"Oğlum, geldin mi?
"G-Geldim anne."
Titreyen sesiyle felç kadına koşarak sarıldı. Ağlaması daha da şiddetlendi. Bu lanet dünya da geriye bir tek annesi kalmıştı. Ne olurdu da o sağlıklı, iyi olsaydı yani? Neden hayatı bu kadar kötü gitmek zorunda? Neden bütün herkes onu bırakmak zorundaydı? Ne günah işlemişti hayatta sevdikleri için çabalamaktan başka?
5 yıl önce babası savaşta çıkan çatışma yüzünden vefat etmişti, 2 yıl önce de o bırakıp gitmişti. 5 ay öncede annesi felç kalkmıştı. Ne zaman kalbi iyi olacaktı bu genç çocuğun, orasını bilmek zordu tabi...
"Ne oldu oğlum neden bu haldesin?"
"Anne, yardım etmedi. Yine etmedi."
"Kim oğlum, kim? Aylardır kimden yardım istiyorsun da yardım etmiyor? Söyle artık."
"K-Kralımdan."
"Ne? Sen o zalimden yardım istemek için kapasına gidip yalvarıyor musun birde? O merhametsiz insan kime yardım etti de bize etsin oğlum? Aklın yok mu senin? Bir daha, hele ki benim içinse kapısına gidip yalvarmayacaksın!"
Kadın oynatamadığı bedeniyle sinirden ağzına ne geldiyse söyleyivermişti.
----
Felç kalmadan 2 ay önce görmüştü pazarda kralı. Hastaydı oğlu o gün. Yardım etmesi, bir kaç kuruş vermesi için yalvarmıştı. Ama o zalim bu kadarını bile çok görmüştü zavallı kadına. O günden beri kraldan nefret ediyordu. Nefret etmeyi geçti artık elinde olsa öldürüverirdi.
Ama bu haliyle artık her şeyiyle oğluna muhtaç kalmıştı. Ona bir kere bile bıkmaktan isyan etmeyen oğluna. Tanrıya, ona böyle temiz yürekli evlat verdiği için şükretti. Ama keşke temiz yürekli olduğu kadar da biraz beyni olsaydı diye düşündü.
----
"Ama anne değişir belki yardım eder. İnsan o da, kalbi var onunda. Biliyorum yardım edecek. Seni iyileştirecek."
"Ondan gelecek yardıma muhtaç olmaktansa, ölürüm daha iyi!"
Genç çocuk daha fazla dayanamadan ayağa kalkarak evden gitmeye karar verdi. Ve annesi hala krala saydırmak ile meşguldü.
''Yah! Kyungsoo! Gel buraya! Yardım istemeyeceksin o lanet olasıdan!"
Genç çocuk kapıyı örterek, rahat bir nefes almıştı sonunda. Annesinin saçma sapan düşüncelerini dinlemekle meşgul olmayacaktı.
Bahçeden büyük, yeşil renkte desenli kumaşla kaplı olan sandığı aldığı gibi yola koyuldu. Sandığın içinde çeşitli taşlardan, deniz kabuklarından, değişik biçimdeki boncuklardan yapılmış bileklikler vardı. Pazarda bunları zorda olsa satarak eline birkaç kuruş geçiyordu. Seviyordu böyle bir işle uğraşmayı. Pazarda değilde kendine yetecek şekilde küçük, sevimli bir dükkanı olsaydı orayı baştan aşağı mükemmel bilekliklerle kaplayabilirdi. Ah, ama hayaldi. Sefil bir çocukken, dükkanı olmasını hayal edecek kadar acınası haldeydi.
Dükkanı olması hayallerini bir kenara bıraktı ve yine düşünmeye başladı kralını.
Ona yardım edecekti annesi için. Biliyordu. O etmemişti ama, yüzünü bir kere bile göremediği, sadece isminin Jongin olduğunu duyduğu kralı edecekti. Sadece ismini duyması ile hayran olmuştu kralına. Kim bilir yüzünü görse nasıl hayran olurdu?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh My King! | KaiSoo
FanfictionKore'nin kralı Kim Jongin. Acımasız, merhametsiz bir kral. Bir çocuk için hayatını, kalbini nasıl değiştirebilir ki?