bahar ve mahide oturdu. bahar mahide ye "o kim ya beni sevebilir" gibi bir şey söyledi. cemil iyice çöktü. yine tutamadım kendimi:

-ne biçim bir huursun lan sen . dedim. bir organımızı gibme şansı verilseydi dilimi giberdim.

bir kız ın hakaret yediğinde genelde yaptığını yaptı. ağlamaya başladı. olay hocaya kadar geldi. bütün sınıf bu duruma kitlenince ben iyice korkmaya başladım. ilkokulda da böyle olurdu. küçük bir şey yapardım olay büyüdükçe büyürdü. huur çocukları tek yumruk olmak için benim hatamı bekliyorlardı.

16 yaş sendromuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin