"Min-ho!" Jisung, kahkaha atarak ellerini karnına bastırırken Minho göz devirip üzerindeki pijamanın aynısını Jisung'ın yanına attı.
"Gülme, romantik olmaya çalışıyorum." Jisung, gözünden yaş gelene kadar gülerken oturduğu koltukta, gülmekten yatar hale gelmişti, kahkahalarla kıvranıyordu.
"Hayatımda gördüğüm en şirin insansın!" Minho göz devirip odasından koşarak gelip, bacaklarına sarılan oğluna baktı. "Hepsi senin yüzünden Yuki."
"Özür dilerim babacım." Minho gülümseyerek oğlunu kucağına alıp yanağını öptü. "Şaka yapıyorum. Jisung bizim pijamamızı giymek istemiyor galiba gıdıklayalım mı onu?" Yuki başıyla onaylarken Minho koltuğun önüne çöküp sevgilisinin koluna vurdu.
"Yeter güldüğün." Jisung derin bir nefes alıp, kızaran ve ıslanan yanaklarıyla başını yana çevirdi. Yüzleri oldukça yakınken kıkırdamaya kaldığı yerden devam etmişti.
"Bana da almış olman aşırı hoşuma gitti ama ironik, beklemiyordum." Zorlukla, kahkahaları arasında söylediği cümlenin ardından Yuki kasıklarına oturunca başını hafifçe kaldırıp ona baktı. "Bebek, naber?"
"Neden giymiyorsun pijamayı?" Oturduğu yerden zorlana zorlana Jisung'ın tişörtünü kemerinin altından çıkarabilmişti. Tişörtünü göğsüne kadar itip, karnına prrr yapmaya başladığında Jisung gülerek onu itmeye çalışmış, Minho da gülerek izlemeye başlamıştı.
"Yuki! Yah! Minho al üstümden çok gıdıklanıyorum dönersem düşecek." Minho gülerek oğlunu Jisung'ın üzerinden alırken Jisung doğrulup iki tişörtünü aynı anda çıkararak ayıcıklı pijamayı üzerine geçirdi.
Kemerini de açıp altını değiştirdiğinde Yuki mutluluk dolu çığlıklar atarak ikisinin elini tutup çekiştirmeye başladı.
"Uyku vakti!"
"Yuki, be sizinle uyumayacağım ki..."
"Hayır, bizimle uyuyacaksın. Öyle değil mi babacım?"
"Öyle babacım, bizimle uyuyacak." Jisung gülerek girdikleri odadaki büyük yatağa Yuki'yi çıkarmış ve yorganı açmıştı.
"İyi geceler baba. İyi geceler Jisung. İyi geceler Bay Sincap. İyi geceler Ay Dede..." Yuki, yattığı yastıkların arasına gördüğü her şeye iyi geceler dilerken Jisung gülerek yanına yatmış Minho ışığı kapatıp oğlunun diğer yanına yatarken iki parmağıyla dudaklarını tutmuştu. "Bence yeterli. Uyu hadi."
"Ama daha yıldızlara iyi geceler demedim."
"Sen uyu, ben kalanlarına iyi geceler derim." Minho oğlunun yanağını seslice öptükten sonra Yuki başını Jisung'a uzattı. Jisung da onu öpünce poposunu Jisung'a çevirip, Minho'nun göğsüne sokularak gözlerini kapattı.
"Uyudun mu?"
"Uyudum." Jisung gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken Minho elini ağzına götürüp susmasını işaret etmişti. Jisung başıyla onaylarken eliyle beş işareti yapıp oğlunu pışpışlamaya başladı.
Birkaç dakika içinde Yuki uyuduğunda Jisung da mayışmıştı. "Jisung? Uyudun mu?"
"Uyudum." Sessizce gülüğünde Minho göz devirdi. "Çok büyük konuşuyordun."
"O zamanlar aklım senin yüzünden pelteleşmiyordu." Jisung el yordamıyla gencik yüzünü bulup yanağını sıkıştırdı. "Bunu sevdim. İyi geceler Minho."
"İyi geceler Jisung."
Sabah, Jisung her zamankinden erken uyuduğu için erkenden kalkmış ve salona gdip televizyondan sevdiği bir çizgi film kanalını açmıştı. Onu izlemeye dalmışken gelen ayak sesiyle kapıya dönmüş, gözünü ovuşturan Yuki'yi gülümseyerek kucağına davet etmişti. Yuki kucağına tırmanıp Jisung'ın göğsüne yatmış, elleriyle onu pışpışlamaya başlamıştı.
