Hayat, Kyungsoo için şanstan ibaret olmuştu. Aylardır annesi için yalvarmayı geçmişti, çaresizliğini duyup ona yardım etmeyip, zalimce davranan kralının yüzünü görmek için çabalamıştı. Sonra biranda onu görmesi, evine gelmesi ve şimdide kendisinin sarayda yaşaması onun için hayatında yakaladığı en iyi şanslardan biri olmuştu. Zalim gibi davranan kralı değiştirip, melek gibi bir kral haline getirip, kralının onun kölesi olması düşüncelerini geçiriyordu aklından. Bunu yapmanın en iyi yolunun 'sevgi' olduğunu da biliyordu.
----
Günler çok hızlı geçiyordu. Kyungsoo, sürekli Jongdae'nin yapmasını istediği performansı sergilemeye çalışıyordu ve az molalar vermiş olsa da, pes etmemeye gayret gösteriyordu. Günün sonunda odasına çekiliyordu ve Minseok ile konuşmak istediği bir derdi var ise konuşuyor, hizmetlilerin getirdiği yemekleri iştahla yiyor ve karanlık yüzünü gösterdiğinde, gözlerini gecenin huzurlu kollarına teslim ederek kapatıyordu.
----
Jongin, güneş yüzünü gösterdiği an ile yatağından kalkarak yeni güne hazırlanmaya başladı. Sarayın en iyi aşçısı olan Heeyoung'un hazırladığı yemekler ile sabah kahvaltısını yapmıştı. Aklına birden Kyungsoo'nun yaptığı erişteler gelmişti. Onlar gerçekten lezzetliydi ve yedikçe yiyesi geliyordu. Belki de Kyungsoo asker olmak yerine sarayın mutfağına geçmeliydi ve hergün erişte yapıp kralını mutlu etmeliydi. Ama o kadar meşguldu ki aklına bunlar biran olsun gelmemişti.
Jongdae, eğitim birliği alanında askerlerine nasıl savaşılması gerekiyor, alacağı pozisyonlar neler, karşısındaki düşman askerlerinin zayıf yönü nasıl bulunur gibi şeyleri anlatmaya başlamıştı. Kyungsoo ve Minseok Jongdae'yi can kulağı ile dinliyor iken, uzun süredir burada olan askerlerin umrunda değildi. Böyle yapmaya devam ettikçe savaşlar kazanılamıyordu, içlerinden şanssız olanların canlarını düşmanları alıyordu ve hayata veda ediyorlardı böylelikle. Jongdae gördüğü manzara ile sinirlenmeye başlamıştı. Sarfettiği sözlerle, askerler başlarını yere eğdi ve yaptıklarından utanç duydular.
"Sizi zavallı herifler! Beni dinlememekte ki amacınız ne? Her defasında dinlemiyorsunuz ve savaşlarda sürekli birçok kişi bu yüzden kurban gidiyor. Bir kerede bir şey bilmiyormuşcasına dinleyin. Belkide bu yararınıza olur. Size o kadar iyi bakılmasını sağladığım halde aldığım sonuca bak! Verdiğim emeklerin hiçbirine değmezsiniz. Görüyorsunuz değil mi daha yeni gelen ve sizden oldukça küçük olan Kyungsoo ve Minseok ikilisini. Pazar yerlerinde bir şeyler satıp ailelerine bakan bu çocukların, hayatında ellerine kılıç geçmediği halde, geldiği ilk anda ellerine yeni geçen bu aleti bir hazineymişcesine ellerinde sıkıca tuttular. Kendilerine inanarak yaptılar her bir hareketi. Bu tür insanları göründe, şu zavallı hareketlerinizi bir kenara fırlatıp atın. Yoksa bir gün sizde arkadaşlarınız gibi geberip gideceksiniz bu yaptıklarınız yüzünden."
Kyungsoo ve Minseok, kendilerine edilen o güzel iltifatları duyunca yüzlerinde kısa da olsa gülümseme oluştu. Ama diğerlerinin yaptıkları yüzünden ve Jongdae'nin gözlerindeki öfke ve üzüntüyü gördüklerinde ise içlerini hüzün kapladı. En çokta Minseok'un. Eğitim süresi bittikten sonra Jongdae'nin yanına gidiyor ve ne sorsa Jongdae sıkılmadan cevap veriyordu. Onun kesinlikle iyi biri olduğunu düşündü. Jongin yerine Jongdae kral olsaydı belki de her şey farklı ve çok daha iyi olabilirdi. Halkına önem veren, kalbi güzel olan bir kral olurdu. Ama maalesef ki kral Jongin idi ve Minseok bunu hatırladıkça sinirleri tavan yapıyordu.
Jongin, odasında durduğu süre boyunca bunalıma girmişti ve en sonunda odasından çıkabilmeyi akıl edebilmişti. Sarayda neler olduğunu merak edercesine insanların neler yaptığını gözlemlemeye başladı. İlk hedef olarak mutfağa yöneldi ve ne tür yemekler yapıldığına göz gezdirdi. Neredeyse her gün aynı tür yemekleri yemekten ve görmekten acayip bir şekilde bıkmıştı. Yüzünü buruşturarak tiksintiyle çıktı mutfak alanından. İkinci hedefi saraydaki tabloları incelemek oldu. Ressamların yaptığı tablolara da bu sefer tiksintiyle baktı. Kendisinin daha da iyi resimler çizdiğini düşündü. Üçüncü hedefi ise bahçe oldu. Çok sade ve sadece papatyalarla çevriliydi. Çünkü kral Jongin sadeliği severdi. Sadelik göz yormazdı ve bu ona huzur verirdi. Son olarak eğitim birliği alanına doğru yöneldi. Eğitim birliği alanının yanından geçerken, Jongdae'nin yükselen sesi ile endişelenip o alana doğru adımını attı. Karşısında öfkeden yüzü kıpkırmızı kesilmiş Jongdae'yi gördüğünde kendi de sinirlenmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh My King! | KaiSoo
FanfictionKore'nin kralı Kim Jongin. Acımasız, merhametsiz bir kral. Bir çocuk için hayatını, kalbini nasıl değiştirebilir ki?