"Günaydın Jisung."
"Günaydın miniğim, güzel uyudun mu?"
"Hm hm, çok rahattı. Babamla uyumayı çok özlemişim ama bugün beni bırakacak." Dudak büzerek konuşurken Jisung onun sırtını sıvazladı.
"Sabret biraz. İki ay kaldı."
"Bu kadar mı?" Elitle ikiyi gösterip gülümsedi. "Ama el ayak parmakların kadar çok gelmesi gerekiyor iki ayda." Yuki başıyla onaylayarak tekrar göğsüne sokuldu büyüğünün. "Senin ellerin kadar süre mi geçti?"
"Evet, benim ellerim kadar süre geçti. Baban uyuyor mu?"
"Uyanıp beni gönderdi ve uyumaya devam etti." Jisung gülerken Yuki televizyona odaklanmaya başlamıştı.
"Sana benziyor."
"Sincap adam mı?" Yuki başıyla onayladı. "Bu da babam."
"Kızgın bir kedi, evet baban bu." Yuki kıkırdarken, çizgi filmdeki karakterleri birilerine benzetmeye devam ediyorlardı. Minho sesssizce gelip kapıdan bir süre sohbetlerini dinlemiş sonra ayaklarını sürüyerek yanlarına gidip Jisung'ın bacaklarının arasından Yuki'nin sırtına yatmıştı.
"Babacım, üstümde de mi uyuyacaksın?"
"Hayır, uyandım artık. Günaydın bebeğim. Günaydın Jisung." Minho, yattığı yerden ellerinin desteğiyle yükselip Jisung'ın yanağını öperken Jisung da gülümsemişti.
"Acıktınız mı?"
"Hayır."
"Yalan söylüyor, karnı ağladı." Yuki, Jisung'ın karnına dizlerinin üzerinde otururken Minho onu hızlıca kucağına çekti. "Babacım ne yapıyorsun? Jisung abinin karnını acıtacaksın, öyle oturulur mu?"
"Özür dilerim Jisung." Minho gülerek oğluyla koltuktan kalkıp Jisung'a gelmesini işaret ederek mutfağa yürümüş, Yuki'yi öperken tezgaha oturtup Jisung'a dönerek ellerinden tutup onu da tezgaha çıkarmıştı.
"Yardım etseydim?"
"On dakikada bir enerji öpücüğü versen yeterince yardım etmiş olursun." Jisung gülerek Minho'yu kendine çekip dudağını dudağına bastırdı. "İlk on dakikan başladı öyleyse. Ya," kıkırdayarak devam etti. "Pijaman çok tatlı."
"Babacım ısır Jisung'ı, alay ediyor benimle." Jisung gülerken Yuki dizlerinin üzerine çıkıp Jisung'ın kafasını kendisine çekerek yanağını öptü. "Isırırsam ağlar."
"Yuki benimle alay mı ediyor?"
"Canının acıyacağını kast ediyor." Minho gülerek çıkardığı kaba krep malzemeleri dökerken Jisung minik bedeni mıncıklayarak seviyordu.
Her on dakikada bir alınan öpücükler, bol kahkahalar ve neredeyse tezgahtan yere yapışacak bazı şeylerin -Yuki de dahil- telaşıyla bir saat içinde anca kahvaltı hazırlamış; yiyip Yuki'yi yetimhaneye bırakmak üzere evden çıkmışlardı.
Yuki babasına bir ahtapot edasıyla sarılırken Minho da onu seviyordu. Jisung da onlarla beraber durakta indiğinde içini huzursuzluk sarmıştı.
Üçü beraber yetimhaneye geldiğinde, Yuki hıçkırarak ağlayıp banasından ayrılmak istemese de Minho bolca dil döküp onu ikna etmiş, ağlaması biraz olsun dinginleştiğinde Jisung'ı tuttuğu gibi yetimhanenin sokağından çıkmıştı.
Jisung'ın durağına kadar tek kelime etmeden oturan Minho, ona dün ve bugün için teşekkür ederek öpücük verdikten sonra ona veda etmiş, kendi yoluna devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silent° [ MinSung ]
FanfictionYaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış atıp derin nefes almıştı. "Pekala, işte başlıyoruz." Jisung gülümseyerek etrafa bakınıp okulun bahçesine ilk adımını atmış, ardından hızlı adı...